61.Uluslararası Berlin Film Festivali Berlinale'de Altın Ayı dahil, dört ödül alan Aşgar Farhadi'nin yönettiği
Nadir ve Simin: Bir Ayrılık/ Jodaeiye Nader az Simin, festival tarihinde büyük ödül alan ilk İran filmi. Gösterildiği günden beri Altın Ayı'nın favorisi olan filmde, yönetmen Nadir ve Simin çiftinin ayrılığı üzerinden sınıfsal farklar, inanç misali önemli temalar üzerinde gezinip dünyanın her yerinde yaşanabilecek insanlık hallerini, belirli bir toplumun aynasından mükemmel bir şekilde yansıtıyor. Altın Ayı ile birlikte kadın oyuncuları en iyi kadın oyuncu, erkek oyuncuları en iyi erkek oyuncu ödülünü ve ökümenik jüri ödülünü kazanan filmi Türkiyeli sinemaseverler 30. Uluslararası İstanbul Film Festivali'nde izleyebilecek. Filmin yönetmeni Aşgar Farhadi de bir aksilik olmazsa ülkemize gelecek. Farhadi, Berlin Film Festivali'ni yabancısı değil. Daha önce
Eli Hakkında/About Elly/Darbareye Elly filmiyle en iyi yönetmen seçilip Gümüş Ayı'nın sahibi olmuştu. İran'da tutuklu bulunan ve Berlinale jürisindeki koltuğu boş bırakılan yönetmen Cafer Panahi'nin de yakın arkadaşı olan Farhadi sinemasını, ülkesindeki gelişmeleri, özgürlüğün önemini SABAH'a anlattı.
TUTUKLANMAMA GARANTİSİ YOK: "Yarın tutuklanmayacağımızı kim garanti edebilir? Ama İran'da sandığınız gibi dramatik bir tehdit altında yaşamıyoruz. Tehlike hep orada ama biz görmüyor, duyuyoruz. Bir süre sonra, maalesef gündelik hayatın bir parçası oluyor. Yakın arkadaşım yönetmen Cafer Panahi'nin başına gelen çok üzücü. Berlin'in ona bunca destek vermesi çok önemli. Dayanışmaya şu anda elbette çok ihtiyacı var. Gelecekten ümitli olduğumu söyleyebilirim. İyimserim, çünkü umutsuz yaşanmaz ki! Geleceğin parlak olacağını, ülkemin bir gün özgür bir ülke olacağını, arkadaşlarımın hapisten çıkıp film çekebilme özgürlüğüne sahip olacağını hayal etmesem, nasıl yaşayabilirim ki... Bence bu karmaşanın nedeni insanların ne istediğini bilememesi. Genel gidişata çaresizce alışıp kendini koyvermesi. Ne istediğimizi bilsek böyle yaşamazdık."
GİDİŞAT İYİ DEĞİL: "Evet, filmim finaliyle biraz kötümser olabilir ama dünya böyle! Sadece İran'la ilgili bir meseleden bahsetmiyorum. İçinde yaşadığımız dönem de hiç iç açıcı değil. İran'da ya da dünyada olup bitenlere dair bir duygu diyelim; birbirimize yalanlar söyleyip oyunlar oynadığımızda gerçek iyi niyetten bahsetmek de çok zor. Ama kendim de dahil olmak üzere, insanlığa karşı şevkat duyuyorum ve asla yargılamıyorum! Ben kimim ki! Ancak, durum ve hasar tesbiti yapabilirsem ne mutlu."
YASAKLAR HER YERDE: "Yasaklar sadece sinema ile ilgili değil, yasaklar her yerde. Dünyanın her yerinde sorunlar yaşanıyor. Birçok yerde özgürlükler sınırlandırılıyor! Kendimizi kandırmayalım. İnsan doğduktan sonra, birtakım yasak ve sınırlamalarla büyüyor. Önemli olan bu engeller arasında kendi sesinizi, kendi yolunuzu bulmaktır. "
SİNEMADA SLOGAN SEVMİYORUM: "Politikayla ilgilenmiyorum, çünkü siyaset ahlak ve etikle pek alakalı değildir maalesef. Ahlak ve vicdan benim filmlerimin başlıca meselesidir. Sinemada slogan sevmiyorum. Sinema gösterme sanatıdır. Kalın cümlelerin altındaki manaları deşmektir. İnsanlara, mümkünse incelikle ayna tutmak, aklımızdaki soruları paylaşmaktır. Sinema iletişimin en şahane yollarından biri; kurarsınız, kuramazsınız o başka... Sanat ve edebiyatta alegori ve sembolizm gibi şeyler var, boşuna değil. Hikâyemi böyle kurmayı seviyorum. Daha geniş manalara ulaşabiliyorum. Bu film de İran'daki mevcut durumlar ve yaşadıklarım üzerine çıktı. Benim için film yapmak, kafamdaki soruları diğer insanlarla paylaşmak, ilave sorulara kapı açmaktır. Aksi takdirde uyuyakalırız."
VİCDAN ÇOK ÖNEMLİ: "Benim için önemli olan, dünyanın her yerindeki insanlara dokunabilecek hikâyeler anlatmak. Sinemanın gücü zaten böyle bir şey. İnsanlara dokunacak hikâyeler anlatabilmek için de öncelikle insanoğlunun doğasına bakmak gerek. Benim için vicdan ve hakkaniyet duygusu çok önemli. Filmimdeki herkes bir şekilde yalan söylüyor. Kimse kötü olduğu için değil, sadece insana dair bir çaresizlikten bunu yapıyorlar. Önemli olan zor durumlarda kendimize ne gibi yalanlar söylediğimiz."