Jardin'lerin Romanı Alexandre Jardin Çeviren: Orçun Türkay Can Yayınları 227 s. 14.5 TL
90
'LARIN en hoş romanlarından biriydi
Fanfan. Alexandre Jardin'in üçüncü romanı olan ve sıradışı bir aşkın sevimli, romantik ve erotik hikâyesini anlattığı
Fanfan; ona henüz 25 yaşındayken, o yaşta dünya dillerine en çok çevrilen yazar unvanını da kazandırmıştı. Jardin'in ne kadar becerikli biri olduğunu düşünüyorsanız, bir de ailesinin hikâyesini anlattığı
Jardin'lerin Romanı'nı okuyun. Bu aileyi tanımlamak için kısaca şöyle diyebiliriz; Alexandre, içlerinde en sıradan ve parıltısız olanı! Alexandre Jardin, 'şahane çılgınlar' ya da 'deli milyonerler' olarak özetleyebileceğimiz ailesinin hikâyesini anlatırken, çocukluk yıllarına dek uzanıyor. Yazdığı tüm romanlarında ailesinin izlerinden beslendiğini söyleyen Jardin, onlara sayısız düş borçlu olduğunu belirtiyor. "Ailemden hiç kimse dua kitabı ahlakına, uyuşuk bedenlerle evliliklerin can sıkıcı yasalarına uymadı. Herkes çok riskli, görgü kurallarından bağımsız ve benim kimi zaman onaylamadığım ama kuşkusuz gösterişli, kösnül, siyasal ya da sanatsal serüvenlerle ritim kazanan yaşamlar sürdü," diyor ailesi için Jardin. Birbirlerine âşık olmalarına rağmen cinsellikte çoğulculuk ilkesini benimseyen bir anne baba ile yaşı 60'ı geçmesine rağmen 'belki pencereden giren bir hırsız onu yatağında ziyaret eder' diye kapılar, pencereler açık uyuyan bir büyükanne... Sevdiği kadını daha iyi anlamak için solak olmaya karar veren bir amca ile iflas etme riskinin sarhoşluğunun tadına varmak için telefon kabinlerine boş çekler bırakan yazar baba... Hem sağ hem de sol partilere para aktaran bir büyükbaba ile hizmetçi olarak girdiği evde önce büyükbaba sonra amcanın sevgilisi olarak evin hâkimi durumuna gelen Zuzu... Ve bu çılgın evde yolunu bulmaya çalışan genç bir adam... Gerçek bir eğlence.
Turist: Modern Çağın Seyyahı Cogito Dergisi Yapı Kredi Yayınları 240 s. 15 TL
Y
API Kredi Yayınları'nın üç aylık düşünce dergisi
Cogito, Yaz 2009 sayısında turizmi ve turizm dizgesinin baş kahramanları olan turistleri ele alıyor. Dosyada antropolog Jean Didier-Urbain'in 'Yolcu ve İkizi' başlıklı yazısı, turist ve onun alter ego'su 'aylak' figürleri üzerinden farklılık ve başkalık meselelerini ele alan sosyolog Zygmunt Bauman'ın Adrian Franklin'le söyleşisi, göstergebilim uzmanı Jonathan Culler'ın turizmin göstergebilimi üzerine makalesi, Münir Göle'nin 'Uzak Bir Balıkçı Köyünü Susmak' başlıklı, turist olarak gidilen yerle, tatil sırasında ve tatil sonrasında kurulan ilişki üzerine düşündüğü yazısı, Oğuz Demiralp'in gezme sevdası üzerine yazısı 'Mahzen Yolcusu' ve Sait Aykut'un 'İbn Battuta'da 'Ahı' Kelimesi ve Anadolu' başlıklı makalesi yer alıyor.
Saatsiz Ülke Yiğit Kulabaş Everest Yayınları 238 s. 12.50 TL
Y
İĞİT Kulabaş, ilk romanı
Zamanya ile adından söz ettirmiş ve çok satanlar arasına girmişti. Kulabaş,
Saatsiz Ülke'de de yine zaman kavramını bu kez saatler boyutunda ele alıyor. Kitabın en başında yer alan "Debelenme gafil saat, sen olmadan da akar zaman..." cümlesiyle okuyucusunu olacaklardan haberdar eden Kulabaş; romanı aracılığıyla egomuza yenilmememiz gerektiğini, zamanın bizler olmadan da akıp gideceğini anlatıyor öncelikle. "Türkiye'de tüm saatler bir anda nedensiz bir şekilde durursa ne olur?" sorusundan yola çıkan
Saatsiz Ülke, esasında
Zamanya'nın da devamı niteliğinde bir roman. İlk kitaptaki kahramanlarımız olan Selim ve Kerim'le bir kez daha karşılaşırken, bir diğer kahramanın da medya olduğu roman, zamanla olan ilişkilerimizi değerlendiriyor.
Üzüm Yazı Bekir Sıtkı Sezer Everest Yayınları 213 s. 12 TL
B
EKİR Sıtkı Sezer, daha önceki romanları ve öykü kitabında da hep Türkiye gerçeklerinden yola çıkmış bir yazar. Sezer, yakın geçmişle şekillenen, Anadolu'da başlayıp İstanbul'a dek uzanan bir hikâyeyi anlatıyor. Orhan Altıniğne; İstanbul'da ünlü Rum ustaların yanında yetişmiş, ailesine bağlı, işine saygılı iyi bir terzidir. 'Kara bir Eylül günü', korkunç bir şey olur. Bu olay, Orhan Altıniğne'nin ve ailesinin tüm yaşamını derinden sarsar, İstanbul'dan kendi kasabasına göç etmek zorunda kalır. Murat Yaman, yatılı öğretmen okulunu bitirir bitirmez bir köye atanmıştır. Orhan ustanın kızına karşı ilk görüşte duyduğu aşk, giderek bir kara sevdaya dönüşecektir. İncelikli gözlemlerle zenginleştirilmiş, sıcak bir roman olan
Üzüm Yazı, bir anlamda edebiyatın eski ustalarına selam gönderiyor.
Hayat Bazen Tatlıdır Carmen Reid Çeviren: Bilgesu Ustura Epsilon 416 s. 20 TL
C
HICK-LIT edebiyatının yeni kraliçelerinden Carmen Reid, Türk okuyucularına da
Hayat Bazen Tatlıdır adlı romanı ile 'Merhaba' demiş oluyor. Günümüzün çekici, başarılı ve hırslı kadınlarının en parlak örneklerinden biri olarak nitelendirebileceğimiz Bella Browning; özel hayatında kocası Don'a tapan, iş yaşamında da çetin ceviz olarak tanınan, hayatta her tuttuğunu koparan, başarılı bir kadındır. Görünüşe göre her istediğine sahiptir, içten içe özlemini çektiği bir bebek haricinde! Bella hamile kalınca kocasının dehşete kapılması yetmiyormuş gibi, kariyerindeki en önemli hamleyi de gerçekleştirme stresiyle karşılaşır. Bebek bekleyen ya da isteyen kadınlar için ideal bir hikâye olan
Hayat Bazen Tatlıdır'da yazar, eğlenceli üslubunu korumayı başarıyor.
Bana Neler Oluyor? H. Nermin Çelen İmge Kitabevi 222 s. 9 TL
B
İR psikoloji profesörü olan yazar, bu kitapta orta yaşa gelene kadar bizi biz yapan temel özelliklerimizi, gençlik dönemindeki deneyimlerimizi, ilişki yapılarımızı, gizlediklerimizi, gizleyemediklerimizi, aşklarımızı, kısacası hayat mücadelemizi ve bu mücadelenin yapısını, nedenleri ve sonuçlarıyla birlikte ele alıyor. Okurlarına kendisini ve çevresindeki insanları daha iyi, daha doğru anlama imkanı sunmak ve hayatı daha da kolaylaştırmak için kitabı yazdığını söylen Çelen; bugünü anlamanın ancak geçmişle ilgili olduğunu söylüyor ve şunları hatırlatıyor: "Bu kitap evlilik ve boşanmaları, aşklarımızı, yalnızlıklarımızı, tutkularımızı, çocuklarımızla iletişimimizi, iş yaşantımızı ve arkadaşlarımızla olan ilişkilerimizi kısacası 'sandviç yaş grubu' adıyla bilinen bir dönemi getirmektedir."
Erkekler Cennetinde Son Tango Halil Gökhan Dharma Yayınları 112 s. 8 TL
İ
LK romanı
Yedinci, 1999'da yayımlanan yazar, 2004'te yayımlanan
Konuşan Kadın, 2006'da ise yayımlanan
Yeni Sevgili'den sonra bu kez yeni bir romanla karşımızda. Aynı zamanda
Le Monde Diplomatique'nin Türkiye temsilcisi ve editörü olan Gökhan, kitabını okumaya başlayacak okura şu önerilerde bulunuyor: "Bu kitabın sonunu sakın kimseye söyleme! Eğer söylemezsen bu kitap sana büyük iyilikler yapacak... Öncelikle başkalarının bilmemesi gereken, sadece senin bilebileceğin şeyleri söylemediğin için seni koruyacak. Bu kitap bir veda olarak yazıldı. Ve sen de çok iyi biliyorsun ki kahramanlar asla veda etmez... Ey vedasız! Körsün ve bunu bilmiyorsun. Tenin gördüğünü hiç gördün mü? Görünmeyen adam siluetini aynadan gördüğün için bedeni kir bir adama bakıyorsun."