Bir Ada Hikâyesi dendiğinde aklımıza gelen ilk edebi eser kuşkusuz bu toprakların yetiştirdiği en önemli kalem erbaplarından Yaşar Kemal ve onun dört ciltlik eşsiz serisi oluyor. Ancak bugün bu köşede sözünü edeceğimiz Bir Ada Hikâyesi bu toprakların daha kuzeyinden bugünlerde ismini daha sık savaşla duyduğumuz Ukrayna'dan. Modern Rus Edebiyatı'nın yetiştirdiği en önemli isimlerden Yevgeni Vodolazkin'in Alfa Yayınları'ndan çıkan ve Türkçeye usta isim Ali Rıza Dirik tarafından tercüme edilen eseri, neresinden bakılırsa bakılsın tam bir özgün roman. Yevgeni Vodolazkin 1964 yılında dönemin Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği'ne bağlı kadim metropollerinden Kiev'de dünyaya gelmiş. İçine doğduğu Sovyetlerin yıkılışına ve hemen ardından Ukrayna'nın doğumuna ilk gençliğinde tanıklık etmiş. Bir orta çağ edebiyatı uzmanı ve aynı zamanda çağdaş Rus Edebiyatı'nın önemli kalemlerinden biri olan Vodolazkin en iyi Rus edebiyatçılar sıralamasında yirmi beşinci sırada yer alıyor, ancak hali hazırda yaşayanlar arasında birinci olarak addediliyor. 2005 yılında yayınladığı ilk romanı Europa'nın Kaçırılması ve ardından 2010'da yayımlanan Solovyev ve Laironov isimli eserleri ile çokça hayran kitlesi toplayan sanatçı; On beşinci yüzyılda geçen ve kuşkusuz en çok ses getiren romanı Laurus'ta (Çev. Ali Rıza Dirik, Alfa, 2002) mistik bir köy şifacısı olan Arseni'nin yaşamına odaklanmıştı. Vodolazkin bu yeni eserinde de mistik edebiyat sevenlere büyük sürprizler vadediyor. Kitaptan, arka kapakta "kayıp bir uygarlığın efsanelerle yoğrulmuş hikâyesi" diye bahsediliyor. Romanı ilginç kılansa ilk sayfadan son sayfaya dek okuru peşinde sürükleyen bir kehanet; "Ve toprak sarsılacak ve kuzeydeki kara su alev alacak ve güneyde alev alan su akacak ve gökyüzünden kül yağacak ve kalpleriniz küle dönüşecek." Yazarın Agafon'un kehaneti ismini verdiği bu son derece gerçekçi ve bir o kadar da ürkütücü kehanetin izini sürerken bizi tavşan isimli konuşan bir kedi de bekliyor, keşişler de iktidar mücadeleleri, salgınlar, iç savaşlar ve dahi iktidar mücadeleleri de... İlginç olan şu ki; Vodolazkin, romanında sanki bugünlerde Rusya ve Ukrayna arasında süregelen gerilimleri bir kâhinmişçesine bilmiş gibi görünmesi. Ya da gerçekten bilmesi. Nitekim Vodolazkin bunu itiraf da ediyor. Yine arka kapakta kendi kaleminden "Tarih deneyimin bir diğer adıdır" diyor ve ekliyor "Sonunda geriye sadece hikâye kalır." Vodolazkin'in Bir Ada hikâyesi romanı için; teolojik metinlere ve mitolojiye ilgi duyan, dahası tarih ve kurgu arasındaki ince çizgide son derece ustaca çizilmiş gelgitlere meraklı okurlar için biçilmiş bir kaftan desek az bile söylemiş oluruz.
MURAT GENER