ABD HÜKÜMETİ TRİLYON doları aşan yıllık borcunu, gerçek olamayacak kadar iyi görünen şartlar altında borç senetleriyle ödüyor. Ama aşırı düşük faiz oranlarının yarattığı bu olumlu hava uzun sürmeyebilir. Hazine yetkilileri üç koldan baş ağrısıyla karşı karşıya: Yeni bir borç dağı, önümüzdeki aylarda ödenmesi gerekecek kısa vadeli borçların şişirdiği bir balon ve Merkez Bankası olağanüstü halin geçtiğine karar verir vermez normale dönecek olan faiz oranları. ABD dev borçlarını kapamaya çalışan tek ülke olmayacak. Japonya, Almanya, İngiltere ve diğer sanayileşmiş ülkelerin, gayri safi yurtiçi hâsılalarıyla karşılaştırıldığında borçları daha kabarık; finans krizi ve ekonomik durgunlukla başa çıkabilmek için onlar da bolca borç aldı. Küresel ekonomi toparlanmaya başlayınca ve özel şirketler büyümeyi sağlamak için sermaye artırımına girince, tüm bu yeni hükümet borçları faiz oranları üzerinde yukarı yönlü bir baskı yaratacak. ABD Hazine Bakanlığı kısa vadeli borçları uzun vadeli tahvillerle değiştirerek faizleri düşük tutmaya çalışsa da, birçok ev sahibinin krizde mortgage taksidini ödeyemez hale gelmesine benzer bir sonuç hükümetleri de bekliyor. Yıllık bütçe açıkları önemli ölçüde küçülmüş olsa da Beyaz Saray, ülkenin 12 trilyon dolara dayanan borcunu çevirmek için hükümetin 2019'da 700 milyar dolar borç ödemesi yapması gerekeceği tahmininde bulunuyor. Bu rakam bu sene 202 milyar dolardı. Uzmanların yaptığı diğer tahminler bu rakamın çok daha yüksek olabileceği yönünde. Somut olarak her yıl fazladan ödenecek 500 milyar dolarlık borç faizinin, bu sene eğitim, enerji, iç güvenlik ve Irak ve Afganistan savaşları için oluşturulmuş bütçe harcamalarının toplamından daha fazla tuttuğu ifade ediliyor. Hızla artan faiz ödemeleri, yıllar boyu ayağını yorganına göre uzatmadan yaşayan ABD vatandaşlarının belini büken zorluklardan yalnızca biri olarak niteleniyor. Son bir iki yılda gerçekleşen borç artışları, büyük ölçüde ekonomik kriz ve derin durgunluğa karşı genelde yapılması gereken bir hamle olarak görülüyor. Cidd boyutlara ulaşan bütçe açıklarının önümüzdeki birkaç senelik süre zarfında ne ölçüde azaltılması gerektiği ise hâlâ iktisat uzmanlarının hararetle tartıştığı bir konu olmaya devam ediyor. Ancak genel olarak ABD'nin uzun vadeli bütçe krizini ertelenme olanağının azaldığı konusunda bir şüphe yok. Amerikalılar şu anda iki derin çukurdan çıkmak zorunda. Konut ve hisse senedi fiyatları nedeniyle kişisel servetleri eriyen borç batağındaki tüketiciler olarak kendilerini kurtarmaları gerekiyor. Ayrıca tam da II. Dünya Savaşı sonrası doğum patlamasının yaşandığı dönemde dünyaya gelen "baby-boomers" neslinin emekli olan üyelerinin sağlık masraflarının tavan yapacağı dönemde vergi mükellefleri olarak hükümet borçlarının yalnızca son iki yılda iki katına çıkmasına karşı bir şeyler yapmaları gerekiyor. Bağımsız bütçe izleme kuruluşu Condord Coalition'un yöneticisi Robert Bixby, "Hükümet cazip görünen faiz oranlarından dolayı şanslı. Şu anda dev bir mortgage kredisi alıyoruz ama bunun acısı elbet bir gün çıkacak" şeklinde konuşuyor. Bugüne kadar yatırımcılardan ve dünyadaki diğer hükümetlerden gelen ABD hazine bonosu talepleri faiz oranlarını aşağıda tutacak kadar güçlüydü. Aslında, hükümet borcuna neredeyse 2 trilyon dolar daha katmış olsa da, bu yıl 2008'deki seviyeden daha az borç faizi ödedi. Hükümetin yeni borçlanmalarda ortalama faiz oranı geçen yıl yüzde 1 oranının altına düştü. Bir aylık hazine bonosu gibi kısa vadeli borçlar için ortalama faiz oranı ise yalnızca yüzde 0,16 oldu. Finansal operasyonlardan sorumlu hazine müsteşarı yardımcısı Matthew Rutherford, "Tüm bono satışları güçlü çıktı. Yatırımcı kompozisyonu oldukça geniş ve son birkaç yıldır da artıyor" diye konuşuyor. Analistlerin çoğuna göre ise sorunun esas kaynağı, rekor düzeyde seyreden hükümet borçlarının, uzun süredir korkulan sosyal güvenlik harcamalarının tavan yapmaya başladığı döneme denk gelmesi. Bono alıcısı Pimco Group'un Başkanı William H. Gross "Akıllı bir ülke, tıpkı akıllı bir sincap gibi, kış için fındık depolamalıdır. Ancak ABD fındık depolamadığı yetmezmiş gibi, geçen kıştan kalan fındıkları da yiyor" yorumunu yapıyor. Borçlara uygulanan düşük faiz, giderek yok olmaya başlayan geçici faktörlere bağlıydı. Bu faktörlerden biri, dünyanın dört bir yanında panikleyen yatırımcıların paralarını hazine tahvillerine ve senetlerine sürmelerine yol açan ekonomik krizin ta kendisiydi. Bunun da ötesinde, ABD Merkez Bankası (FED), faiz oranlarını daha da aşağı çekmek için elinde bulunan bütün araçları kullandı. Gecelik faiz oranlarını neredeyse sıfıra indirdi. Daha uzun vadeli oranları düşürmek için de değeri 1,5 trilyon doların üzerinde hazine tahvili ve mortgage'a bağlı hükümet garantili tahvil aldı. Bu koşullar artık değişmeye başlıyor. Küresel yatırımcılar paralarını hisse senetleri veya şirket tahvilleri gibi daha riskli yatırımlara kaydırıyor veya Brezilya ve Çin gibi hızlı ekonomik büyüme performansı gösteren ülkelere akıtıyorlar. FED yetkilileri geçen ay hazine tahvilleri almaya yönelik 300 milyar dolarlık programını sonlandırdı ve önümüzdeki Mart ayı sonu itibariyle mortgage destekli tahvil satın almayı durdurmayı planladıklarını açıkladı. Büyük ihtimalle 2010 yılı ortasına kadar gerçekleşmeyecek olsa da FED, gösterge faiz oranını geçmişte seyreden normal seviyelere çıkarmaya başlayacak. Beyaz Saray'a danışmanlık yapan bir grup piyasa uzmanından oluşan Hazine Müsteşarlığı Borç Danışma Komitesi 4 Kasım'da, "Enflasyon, yüksek faiz oranları ve borç çevirme riski başlıca sorunlar olarak görülmelidir. Akıllı bir borç yönetimi, ihtiyatlı bir mali politikanın yerine tam anlamıyla geçemez" saptamasını yaptı.