Dünya
coğrafyasının en önemli su kaynaklarından biri olan Seyhan ve Ceyhan nehirlerinin verimli arazilerinde kurulu olan Adana'nın tarihi, bundan yaklaşık 8 bin yıl öncesine dayanıyor. Dünyanın en eski yerleşim birimlerinden biri olan Adana adını, Yunan mitolojisinde geçen gök tanrısı Uranus'un oğlu Adanus'dan alıyor. Hititler'den Osmanlı'ya kadar 10 ayrı büyük medeniyete ve 18 ayrı siyasi yapılaşmaya ev sahipliği yapan kent, son olarak uğradığı Fransız işgalinden, Kurtuluş Savaşı'nda halkın direnişi sonucu 5 0cak 1922'de kurtarıldı.
ÖNEMİNİ HEP KORUDU
Şimdi nüfusu 2 milyon 150 bini bulan, bu yönüyle Türkiye'nin 6'ncı büyük ili durumunda olan Adana, tarihin her döneminde önemli bir yerleşim alanı oldu. Adana'nın ticari, siyasi ve askeri olarak önemi bugün de büyüyerek devam ederken, diğer yandan geçmişe dair izler ilin dört bir yanında görülebiliyor. Özellikle kaleler, hanlar, köprüler ve camiler, Adana'nın tarihi zenginlikleri arasında dikkat çekiyor. Kent merkezindeki Hitit, Roma, Bizans ve Osmanlı dönemlerine ait eserlerin bulunduğu Arkeoloji Müzesi, Etnoğrafya Müzesi ve Atatürk Evi gezilmesi gereken yerler arasında öne çıkıyor. Ulu Cami, Sabancı Merkez Cami, Bebekli Kilise, Taşköprü ve Tepebağ'daki Eski Adana Evleri de Adana'nın önemli ziyaret noktalarından. Ayrıca merkez dışındaki Anavarza, Şar ve Misis ören yerleri ile Akyatan ve Ağyatan Kuş Cennetleri de en çok ilgi gören turizm noktaları arasında bulunuyor.
YEMEDEN DÖNME
Adana yöresinin zengin bir mutfak kültürü bulunuyor. Yemeklerin başlıca malzemeleri un, bulgur, et, sebze çeşitleri, baharat türleri, süt, yoğurt ve çökelekten oluşuyor. Yörenin kendine has ünlü yemeği 'Adana Kebabı'nın yanında bol yeşillik ve soğan salatasıyla yenilirken şalgam suyu ve ayran içiliyor.