"O geçmek bilmeyen anda bakışları yerdeki su birikintisine takıldı. Orada sanki bir kuş onun gözlerine bakıyordu. Artık etrafı duymaz olmuştu. Darbeyi aldığı anda gözünün önünde bir şimşek çaktı, arkaya doğru hızla savrulup yere düştü. Bu vuruşla birlikte saatlerdir süren hengâme, fazla şişirilmiş bir balonun patlayıp sönmesi misali yitiverdi. Çocuk cezasını çekti, baba paralarına kavuştu, oyuncular performanslarının, seyirciler bekleyişlerinin karşılığını aldı.
Herkes sıkıcı, tekdüze hayatına döndü, babanın tokadı savururken üzerine bastığı kuş da artık görünmez oldu." Hayal Kırıklıkları Atlası adlı ilk romanında bu etkileyici satırlara yer veriyor Kenan Bölükbaş. Muhit Kitap etiketiyle okurla buluşan eserinde; yazar, bir çocuğun ailesinde, çevresinde ve kendi dünyasında yaşadığı kırılma anlarını, unutulmaz izler bırakan tecrübeleri, yalın bir lisanla ortaya koyuyor. Kitap, herkesin hafızasında iz bırakan ama belki de fark edemediği "geçmek bilmeyen anlar" üzerinden hayatın kırılganlığını ve çocuk dünyasının hassas dengesini işliyor. Bir tokadın yankısı nerede son bulur? Bedende mi, yoksa ruhun derin kıvrımlarında mı? Kenan Bölükbaş, okurlarını çocukluğun karmaşık, bir o kadar da kırılgan dünyasına davet ediyor. Bu kitap, bir çocuğun hayatındaki "geçmek bilmeyen anları" – aile ilişkilerindeki kopuşları, çevresindeki çatışmaları ve kendi iç dünyasında yaşadığı çelişkileri, yalın bir dille resmediyor. Bölükbaş, yalnızca bir çocuğun değil, her birimizin zihninde iz bırakan o küçük ama sarsıcı anlara ayna tutuyor. Hayaller gerçekten kırıldığı yerden yeniden şekillenebilir mi? Çocukluk, masum bir umut dünyası mı, yoksa hayal kırıklıkları atlası mı? Bu soruların peşinde, kitap; ebeveynliğin, çocuk olmanın ve insan ilişkilerinin en çetrefilli yönlerini cesurca ele alıyor.
Hayal Kırıklıkları Atlası, 1970 ve 1980'li yıllarda Anadolu'da yaşanan bir hayat hikayesini konu alıyor. Bir Anadolu kasabasında zor şartlar altında dünyaya gelen Sami'nin inişli çıkışlı yaşam mücadelesini dönemin yokluk ve ideolojik çatışması etrafından anlatılıyor. Dönemin şartları ve güçlükleri okuyucuya fokuslanıyor. Sami'nin hayatın zorluklarına karşı verdiği imtihan, yatılı okul yılları ve bulamadığı aile sıcaklığı vurgulanıyor eserde... Ayrıca göç ve akabinde yerleşen gecekondu ve beraberinde getirdiği toplumsal sorunlar... Bütün zorluklara rağmen olumlu gelişmeler, güzel örnekler ve dayanışmalar da yer buluyor romanda... Elinizden bırakamayacağınız bir akıcılığa sahip Hayal Kırıklıkları Atlası, her yaştan okura kendi geçmişini ve kırılma anlarını sorgulatacak; çocukluk dünyasına dair unutulmaz bir yolculuğa çıkaracak. Bu derinlikli esere şans vermek isteyenler için... Belki de hayatımızın "tokat izlerini" yeniden düşünmenin zamanı gelmiştir. Yazar Antoine Albalat'ın dediği gibi "Okumak alışkanlıkların en asilidir." Okumaktan vazgeçmeyen ve okuyan herkese selam olsun...