II.Dünya Savaşı sonrasında oluşacak yeni dünya düzeni içerisinde yer alacak ülkelerin kaderleri sadece savaş alanlarında şekillenmemiş, hedefleri, karakterleri birbirinden faklı olan ve savaşın kazanılmasında önemli bir rol oynamış olan üç büyük liderin (Roosevelt, Churchill, Stalin) istekleri doğrultusunda belirlenmiştir.
Onların kendi ülkelerinin çıkarlarını garanti altına almak adına verdikleri kararlar özellikle Avrupa'nın geleceği açısından büyük bir önem taşımıştır. Ortak düşmana karşı hedef, ideoloji ve çıkar gözetmeksizin birlikte mücadele eden bu devletler, savaşın gidişatının kendi lehlerine dönmeye başladığını anlayınca kendilerine başarı kazandıran "işbirliği" anlayışını bırakarak şahsi çıkarlar peşine düşmüş, böylece aralarındaki ortaklık yara almaya başlamıştır.
Casablanca Konferansı (14 – 24 Ocak 1943)
14-24 Ocak 1943 tarihinde Roosevelt ile Churchill'in katılımlarıyla başlayan konferansa sonraki günlerde Fas sultanı ile Fransa lideri De Gaulle de iştirak etmiştir. Konferansa davet edilen Stalin, savaşla ilgilendiğini ileri sürerek kendisine yapılan çağrıyı karşılıksız bırakmıştır.
ABD'nin Uzakdoğu'da yürütülecek savaşlar için kendilerinden daha fazla yardım isteyeceğini düşünen ve bu olasılığın gerçekleşmesinden endişe eden İngiliz- lere karşılık, Amerikalılar da ordularının İngilizler tarafından Akdeniz'in daha da iç kısımlarına yöneltilmesinden korkuyorlardı. Churchill'in Akdeniz'de izlediği strateji, İtalya'nın savaştan çekilmesini sağladıktan sonra Türkiye'yi savaşa sokmak yoluyla Almanların bu bölgede etkinlik kurmalarını engellemekti.
Roosevelt ise Ruslara yardım ediyor gibi görünmek amacıyla ABD'nin Al- manya'yla savaşmaya devam etmesi gerektiğini düşünüyordu. Gerekirse Rusları kur- tarmak ve Almanları yok etmek için bir istila gerçekleştirilmeliydi. Bu düşünceye bağlı olarak Casablanca Konferansı'nda Rusya üzerindeki yükün kaldırılması için Sicilya'ya saldırılmasına karar verildi. Ancak bu karar alınırken Sicilya ele geçiril- dikten sonra bu adanın durumunun ne olacağı hakkında bir anlaşmaya varılmadı.
Konferans sırasında ayrıca Almanya ile Japonya teslim olduklarında bu ülkelere karşı izlenecek tutum ve sunulacak koşullar hakkında görüşmelerde bulunuldu. Bu karar uyarınca, Almanya yenilecek kadar zayıf bir duruma düştüğünde müttefik- ler, Avrupa kıtasında Almanlar tamamen teslim oluncaya kadar mücadele etmeyi sürdürecekleri başka bir cephe açacaklardı. Bu karar alındığı sırada, Almanların mü- cadele gücünün azalacağı ve böylece uzun süre savaşamayacakları öngörülmüş, an- cak Hitler'in ısrarla ve inatla mücadeleyi bırakmaması üzerine tahmin edilenin aksi- ne savaş uzamıştır. Konferansta Almanların kayıtsız şartsız teslim olmaları kararı alınmıştı. Alman direncini azaltacağı düşünülerek alınan bu karar Almanlar üzerinde ters bit etki yaratmış, onların mücadele azmini arttırmıştır.
Bunlardan başka konferansta Türkiye'nin tarafsızlığı konusuna da değinilmiş ve bu ülkenin izlediği söz konusu politikayı terk ederek savaşa katılması için gerekli askeri koşulların oluşturulması kararı alınmıştır.
Konferans sırasında ABD ve özellikle Churchill tarafından Fas sultanına gös- terilen saygı ve ilgiden nasibini alamayan De Gaulle bu duruma içerlemiş ve kendisinde zaten var olan Anglo-Amerikanlara dair olumsuz düşünceler daha da artmıştır.