Turan, "Toplumu yaşatmak sadece fabrika kurmakla, üretim tesisi açmakla mümkün değildir. Toplumu ayakta tutan en esaslı unsur, kültür kaydını güçlü kılmaktır. Maddi değerlerle hayat sürdürülebilir ama manevi değerlerle gelecek inşa edilir. Toplumlar, sanatları ve kültürleriyle var olurlar," ifadelerini kullandı.

"KIBRIS'TA YAŞADIM, KÜLTÜREL DERİNLİĞİNİ BİREBİR GÖRDÜM"
Öğrencilik yıllarını Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nde geçirdiğini hatırlatan Turan, adanın sahip olduğu kültürel mirası şu sözlerle anlattı: "Kıbrıs'ın sadece bir turizm bölgesi olmadığını yaşayarak öğrendim. Hala Sultan Tekkesi'nden Hz. Ömer Camisi'ne, Mevlit Kandili'nin resmî tatil oluşundan geleneksel lezzetlere kadar birçok değeri yakından tanıdım."

"SİVİL TOPLUMDA GÖREV ALMAK İÇİN YETKİYE İHTİYAÇ YOK"
Turan, gençlik yıllarından bu yana sivil toplum faaliyetlerinin içinde olduğunu vurgulayarak, "1987'de bir gençlik teşkilatı seminerinde şiir okuyarak başladığım bu yolculuk kesintisiz sürdü. Ortaokul, lise, üniversite ve sonrasında da hep bir sivil toplum kuruluşunda yer aldım. Bir hayra destek olmak için ne bir unvana ne de bir yetkiye ihtiyaç var," dedi.

"KIBRIS'IN HAFIZASI DİRİ KALDIKÇA, BAYRAĞIMIZ ORADA DALGALANIR"
Kıbrıs Barış Harekâtı'nın yalnızca askeri bir müdahale değil, kültürel bir sahiplenme olduğunun altını çizen Turan, "Bu harekât, sadece bir can kurtarma değil; bir medeniyete, bir tarihe ve kültüre sahip çıkma mücadelesidir. Kıbrıs sadece coğrafi konumuyla kıymetli değildir. Kıbrıs Türktür, türkündür. Hafızamızda olduğu sürece ay yıldızlı bayrağımız orada dalgalanacaktır," diye konuştu.



