Yavuz Sultan Selim sakal bırakmayı tercih etmezdi peki bunun nedeni neydi? İşte tüm ayrıntılar...
Özellikle sadrazamlarının icraatlerdeki başarısızlıklarını gizleyip yalan söylemelerini hiç affetmezdi.
Osmanlı İmparatorluğu, barışçıl bir padişah olan II.Bayezit döneminde 31 yıl savaşlardan uzak bir dönem yaşarken, önce Trabzon'da sonra da Kefe'de sancağında Sancak Beyi olan Şehzade Selim ise bu dönemi hiçte sakin geçirmedi.
Sancak Beyi olan bir Şehzade için, aslında pek normal olmayan bir şekilde, kendi başına karar vererek giriştiği Kafkas Seferinde ,Trabzon Halkını rahat bırakmayan Gürcülerle savaştı.
1512 yılında 42 yaşındayken tahta geçti. Tahta geçmesi de olaylı olmuş, bir bakıma tahtı söke söke ele geçirmiştir.
Babası Sultan II.Bayezit'in yaşlılığından ve uzun zamandır kötü giden devlet işlerinden ötürü saltanatı terk etmesi üzerine harekete geçti.
Yavuz Sultan Selim daha şehzadeliği sırasında, devletin bel kemiği Türkmenlerin devletten duyduğu memnuniyetsizliği ve Safevi Devleti'ne yönelmelerini fark etmişti.
Anadolu'daki Osmanlı egemenliğini sağlamlaştırmak ve doğudaki İslam Devletlerini tek bir çatı altında birleştirmek amacında olan Yavuz Sultan Selim, tahta geçer geçmez bu doğrultuda hazırlık yapmaya başladı.
Bu durumda Yavuz Sultan Selim ve Şah İsmail'in çatışması, yani 1514'deki Çaldıran Savaşı, kaçınılmaz olmuştu.
"Gökte nasıl bir Allah varsa, yerde de Dünyayı idare eden bir sultan olmalı diyen ve Dünya'yı iki sultana çok gören Yavuz Sultan Selim, Çaldıran'da Şah İsmail'in ordusunu yenerek darmadağın etti.
İran üzerine yürümeye hazırlanırken, Çaldıran Savaşı'ndan yaralı olarak kurtulan Şah İsmail'in, Osmanlı'ya karşı Memlükler'le ittifak yapması üzerine Halep'e yönelen Yavuz Sultan Selim, 1516'da Mercidabık'ta Memlükler'i yenerek bugünkü Suriye, Ürdün, Filistin ve Lüban'ı imparatorluk topraklarına kattı.