İŞ’TE İNSAN – 01.03.09
Feride CEM
feride.cem@sabah.com.tr
“Geçmiş kazançları bu yıla sayalım”
Bünyesinde 12 şirket bulunduran; Polaris, Flo ve Kinetix markaların sahibi Ziylan Grup Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Ziylan, bu yıl para kazanmaktan çok, “zarar etmeme” derdinde. Zira onun için zarar, “daha az istihdam” demek ve işin bu boyutunu düşünmek bile istemiyor. 2000’e yakın çalışanının müsterih olmasını istiyor: “Mağazalara girdiğimde çalışanlar gözlerimin içine bakarak niyetimi anlamaya çalışıyor. Bu, gerçekten çok üzücü bir durum. Herkes çok tedirgin ama biz eleman çıkarmayı düşünmüyoruz. Çünkü önceliğimiz para kazanmak değil, bundan önce kazandıklarımızı da bu yıla sayarız.”
42 yıllık yaşamının, 22 yılında yöneticilik yapan Ziylan, “Türkiye dışındaki ülkelerde bu yaşta olup da bu kadar çok kriz yaşayan yönetici ve işadamı yoktur” derken gülüyor. Tecrübesine vurgu yaparak, bu krizi de minimum hasarla atlatacaklarına inancı tam. Hatta krizden ‘güçlenerek çıkma’ hesapları yapıyor ve böylesine zor bir ortamda bile büyüme planlarını anlatabiliyor.
Kriz ayakkabıcılık sektörünü nasıl etkiledi?
22 yıl önce yöneticiliğe başladığımda, “Şu sebeplerden dolayı işi yapamadım” dediğimde babam “Şikayet yok, çözümle gel” derdi. Sorunlar olabilir ama şikayet ederek vakit kaybetmekten yana değilim. 87 yılından bu yana yöneticilik yapıyorum ve ‘şikayet etmemek’ düsturuyla çalışıyorum. Sorunlarımızı aramızda konuşuruz elbet ama dışarıda asla bahsetmeyiz. Sıkıntılarımız elbet var, dünyada bana 42 yaşında beş tane finansal kriz atlatmış bir yönetici daha gösteremezsiniz ama Türkiye’de çok sayıda bulursunuz.
Ne götürdü bu krizler sizden?
Öncelikle şunu söylemeliyim, her krizden büyüyerek çıktık. Atak yaptığımız yıllar hep krizlerin arkasından geldi. Çok büyük darbeler alsak da ayakta kalmayı becermişiz. Önemli olan ölümcül yara almamak.
Peki dört krizden büyüyerek çıktınız, bu beşinci dalga sizi nasıl etkiliyor?
Yine yara alıyoruz ama çok büyük değil. 94 ve 2001 krizi bizi daha fazla etkilemişti. O krizlerde yüzde 40 - 50’lere yakın küçülmüştük, şu anda küçülmelerimiz yüzde 10 - 15’lerde. 94 krizinde iç pazar daralınca Rusya açılımını yaptık ve o pazarda hızlı bir büyümle sağladık. Krizi öyle atlattık ama şu anda dünya da krizde olduğu için sarılacağımız yer yok.
Bu noktada Ortadoğu ülkeleri adres olarak gösteriliyor…
Evet şimdi Ortadoğu’ya sarılıyoruz. Çıkışın o pazarlarda olduğunu düşünüyoruz.
Neden daha önce o pazarlar üzerinde durmuyordunuz?
İhtiyaç duymuyorduk açıkçası. Kapasitelerimiz doluydu, malımızı Avrupa’ya satıyorduk. Kaldı ki Ortadoğu ülkeleri de bizden mal alımı konusunda istekli değildi. Ama şimdi o pazarlar çok değişti. Yakın zamanda Mısır’a bir seyahat yaptım ve Türkiye’nin 20 yıl önceki halini gördüm. Mısır’a bir yatırım yapsak, Türkiye’de 20 yılda yaptığımızı orada beş yılda yapabiliriz.
Kriz diğer ülkelere yaptığınız ihracatı nasıl etkiledi?
Biraz daralma var… Toplam satışlarımız içinde ihracatın payı yüzde 10’lar seviyesinde. 20’den fazla ülkeye ihracat yapıyoruz ve ağırlıklı pazarımız Almanya. Hedefimiz, önümüzdeki dönemde İran ve Irak’ı da ihracat pazarlarımız arasına katmak. Bu pazarlara girmek için doğru ortak bulmaya çalışıyoruz. Avrupa’da bütün köşeler kapılmış, pazar payı almak çok zor. Onlar fasoncusu olabiliyorsunuz. Ortadoğu’ya kendi markanızla ve bilginizle gidiyorsunuz. Önümüzdeki üç ay içinde Mısır’da üç tane birden Flo mağazası açacağız. Ortadoğu’ya, “Arap terliği” dediğimiz ürünleri üretiyoruz. Birkaç yıl içinde buraların önemli pazarlar olacağına inanıyorum.
Ortağınız, kuzeniniz ve aynı zamanda enişteniz Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı Mehmet Büyükekşi, yeni pazarlar yaratma konusunda size destek veriyordur herhalde...
Kesinlikle… Bilgilerinden çok faydalanıyoruz zaten Ortadoğu’ya ağırlık vermeye başladık, seyahatlerimizi artık oraya yapıyoruz. Avrupa’ya vereceğim emeğin yarısını Ortadoğu’ya versem, üç misli iş yapacağımı biliyorum.
Mehmet Büyükekşi artık yönetiminizde değil herhalde.
Kendisi ortaklarımızdan ama şu anda aktif çalışmalarının hepsini durdurdu. Zaten aday olduğunda da oturup konuştuk bunları. Şimdi haftada bir cumartesi günleri bir araya geliyoruz. Hafta arası maalesef kendisini kaybettik, bize vakit ayıramıyor. Fakat birikimlerinin bize faydalı olduğunu söyleyebilirim. Onun şirkette birçok görevini ben devraldım. Mehmet Büyükekşi’inin öyle bir görevde olması hem şirketimiz hem de akrabası olarak benim için gurur kaynağıdır.
Gelelim 2009’a… Bu yıldan beklentileriniz neler?
Geçen yıl hedeflerimizin yüzde 10-15 gerisinde kaldık. Bu yıl önceliğimiz para kazanmak değil, ayakta kalmak. Tek derdimiz zarar etmemek ve işçilerimizi çıkarmamak. Sonuçta ticaret yapıyoruz, her yıl kar edeceğiz diye bir mecburiyet yok. 1929’dan beri dünya bu büyüklükte bir kriz yaşamadı. Böyle bir ortamda “Vay ben bu yıl para kazanamadım” demeyi doğru bulmuyorum. Kayıplarımızı bundan evvel kazandıklarımıza sayıyoruz. Babam bu işe 50 metrekarelik bir atölyeden başladı ve buralara geldik. Hayatımızı ayakkabıdan kazandık. Bir yıl para kazanmasam ne olur?
Bu yıl cironuz nasıl etkilenecek?
Ciro olarak 2008’de gerilediğimiz rakamı sabit tutmaya, en iyi ihtimalle de kayıplarımızı geri almaya çalışıyoruz. Çok iyi ihtimalle yüzde 10 hedeflerimizin üzerine çıkabiliriz. Krizden çok fazla etkilenmeyenler bile kendini korumaya alıyor. Biz orta ve altındaki gelir grubuna hitap ediyoruz dolayısıyla kriz bizi etkiliyor.
Yeni mağazalar açacaktınız, planlar revize edildi mi?
Polaris ve Flo olarak 115 mağazamız var. Şu ana kadar açılan bütün alışveriş merkezlerine giriyorduk ama artık daha ince eleyip sık dokuyoruz. Kiraya ve lokasyona bakıp uygun bulursak giriyoruz. Hedefimizde bu yıl Polaris için 20 mağaza açmak vardı ama bu sayı 10’da kalır. 15 tane de Flo mağazası açarız.
Buralara yeni eleman mı alacaksınız yoksa mevcut mağazalarınızdaki elemanları mı kaydıracaksınız?
Yeni eleman alacağız. Metrekaresine bağlı olarak mağazaların eleman sayısı değişiyor. 1000 metrekarelik bir mağazaya 30 - 35 kişi lazım. Flo mağazalarında ortalama 25 kişi, Polaris’ta de 7 - 8 kişi rahat çalışır.
Kriz istihdam planlarınızı değiştirdi mi?
500’e yakını mağazalarda, gerisi merkez ve üretimde olmak üzere iki bine yakın çalışanımız var. Kriz nedeniyle “İstihdamı azaltalım, şöyle yapalım, böyle yapalım” diye bir düşüncemiz yok. Ancak şunu söyleyebilirim krizle birlikte toplamda 60 kişiyi bulan elemanımız işten ayrıldı. Bu saatten sonra işçi çıkarmayı düşünmüyoruz zaten bu, bizim tarzımız değil.
Zaten Antalya’da üst düzey yöneticileriniz ve mağaza müdürlerinizle yaptığınız toplantıda da olumlu mesajlar verdiniz?
Şu anda bir kriz ortamı var, mağazaları ziyarete gittiğimde mağaza müdürleri ve çalışanlar gözümün içine bakıyor. “Acaba buraya niye geldi, bu mağazayı kapatacaklar mı, beni işimden edecek mi” diye düşündüklerini gözlerinden okuyorum. Biz de onlara diyoruz ki ‘İşimizi devam ettireceğimiz konusunda en ufak bir endişemiz yok’. Bu nedenle bir de arama konferansı düzenledik. ‘Bizim gelecekle ilgili en ufak bir problemimiz yok, senin de olmasın’ mesajı vererek bu konuda onları rahatlattık.
Sıklıkla mağaza ziyareti yapar mısınız?
Bu işimin önemli bir parçası. Ziyaretlerim sırasında bazıları beni tanımıyor, o daha çok hoşuma gidiyor. Tanıyınca biraz kasılıyorlar, etrafı alarma geçiriyorlar. Tanınmamak işime geliyor. Müşteri gibi giriyorum, ayakkabı satın alıyorum. Müşterilere hitap ve tavırlarını ölçmek için onları sinirlendirecek birkaç cümle söylerim. Bu bizim için çok önemli, çalışanlarımızı yoğun eğitim programlarından geçiriyoruz. Eskiden firmalar ürün kaliteleriyle övünürlerdi ama bu artık çok önemli değil. Zaten kaliteli olmaya mecburuz, tüketici bizden hizmet bekliyor.
Son yıllarda orta ve alt gelir grubuna hitap eden birçok ayakkabı perakendecisi Türkiye pazarına girdi. Bu işinizi nasıl etkiledi?
Türkiye’de organize ayakkabı perakendeciliğinde büyük açık var. Gelişmiş ülkelerde pazarın 60’ını organize firmalar kontrol ediyor. Bizde bu oran yüzde 10’u buluyor. Türkiye pazarındaki potansiyel nedeniyle yabancıların adeta ağızlarının suyu akıyor. Pazarımızı yabancı markalara bırakmak istemiyoruz.
Bu sektöre emek verdik. Şimdilik biz yabancıların gelmesinden etkilenmiyoruz ama tekil mağazalar etkileniyor.
KUTU 1***
“Gıda işi ayakkabıdan iyi”
Ayakkabı sektörünün yanı sıra Sanpa markasıyla gıda sektöründe de yatırımlarınız var. Kriz bu işinizi nasıl etkiledi?
2001 krizinde kızartmalık patates işiyle bu sektöre adım attık. Bugüne kadar bu alana 10 - 15 milyon euro yatırım yaparak büyüttük. Patatesle adım attığımız sektörde ürün çeşitliliğine gittik. Dondurulmuş sebze - meyve, Antep’in içli köfte, lahmacun ve katmerle ürün portföyü genişlettik. Bu işin şu sıralar ayakkabıdan daha iyi gittiğini söyleyebilirim.
Gıdada ağırlığınızı artıracak mısınız?
Evet, bu işi büyütmeye kararlıyız. Üretiminin yüzde 80’ini ihracat yoluyla satan Afyon Sandıklı’daki tesiste kapasite problemi var. Hedefimiz iç piyasada da büyümek, bunun için de yatırım yapmamız lazım. Ama şunu söyleyebilirim biz sağlamcıyız, aşırı büyümeyi sevmeyiz, hep adım adım gideriz. Hiç başkasının parasıyla yatırım yapmadık, yatırım tutarının en azından yüzde 50’isi öz kaynak olacak.
Tatillerde bile vitrin bakıyor
• 42 yaşındaki Mehmet Ziylan, çekirdekten yetişme bir sanayici. Çünkü o ilkokul birinci sınıftan itibaren tatillerde ve hafta sonlarında bile çalışmış.
• “Patronum babamdı ama beni hep çalıştırdı” diyen Ziylan, bunun sonradan çok faydasını gördüğünü düşünüyor. Belki de bu nedenle üç çocuğunu yaz tatillerinde işe getiriyor. Çocuklarının da, zamanı geldiğinde bunun faydasını göreceğine inanıyor.
• Liseyi Türkiye’de bitiren Ziylan, liseden sonra iki yıl İngiltere’de pazarlama ve yabancı dil eğitimi görmüş.
• Çalışmayı çok seviyor, haftanın beş günü spor yapıyor. 10 yıldır haftada iki gün basketbol oynuyor, işyerinde de çalışanlarıyla pinpon maçı yapıyor.
• İyi bir Fenerbahçe taraftarı, takımının İstanbul’daki maçlarını çocuklarıyla izliyor.
• Hafta sonları çocuklarıyla birlikte mağaza dolaşıyor. Çocuklarına, işlerin iyi olup olmadığını anlamaları için mağazada dolaşan insanlara değil, kasaların önüne bakmalarını öğretmiş. Kasa kalabalıksa çocukları seviniyormuş.
• Yurtdışına gittiğinde de ayakkabı vitrini bakmak Ziylan için önemli bir iş olmuş. Tatilde bile ayakkabı vitrini baktığını söylüyor.