RUSYA, UKRAYNA VE BELARUS'UN TEK MİLLET OLDUĞU İNANCI
Rusya'nın ulusal kimliği ve iç siyaseti açısından Ukrayna'nın ne anlama geldiğini Putin'in 2021 yazında yayınladığı "Rusların ve Ukraynalıların Tarihsel Birliği" başlıklı makalesi iyi özetliyor. Putin'in makalesine göre bugünkü Rusya, Ukrayna ve Belarus'un kurucu etnik grubu olan halklar, sırasıyla, Büyük Ruslar (Velikorusski), Küçük Ruslar (Malorusski) ve Beyaz Ruslar (Belorusski) olarak bir büyük Slav ulusunun farklı kolları. Ukrayna milliyetçileri ise "Küçük Ruslar" olduklarını kabul etmiyorlar ve bu pek de şaşırtıcı değil. Fakat "jeopolitik bir felaket" sonucu üç parçaya bölünmüş bir ulusun lideri olduğuna inanan Putin'in ve bu inanca sahip herhangi bir Rus hükümetinin Ukrayna'nın Rusya'nın yörüngesinden çıkmasına göz yumması zor görünüyor. Dahası, ilk Rus devletinin günümüzde Ukrayna'nın başkenti olan Kyiv'de kurulan Kiev Rus devleti olduğuna ve 988'de bu devletin hükümdarı Vladimir'in vaftiz olmasıyla Rusların Hristiyanlığa geçtiğine inanılıyor. Bu inançlar, Rus resmi tarihinin temeli olarak kuşaklar boyunca öğretiliyor. Artık Ukrayna'nın başkenti olan Kiev (Kyiv) resmi tarih öğretisine göre ilk Rus devletinin ve Rus Ortodoks kimliğinin çıkış noktası. Rusya'nın Ukrayna'ya müdahalesinin Rus ulusal kimliğiyle doğrudan ilişkisini göz önüne aldığımızda, yukarıda değindiğim diğer benzerliklere rağmen Rusya açısından Ukrayna'ya müdahale; Gürcistan, Kazakistan, Azerbaycan veya Moldova'ya yapılan müdahalelerden çok daha önemli ve birincil öncelikli bir politika olarak ayrışıyor.
Türkiye için Ukrayna doğal müttefik, Karadeniz sahilleri kritik
Son olarak kısaca Türkiye açısından Rusya-Ukrayna savaşının önemine değinecek olursak dört unsur ön plana çıkıyor. Birincisi, Rusya gibi büyük bir gücün doğrudan sınır komşusu olması (bu ABD veya Çin de olsa fark etmezdi) herhangi bir ülke için büyük bir potansiyel tehdittir. Doğrudan sınır komşusu oldukları yaklaşık üç asırlık sürede Osmanlı devleti ve Türkiye Cumhuriyeti için birincil askeri tehdit Rusya ve Sovyetler Birliği'nden gelmiştir. Dolayısıyla Gürcistan ve Ukrayna gibi Türkiye ile Rusya arasında tampon görevi gören ülkelerin varlığı ve toprak bütünlüğü Türkiye için hayati önemdedir ve Ukrayna bu açıdan Türkiye'nin doğal müttefikidir.
İkincisi, Türkiye açısından Ukrayna'nın en stratejik toprağı Kırım idi ve Kırım'ın Rusya tarafından işgal ve ilhakı Karadeniz'deki stratejik dengeyi Türkiye aleyhine fazlasıyla bozdu. Kırım'ın Ukrayna tarafından geri alınmasına yönelik herhangi bir somut askeri veya caydırıcı siyasi çaba olduğunu söylemek pek mümkün değil. Şu anda mücadele ve pazarlık konusu olan Ukrayna'nın en doğusundaki Donetsk ve Luhansk illeri. Türkiye açısından Ukrayna'nın en azından Odessa limanı başta olmak üzere halen elinde olan Karadeniz sahil şeridini koruması önemli bir önceliktir. Çünkü biliyoruz ki Rus milliyetçilerine göre Ukrayna'nın tüm Karadeniz sahil şeridi ve Donetsk, Luhansk ve Kharkiv gibi Doğu Ukrayna'nın en büyük şehirleri "Yeni Rusya" (Novorossiya) olarak adlandırdıkları bir bölgenin parçası. Ukrayna'nın doğu ve güney vilayetlerini ve tüm Karadeniz sahil şeridini içeren bu "Yeni Rusya" bölgesi Rusya'nın kontrolüne geçerse, Ukrayna'nın Karadeniz'le hiçbir bağlantısı kalmayacak.
Üçüncüsü, Türkiye'nin Rusya için böylesine hayati ve birincil bir konuda Rusya'ya karşı tek başına mücadeleye girişmesi elbette son derece tehlikeli ve dolayısıyla yanlış olur. Türkiye için çok daha hayati olan Suriye sahasında bile tek başına Rusya'yla çatışmaya girmek zorunda kalmanın riskleri yakın geçmişte görüldü. Doğru strateji, Ukrayna'yı cesaretlendiren ABD başta olmak üzere NATO üyelerinin ve diğer Doğu Avrupa ülkelerinin parçası olduğu bir ittifak dahilinde Rusya'nın işgal girişimini engellenmesi, eğer bu mümkün değilse en azından Karadeniz sahiline ulaşamayacak şekilde sınırlandırılmasıdır.
Dördüncü ve son olarak, Rusya'nın Ukrayna'yı işgali genişlerse bu Rus ordusunun, iç ve dış siyasetinin ve halkının başlıca meşgalesi olacaktır ve durumun da Rusya'nın müdahil olduğu ve Türkiye'ye karşı konumlandığı diğer askeri ve siyasi cephelerde Türkiye'nin manevra alanını genişletmesi muhtemeldir.(Kaynak:AA)