Cinnet çağının şahitleriyiz hepimiz. Farkındayım biraz ağır oldu betimlemem. İnsanoğlunun mazisi ekseriyetle kan ve gözyaşının da tarihidir. Savaşları, soykırımları ve göçleri çıkartırsanız, ortada tarih diye bir şey kalmayacağını düşünenlerdenim. Söylemlerimin dozunu artırdığımı düşünüyorsunuz. Kafka misali, abartıyorsam anlaşılmak istediğimdendir. Anlaşılmak, beşerin en büyük arzusudur. Anlam arayışı ise insanlığın yegane vazifesidir. İnsan bu dünyaya elbette ki başıboş dolansın diye gönderilmemiştir. Bir vazifesi ve misyonu vardır. O misyon, anlam arayışıdır. Anlam arayışını bir bütün hali de manalandıran yegane haslet ise anlaşılmaktır. İnsanlık, ilk çağlardan bugüne kadar, kopkoyu bir buhranın esiriydi. Bugün ise anlamsız bir girdabın mustaribidir. Pesimist değilim. Bilakis gerçekçiyim. Fatalist de değilim. Tutarlı bir rasyonalistim. İnsanın kötü olması, ilahi hikmetin bir tecellisi değildir. İnsanın kendi tercihidir. Eğer beşeriyet, ilahi hükmün kurallarına uysaydı, inancımız odur ki, dünya cennetten bir bahçeye dönerdi...
Yine konuya uzun bir girizgah yaptığımın idraki içindeyim. Lakin, okuduğum bir kitabın öncesinde bende çağrıştırdıklarını yazmadan konuya girmemeyi tercih ediyorum. Zira kitabın bende bıraktığı tesiri satırlara dökmeden, kitaba dair kalem oynatmayı, esere karşı saygısızlık olarak addediyorum.
Bu ayki kitabımızın ismi, Sosyal Empati. Girizgahın amacı zannediyorum ki biraz daha anlaşılmıştır. Başkalarını anlama sanatı... Sahi Kitap'tan, 'Psikoloji' türünden yayımlanmış. Sosyal politika analisti olan Arizona Üniversitesi Sosyal Hizmetler Bölümü'nde profesör olan Elizabeth A. Segal tarafından kaleme alınmış. Özkan Özdem tarafından dilimize çevrilmiş. Eserin ülkemizde yayımlanması irfan dünyamıza yadsınamaz bir katkı sunduğu aşikar. Bugün çağımız her zamankinden daha kötüyse bunun sebebi birbirimizi anlamaktan çok uzak olmamızdır. İşte bu eser, insanın birbirini anlama çabasına kuvvetli bir projektör tutuyor. Yazarının bu konudaki donanımı ise kitabın her sayfasına yansımış vaziyette. Herkes anlaşılmamaktan şikayetçi. Ve kimsenin karşısındakini anlama gibi bir gayreti de yok. Tam bir cinnet agorası.
Kitabın üçüncü bölümü bir soru ile başlıyor, 'Madem bu kadar önemli, empati neden bu kadar zor?' Aynı başlık altında, insan davranışlarına atıfta bulunarak, çok akıcı bir şekilde sorunun cevabını veriyor. Eser olabildiğince, objektif bir dille yazılmış. Bunu, Amerikalı yazarın, kendi ülkesindeki toplumsal aksaklıklara yaptığı sert eleştirilerden anlayabiliyorsunuz. Amerikadaki, 'Siyah', 'Beyaz' ayrımcılığını, vicdanlı bir idrakin süzgecinden geçiren yazar, ülkesindeki 'ötekilere' dair derin analizlerde bulunuyor. Ötekileştiren zihniyetin, empatinin en büyük düşmanı olduğuna atıfta bulunuyor. Yazar eserinde, dünyadaki bütün kötülüklerin temelinde, empati yoksunluğunun neden olduğuna işaret ediyor. Empati yoksunluğunun, 'öteki' olanı düşmanlaştırdığını ve düşmanlaştırılana karşı oluşan korkunun da her türlü vahşete zemin hazırladığını yine örnekleriyle izah ediyor.
Yukarıdaki satırlarda da ifade etmiştim. Eserin müellifi sosyal politika analisti. Sosyal empatiyi öğretmek için kapsamlı yöntemler geliştirmiş ve insanların empatiye eğilimlerini ölçen Sosyal Empati Endeksini oluşturmuş. Bu nedenledir ki, empatiyi, kişiler arası empati ve sosyal empati olarak iki ana başlıkta ele alıyor. Segal, kişiler arası empati kurulduğunda, sosyal empatinin de sağlanacağına inanıyor. Ve bu konuda eserde çarpıcı örnekler veriyor.
"Farklılıklar ortadan kalkana ve 'onlar',' biz' olana kadar" ruhi ve zihinsel bir kayvrayış göstermenin, dünyaya huzur ve nizam getireceğine vurgu yapıyor. Empati eksikliğinin birçok nedenden kaynaklandığını anlatan yazar, bu sorunlara nasıl başedeceğimizin de çıkış yollarını gösteriyor. Dedim ya, empati yoksunluğuna çok kuvvetli bir projektör tutuyor. Bu projektör ruhumuzun ve zihnimizin derinliklerini de aydınlatıyor. Çevirdiğiniz her sayfa, okuduğunuz her satır, altını çizdiğiniz her cümle, sizi kendinize biraz daha tanıtırken, zihninizde 'öteki' olarak kodladığınıza da biraz daha yaklaştırıyor. Anlamayı zorlaştıran bütün sınırları ortadan kaldırıyor. İnsan en fazla kendine yabancıdır. Kendini tanımayan bir insanın başkalarını tanıması ve anlaması namümkündür. İşte bu eser, hep kendinizi tanımanıza zemin hazırlıyor. Hem de başkalarını anlamanıza yol gösteriyor.
NEDEN OKUMALIYIM?
Sosyal Empati, toplumsal empati eksikliğini derinlemesine inceleyen ve buna çözüm yolları sunan bir kaynak. Bu kitabı okumak, sadece başkalarını anlamaya yönelik farkındalık yaratmakla kalmaz, aynı zamanda kendimize dair derinlemesine bir keşfe çıkmamızı sağlar. Kitap, bireysel empatiyi geliştirebilmek için toplumsal yapıları, ötekileştirme süreçlerini ve bu süreçlerin ruhsal etkilerini sorguluyor. Eğer insanları daha iyi anlamak ve empatiyi güçlü bir şekilde geliştirmek istiyorsanız, bu kitap size bu konuda rehberlik edecek önemli bir eser.
Kitap, sosyal empatiyi kişisel düzeyde geliştirmenin yollarını sunarken, aynı zamanda toplumsal bir bilinçlenmeye de kapı aralıyor. Bu eseri, sadece bireysel farkındalık için değil, toplumun empatik bir yapı oluşturması adına da güçlü bir araç olarak öneriyorum.