Güzeldi… Çok güzeldi…
Kim Milyoner Olmak İster? yarışmasında katılımcılardan biri Kenan Işık'a "Sizi görünce heyecanlanıyorum!" demiş. Kenan Işık da "Zor sorduğum için mi?" deyince, şu cevap gelmiş: "Hayır, çok karizmatik olduğunuz için..."
Yarışmacı iyi ki programları karıştırmamış… Evlendirme programlarından birinde olduğunu zannedip, konuşmasına "Evim var.. Arabam var.. Emekliliğimde var…" diye devam edebilirdi..
Kanal D' nin iddialı dizilerinden biri olan 'Kuzey Güney'de Star'ın yeni başlayacak dizisi Firar'ın tanıtımına ziyadesiyle rastladık. Bu gizli(!) reklamlara nasıl bakıyorsunuz?
Firar'ın reklamı 'gizli' olmaktan çıktı 'aleni' ye döndü artık...
Şener Şen, Müjde Ar ve Uğur Yücel'in oynadığı Arabesk filminde Necati Bilgiç'in canlandırdığı kötü bir karakter vardı… Kaya… Çiftin arasını bozmak için, olur olmaz her yerden çıkardı.. Şimdi de koskoca bir afişle her yerden Caner Cindoruk çıkıyor karşımıza.. Kuzey Güney'de.. Fatmagül'ün Suçu Ne'de.. Hatta maçlarda…
Dizi içinde dizi reklamını başka bir yöntemle Fox TV'de gördük önce.. Hatta onlar işi iyice abartıp iki diziyi birbiri arasında geçişli hâle getirdiler.. (Lâle Devri ve Yer Gök Aşk). Şimdi de Kanal D ve Star TV benzer bir uygulama yapıyor ama bir de dozunu ayarlasalar keşke… Yerli yersiz her saniye karşımıza çıkan bu afiş, daha ilk günlerinde diziyi antipatik hâle getirebilir yoksa…
Yapımcı ve yönetmen Osman Sınav Türkiye'de tarihi dizi yok, kostüm dizisi var demiş!
Türkiye'de çok fazla tarihi dizi çekilmiyor bu doğru ama hiç yok demek ve bugüne dek yapılanları da yalnızca kostüm dizisi olarak adlandırmak biraz haksızlık olmuyor mu?
Tarihi dizi yapmak kolay iş değil.. Geniş ve çok sağlam bir ekiple, belki birkaç yıl ön hazırlık yapmayı gerektiren ve çok masraflı bir iş… Bu ön hazırlığı yapabilecek tarih, kostüm, müzik vb. alan danışmaları hiç mi yok ülkede? Çok ehil isimler var elbette.. Ancak bir çoğu böyle riskli bir işe girmek istemiyor. Yapımcılar da büyük paralar yatırmayı risk olarak görüyorlar.
Osman Sınav belki Muhteşem Yüzyıl dizisinde, tarihi akıştan çok, kostüm ve aksesuarların ön plana çıkartılmasından duyduğu rahatsızlıkla böyle bir konuşma yapmış olabilir.
Dizinin ilk sezonunun neredeyse yarısından fazlası için, ben de benzer şeyleri düşündüğümü söylemeliyim. Kıyafetler, takılar, o devirde fön vb. aletler olmadığını düşünecek olursak süsünü fazla abartılı bulduğum saçlar ve haremdeki ilişkiler o kadar ön plandaydı ki… Konu, tarihi akış, Kanuni'nin üstün devlet adamlığı yönü çok geri planda kalıyordu. Bu konuda yapılan eleştiriler gözardı edilmemiş olacak ki, ilk sezonun yaklaşık son iki ayı denge biraz daha oturmaya başladı. Yeni sezonla ilgili yapılan açıklamalardan ve dizinin ilk bölümünden de anladığımız kadarıyla, artık tarihi akış biraz daha ön plana çıkacak.
Eski dizileri de hatırlayacak olursak, 80'li yıllarda yayınlanan IV. Murat ve Hacı Arif Bey o yılların imkânlarına göre değerlendirildiğinde çok güzel tarihi dizilerdi. TRT'nin gelmiş geçmiş en iyi çalışmalarından biri olduğunu düşündüğüm ve hazırlığı birkaç yıl süren, muhteşem oyuncu kadrosuyla hafızalardan silinmesi zor olan Kurtuluş dizisini de unutmamak gerekiyor bu arada..
Her ne olursa olsun, tarihi dizilerin faydası da var.. Hayatında hiç Topkapı Sarayı'na gitmemiş olan insanlar merak edip sarayı ve çevresini görmeye gidiyorlar.. Dizide adı geçen tarihi şahsiyetlerin isimlerini bir kez bile duymamış kişiler, yine merak edip bu konuda bir iki kitap okumaya başlıyorlar..
Ne yapalım bunu bile kâr sayar olduk. Gerçi Aşk-ı Memnu dizisinden sonra, kitapçıda Halit Ziya Uşaklıgil'in tam 110 yıllık romanını görüp "Aaa Aşk-ı Memnu'un kitabı çıkmış.." diyenler gibi, Topkapı Sarayı Müzesi'ndeki eşyaları görüp "Aaa dizideki eşyaları buraya getirmişler.. Ayol televizyonda bunların rengi daha canlı durmuyor muydu?.." gibi sorular soranlar da olabilir ama neyse…
Ekim'le birlikte; hem devlet tiyatroları hareketlenecek hem de özel tiyatrolar. Ekim'in bir de yıldızı olacak o da Kevin Spacey...
Ekim; İstanbul'da sanatın yeniden canlandığı, tiyatro, opera, bale izlemek isteyenler ve konserleri takip edenlerin bu konudaki özlemlerini giderdiği bir ay…
Bu yıl Ekim ayında, İstanbul Tiyatro Festivali kapsamında sergilenecek olan III. Richard'da da Kevin Spacey oynayacak… Filmlerde görmeye alışkın olduğumuz böyle ünlü bir oyuncuyu tiyatro sahnesinde canlı olarak izlemek, hayli ilginç olacak doğrusu İstanbullular için..
Aktörün gelişinin çok önemli bir yönü de, 18-30 yaş arasındaki genç oyuncular ve oyunculuk eğitimi almış kişilerle yapacağı atölye çalışması.. İkisi Oscar olmak üzere bol ödül sahibi, böylesine tecrübeli bir oyuncuyla yapılacak bu çalışma, oyunculuk adına emek veren, eğitim alan gençlerin ayağına gelmiş çok önemli bir fırsattır... Kaçırmamak gerek…
Hakan Bey programında Hakan Yılmaz, spiker konuğu Dilara Gönder'e sordu: "Haber sunarken çok ciddisin, niye?" Dilara soruya şaşırdı: "E haber sunuyorum, ne yapmalıyım ki?" Bu fırsattan hareketle, spikerler okudukları haberlere duygularını katmalı mı desem?
Anlam katmalı.. Bu da anlayarak okumakla olur.. Haber spikerleri mutlaka iyi eğitimli kişiler olmalı ve bunun yanında gündemi de iyi takip etmeli. Dile hakim olmalı. Başarı, ancak bunların üzerine alınmış bir spikerlik eğitimiyle sağlanabilir.
Sunuculukta; programın formatına göre farklı duygular katmak, beden dilini çok daha aktif kullanmak mümkün. Fakat iş haber spikerliğine gelince, durum biraz daha değişiyor. Haber okunurken çok fazla mimik yapmak, sesi fazla iniş çıkışlı kullanmak doğru değil. Haber sunumu; daha sade, anlaşılır ve düz bir okumayla beraber, ciddiyet de gerektirir.
Ancak bu düz okuyuşu ve ciddiyeti abartmamak lazım tabii. Maalesef bazı haber spikerlerinin, ciddi olmak adına izleyiciyi biraz sonra dövecekmiş gibi bir ses tonuyla ve yüz ifadesiyle konuşmaları da, son derece itici duruyor.