Erlend Loe, 1969 doğumlu ve Oslo'da yaşıyor. Kendine özgü, sade bir dille alışılagelmişin dışında konuları yazdığı kitaplarıyla ilk uluslararası çıkışını yaptığı 90'lardan bu yana tüm dünyada ilgi görmeyi başarmış bir kalem. Yazarı, evini terk edip ormanda yaşamaya başlayan karakterinin hikayesini anlattığı Yapı Kredi Yayınları'ndan çıkan Doppler romanında tanımıştık. Erlend Loe, "Kızılderili falan değilim, çağımın adamıyım; çağımın başarısız bir adamıyım. Ya da sadece başarısız bir çağın adamıyım" diyen Doppler üzerinden, günümüzün alışılmış hayat tercihlerini, tüketim biçimimizi eleştiriyordu. Fakat bunu kendine has bir mizah anlayışı ve modern insan için uzak bir ihtimalle, ormanda yaşamak kararıyla yapıyordu yazar. Doppler sayesinde kuzeyin en çok okunan yazarlarından biri haline gelmişti Loe. Sonrasında okuduğumuz Bildiğimiz Dünyanın Sonu'nda Doppler, modern toplumun dayatmalarına başkaldırı olarak başlattığı yeni yaşamını üç sene sonra sona erdirip şehre dönmüştü.
İKİ TUHAF KARAKTER
Yeni çıkan Volvo Kamyonlar, aslında Doppler'in macerasının devamında gelen ikinci kitap. Ama Yapı Kredi Yayınları serinin ikinci kitabı olarak Bildiğimiz Dünyanın Sonu'nu daha önce yayımlamıştı nedense. Böylelikle ikinci olarak yayımlanması gereken Volvo Kamyonlar üçüncü kitap olarak çıkmış oluyor aslında. Bunu da hatırlatalım. Volvo Kamyonlar'da Doppler'ı kaldığı yerden takip ediyoruz. Bilinmeyene doğru heyecan verici bir yolculukta, yaşadığımız dünyayı daha iyi bir yer haline getirme arayışında, genç bir geyik Bongo ve oğlunun katıldığı haftalarca süren bir yolculuktan sonra İsveç'e varıyor Doppler. Önceki romanın çoğu ormanda geçerek doğayı özgürlük ve bir kaçış olarak deneyimlememize izin verirken, Volvo Kamyonlar iki İsveç evinde geçiyor ve Doppler'i tuhaf şekilde içine alan tamamen farklı iki karakter etrafında dönüyor eser. 90 yaşın üzerinde bir kadın olan Maj Britt ve Anton von Borring. Maj Britt'in karizmatikliği ve ardından von Borring'in baştan çıkarıcı otoritesi tarafından felç olan Doppler, hayatında anlam bulmak için mücadele etmeye devam edecektir. O, aniden yaşamına giren yaşlı ve isyankâr bir kadınla, takıntılı ve titiz bir adam üzerinden, hayatı 'doğal olarak' akışında bırakmak ya da sorumlu ve "herkes gibi" davranıp başarıdan başarıya koşmak arasında bir seçim yapmak zorunda kalacaktır. Erlend Loe'nin romanları, kaçış edebiyatından ziyade kahramanların değişken ve belirsiz bir dünyada kimlik arayışlarına örnek gösterilebilir. Doppler kendisine yabancılaşan bir yaşamdan kaçıyor. Çünkü insanın yalnız kalmaya ihtiyacı var. Yalnız kaldığımızda değişim içsel olarak tetikleniyor. Volvo Kamyonlar'ın Doppler'den farkı, yazarın sürekli eseri ve anlatımı bölerek araya girmesi okuyucuyla konuşması. Yazar kendinden emin ve ironi dolu bir anlatıma sahip olduğu için kitaptan uzaklaşmıyoruz.
TUBA KAPLAN