Türkiye'nin dört bir yanında ünlü avukat Varol Turbay'ın baktığı davaların her biri Türk filmlerine senaryo olabilecek kadar ilginç detaylar içeriyor. 59 yaşındaki avukat Varol Turbay bugüne kadar baktığı babalık davalarıyla adını duyurdu. Turbay çözdüğü davalar sayesinde aile hukukunun değişmesini sağlayarak birçok mağdurun yolunu açtı, meslektaşlarına da yol gösterdi. Filmlere taş çıkartan hikâyelere sahip davalar bugüne kadar basında sıkça yer buldu. Bunlardan biri de Metin Akpınar'a açtığı babalık davasında yapılan DNA testiyle öz kızı olduğunu kanıtlayan Duygu Nebioğlu oldu.
Duygu Nebioğlu'nun "Ablam da benimle aynı kaderi paylaşıyor. Onun babası da medya dünyasından ünlü bir gazeteci" sözleri Türkiye gündeme bomba gibi düştü. Uğur Dündar konuyla ilgili açıklama yaptı ve "Son sözü söyleyecek kurum olan Adli Tıp Kurumu, DNA incelemesini bitirdi ve biyolojik babalık iddiasını reddetti" dedi.
BABALIK DAVALARININ PÜF NOKTALARINI SABAH'A ANLATTI
SABAH, babalık davalarını sonuçlandırmakla ünlü avukat Varol Turbay ile görüştü. Bu konuda uzman olan Turbay, babalık davalarının püf noktalarını SABAH'a anlattı.
Turbay, "Yaklaşık 25 yıldır babalık davası olarak bilinen soy bağı davaları ile uğraşıyorum. Kendimi bir aile hukuku uzmanı olarak sayabilirim. Genel kanının aksine babalık, boşanma miras, velayet, vesayet, nafaka vs. konularını kapsayan Türk Medeni Kanunu 1030 maddeden oluşuyor. Böyle bakınca Aile Hukuku'nun Türk Hukuk sistemindeki önemi ile ailenin Türk toplu hayatındaki önemi ile eş değer. Kamuoyunda babalık davası ve DNA testleri ile ilgili her zaman gündem olan ve gündemde en üst saralarda yer bulan bu davalarla ilgili sanıyorum faydalı bilgiler vermek faydalı olacak" dedi.
BABALIK DAVALARINDA ÇOCUK İÇİN ZAMAN AŞIMI YOK
Babalık davalarında çocuk için bir zaman aşımı ve hak düşürücü sürenin olmadığı vurgulayan Turbay, "76 yaşında bir kişi, 76 sene sonra babalık davası açabilir. Babalık davası açılan kişi yani davalının '76 yıldır aklın neredeydi?' deme hakkı yok. Ancak burada çok önemli bir husus var. Çocuk için süre sınırının da istisnaları var. Anne için zaten süre sınırı var. Yine soy bağının reddi davalarında ayrı ayrı süre sınırları var. Bu davalar sadece DNA testinden ibaret değil. Çocuğa kayyum atanması, davanın hazineye ve cumhuriyet savcılığına ihbar edilip davaya katılımlarının sağlanması gibi birçok mevzuat var. Uygulamada nüfus müdürlüğüne dava açılması çok oluyor" dedi.
GÜNÜMÜZDE TEK DELİL DNA TESTİ
Ülkemizde 2000'li yılların başından itibaren babalık davalarında DNA testlerinin uygulanmaya başladığını anlatan Varol Turbay, "DNA testlerinden önce Kızılay Kan Merkezi aracılığı ve tanık beyanlarıyla babalık davaları görülüyordu. Yine DNA testi öncesi antropolojik yöntem ve antropometrik ölçümler ile babalık davaları sonuçlandırılıyordu. İnanılmaz hukuk hataları ile dolu yıllardı. İmkânım olsa o davaların hepsini yeniden ele alırım. Günümüzde DNA testi tek ve yeterli delil kabul ediliyor. Ayrıca geleneksel uygulamaya da devam edilerek bu davalarda tanıklar da dinlenmeye devam ediyor" dedi.
DNA TESTLERİ 4 ŞEHİRDEKİ ADLİ TIP KURUMLARINDA YAPILIYOR
Ülkemizde DNA testlerinin İstanbul, Ankara, İzmir ve Trabzon'da olmak üzere 4 şehirdeki Adli Tıp Kurumları'nda yapıldığına dikkat çeken Varol Turbay, "DNA testlerinde yüzde 99.9 sonuç alınıyor. Bu 4 şehirdeki adli tıp kurumları dışında özel laboratuvar ve üniversitelerdeki adli tıp başkanlıklarında yapılan DNA testleri resmi olarak kullanılamıyor. Özellikle özel laboratuvarlarda yanılgılı sonuç çıkması çok görülüyor. Örneğin bize gelen davalarda kadın XX kromozom, erkek XY kromozom olmasına karşın erkek kız kardeş arasında baba, anne olmadan sonuç veriliyor. Maalesef hatalı sonuçlar yüzünden işin sonu cinnet ve cinayete kadar varıyor" dedi.
ÇOK BİLİNMEYEN KİMERİZM VAKASI
Avukat Varol Turbay konuşmasını şu şekilde sürdürdü: "Bir de çok bilinmeyen genetik olarak farklı olan iki hücre grubunun aynı organizmada bulunması durumu olan kimerizm vakaları var. Bir bedende 3 farklı DNA bulunması. Günümüzde DNA örnekleri genellikle ağız içi sürüntü, tükürük yoluyla kulak çubuğu gibi bir materyale yapılıyor. Kimerizm vakasında ağız içi farklı, kan farklı, kıl ve doku farklı sonuçlar veriyor. Böyle şüpheli durumlarda en az 3 bölgeden DNA örneği almak gerekiyor. Yine kanser, ilik nakli vs. gibi yoğun kan nakli yapılan hastalarda DNA sonuçları farklı çıkabiliyor" dedi.
SAHTE KİMLİK VAKALARI DA YAŞANABİLİYOR
Turbay, "DNA örneklerinin tek yetkili Adli Tıp Kurumlarında uzman biyologlar eşliğinde, fotoğraf, parmak izi, imza, video çekimi gibi güvenlik önlemleri alınarak yapılması gerekiyor. Ayrıca örnek alımı sırasında taraf vekillerinin hazır bulunması önemli. Ancak babalık davalarının çok artması sonucu uygulamada mahkemeler, fotoğrafsız, kola mühür vurmadan tarafları adli tıp kurumuna yolluyor. Adli tıp kurumlarında bile sahte kimlik vs vakaları yaşanıyor. Ancak adli tıp kurumları çok tecrübeli. Ben kendi adıma İzmir Adli Tıp Kurumu'nun çok ileri titizlikle çalıştığını biliyorum. Vatandaşlar müsterih olsun. Onlarca tehdit, rüşvet vs. girişimleri hep sonuçsuz kalıp adalet yerini bulmuştur" ifadelerini kullandı.
ADLI TIPA DOĞRU ÖRNEK GELİRSE DOĞRU SONUÇ ÇIKAR
Adli tıpa doğru örnek geldiğinde doğru sonuç çıkacağını anlatan Turbay, "Bu ne demek. Örneğin mahkeme tarafları adli tıp kurumu veya tam teşekküllü devlet hastanesine göndermezse, yeterli güvenlik önlemleri alınmazsa şüphe artar. Ceza hukukunda şüpheden sanık yararlanır ama aile hukuku hele babalık davası şüphe kaldırmaz. Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi İzmir Karşıyaka sahilinde anıtta da yazılı 8. madde. 'Her çocuk doğduğu andan itibaren anne babasını bilme ve düzgün bir sicile yazılma hakkına sahiptir. 1956'da biz de imzaladık. Mahkemelerin dikkat etmesi gereken önemli konu, tarafları itiraz varsa aynı anda adli tıp kurumuna aksi halde tam teşekküllü devlet hastanesine sevk etmektir. Mutlaka kolluk kuvvetleri ile gönderilmeliler" diye konuştu.
YARGITAY KARARI BOZABİLİR
DNA örneklerinin adli tıp kurumu ya da tam teşekküllü devlet hastanesinde kolluk kuvvetleri eşliğinde alınmaması durumunda Yargıtay'ın bu gerekçeyle kararı bozabileceğine dikkat çeken Varol Turbay, "Hal ve şartlara göre de genellikle bozar. Anne olmadan baba kız arasında DNA incelemesi yapılabilir. Annenin olması güven endeksini değil ama çapraz denetimi sağlar. Ölü kişiler için de feth-i kabir mezar açılarak ve en çok varsa diş, kalça kemiği, leğen kemiği gibi yerlerden örnek alınarak ekim yoluyla DNA çoğaltılarak inceleme yapılır. Burada da önemli husus örneklerin mühürlü bez torbalarla ilgili adlı tıp kurumuna ulaştırılmasıdır. Örneğin Antalya'da bir davada mahkeme örnekleri kargo ile gönderdiği için AİHM (Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi) tarafından hak ihlali ve Yargıtay kararı bozmuştur" dedi.
KAÇAK BABA SORUNU
Varol Turbay, "Bir önemli sorun da DNA'dan kaçan kaçak babalar sorunu. Türk Medeni Kanunu 284. madde bu konuda çok iyiydi. Baba örnek vermekten kaçar ve gelmezse çocuk ondan sayılıyordu. Tabi sakıncaları var. Bunun üzerine HMK 292. madde yürürlüğe girdi. Bu madde 'herkes hatta taraflar dışında ilgili 3. kişiler de örnek vermek zorunda. Gelmezsen zorla örnek alırım' diyor. Ancak uygulamada büyük sorun var. 'Gelmezsen polis zoruyla getiririm' diyor ancak polis gidip kişiyi bulamazsa aylarca dava sonuçsuz kalıyor. Çözüm olarak ya her iki madde birlikte uygulanmalı ya da 292. Maddeye kişi gelmediği takdirde ağır yaptırımlar konulmalı. Örneğin derhal nafaka bağlanmalı. Kişi GBT aramasına işlenerek kolluk tarafından her yerde aranmalı. Yine DNA örneği vermeden yurt dışına kaçan babalar var."
"Bizim taleplerimizin sonucu hudut kapılarında denetim yapıldı. Ancak kalıcı çözüm bu kişilerin GBT kayıtlarına işlenmesi. Kanun bize bu hakkı veriyor. Ya da aile hakimi 6284 sayılı yasayı kullanarak disiplin hapsi cezası vermeli. Yani kişi hakkında mutlaka yakalama çıkmalı. Yurt dışı yönetmeliği sayesinde Hollanda, Almanya gibi ülkelerden de DNA örnekleri getirttik. Adalet kör topaldır ama gideceği yere er ya da geç ulaşır. Yine babalık davalarıyla nafaka, annenin mali hakları kapsamında tazminat, doğum gideri, süt, çocuk bezi masraflarını isteyebiliyoruz" ifadelerine yer verdi.
DAHA ÖNCE BABALIĞIN BENİMSENMEMESİ DAVASI YOKTU
25 yıl önce babalığın benimsenmemesi nedeniyle manevi tazminat davası diye bir kavramın olmadığını söyleyen Turbay, "25 yılın sonunda en mutlu olduğum olay bu oldu. Çok şükür naçizane bunu başardık. Artık ülkenin her yerinde bu davalar açılıyor. Hatta güncel haberlerde bile sıkça yer alıyor. Yargıtay'ın 1960 ve 1980'deki babalık davalarını onayıp kapattığı davalara itiraz edip yargılamanın yenilenmesi yoluyla geri döndürüp kazandık. Onlarca dava, onlarca film senaryosu hikayeler birikti. Bir gün bunları yazmayı istiyorum. Bu kadar yılda onlarca fiziki ve sözlü saldırılara maruz kaldım. Devletime, Türk polisine ve mahkemelere güvenimi hiç yitirmedim. Devletimizin her kademesinde çok yüksek vicdanlı memurlar, görevliler var. O yüzden tüm aksaklıklara rağmen herkes adalete güvenmeye devam etsin" dedi.
DNA ÖRNEĞİ ALINMA SÜRECİ NASIL İŞLEMESİ GEREKİYOR?
Babalık davasının görüldüğü aile mahkemesi duruşmada DNA testi yapılması kararı verir. Mahkeme DNA testi yapılacak kişiden 2 hafta içinde mahkeme kalemine başvurmasını ister. Mahkeme kaleminde DNA testi verecek kişinin vesikalık fotoğrafı ile gelmesi istenir. Mahkeme kalemi vesikalık fotoğrafını aldığı kişinin sol koluna da mühür vurur.
Mahkeme kaleminde yapılan kimlik tespitininin ardından ilgili Adli Tıp Kurumu'na yazı yazılır. DNA testi yaptıracak kişi en az iki polis eşliğinde adil tıp ya da hastaneye gider. DNA testine için gittiği Adli Tıp Kurumu'nda o kişinin kimliği kontrol edilir. Vesikalık fotoğrafına ve kolundaki mührüne bakılır. Karşılaştırma yapılır, parmak izi ve İmzası alınır. Ayrıca adli tıpta o kişinin yeniden fotoğrafı çekilip dosyaya konur.
Ama o kişi DNA örneği vermek için hastaneye giderse ne fotoğraf çekimi yapılıyor, ne de parmak izi alınıyor. DNA testi için alınan örnekler polis eşliğinde mühürlü poşet için aile mahkemesine geri götürülür. Mühürlü poşetler incelenmek üzere savcılık kanalıyla adli tıp kurumuna PTT kargo ya da savcılık arabalarıyla götürülür.