Geçtiğimiz günlerde Suriye Ordusu'na ait bir kontrol noktasında durdurulan Suriyeli bir demokrasi eylemcisi hakkındaki bir hikâye, Lübnanlı Facebook kullanıcıları arasında dönüp duruyor. Anlatıldığına göre eylemcinin yanında bir dizüstü bilgisayar ve flash bellek vardı. Bunları inceleyen Suriye askeri, sürücüye "Facebook'un var mı?" diye sorup "Hayır" cevabı alınca, geçmesine izin verdi. İnsan ön koltukta Facebook arayan Suriyeli askere acıyor, ama işte bu böyle bir rejim. Suriye aslında kendisini vuranın ne olduğunu bilmiyor. Bölgenin en katı polis devleti, sadece cep telefonu kameraları ve evet, Facebook ile You- Tube erişimiyle donanmış halkın üzerindeki kontrolünü nasıl kaybettiğini anlayamadı. Bunun nasıl olduğunu tek bir örnekten görebilirsiniz: Bir araya gelen birkaç Suriyeli muhalif, SNN'i (Şaam Haber Ağı) sıfırdan kurdu. Bu web sitesi, Suriye'nin her yerindeki gösterilerden gelen Twitter mesajlarını ve cep telefonlarıyla çekilen fotoğrafları yayınlıyor. Suriye'de tümü yasaklanan küresel TV şebekelerinden çoğu, artık SNN'in her saat yenilenen görüntülerini kullanıyor. Bahse girerim, SNN'i faaliyete geçirmek birkaç bin dolara mal olmuştur. SNN Suriye'deki isyan konusunda başvurulan bir site haline geldi. İşte böyle. Tüm haberleri kontrol eden bir rejim artık bunu yapamıyor. Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad'ın iktidarda nasıl kalabileceği belirsiz. Ama bunun nedeni, rejimin yapabilse zevkle yasaklayacağı Facebook değil de hemen göze çarpmayan bir gerçek: Birçok Suriyeli, korkuyu üzerinden attı. Rejim 20 Mayıs'ta gerçekleşen gösterilerde 26 vatandaşını daha öldürdü. Bu artık ölümüne bir mücadele ve çok basit bir nedenden dolayı dünyadaki en büyük gösteri: Libya, Tunus, Mısır, Yemen ve Bahreyn içe doğru patlarken, Suriye dışa doğru patlıyor. Tüm bu diğer Arap ülkelerinde demokrasinin doğuşu, bunların hükümetlerini değiştirecek ve uzun dönemli bölgesel etkiler yaratacak. Ancak Suriye'de demokrasinin kurulması veya ülkenin çöküşü, tüm Ortadoğu'yu bir gecede değiştirecek. Suriye rejiminin çökmesi veya demokratikleşmesinin, 1970'lerin ortasından beri Suriye kontrolünde olan Lübnan; 1967'den beri Suriye'nin Golan Tepeleri konusundaki barışı korumasına güvenen İsrail ve Suriye'yi Arap dünyasına devrim ihraç etmek için ana mecra olarak kullanan İran üzerindeki etkileri büyük olur. Ayrıca bu durum Suriye üzerinden İran füzeleri alan Lübnanlı Şii Hizbullah milislerini; Suriye'yle sınırdaş olan ve başta Kürtler, Aleviler ve Sünniler olmak üzere ülkedeki azınlıklarla ortak bağları bulunan Türkiye'yi; Suriye'nin cihatçı intihar bombacılarına geçiş yolu olması nedeniyle zarar gören Irak'ı ve lideri Şam'da bulunan Hamas'ı etkiler. Suriye bu kadar kilit önemdeki bir ülke olduğu için, komşuları arasında Esad rejiminin yıkılmasından çok zayıflamasını (ve böylece ılımlı hale gelmesini) dileme eğilimi var. Suriye halkının, Esad'ın diktatörlüğünün küllerinden istikrarlı bir sosyal düzen kurabileceğine inananların sayısı çok az. Bu korkular yerinde olabilir, ama bu konuda bizlerin değil Suriyelilerin oy hakkı var. Onlar da oylarını, mafya rejiminin piyonları olmak yerine eşit haklara ve yükümlülüklere sahip yurttaşlar olarak yaşama fırsatını elde etmek için gösteriler yaparak hayatlarıyla ortaya koyuyor. Suriye'deki demokrasi yanlısı göstericiler, özgürlük istemek için dışarıya çıktıklarında kendilerini silahla vurma konusunda tereddüt etmeyecek bir rejimle karşı karşıya olduklarını, diğer tüm Arap ülkelerinin halklarından daha iyi biliyor. Lübnanlılar onların cesaretine şaşırdı. Beyrut'ta yayınlanan L'Orient Le Jour gazetesinde yazan, 2005'teki Sedir Devrimi'nin öncülerinden Michel Hajji Georgiou, "Özgürlük ve insanlık onuru uğruna şiddete başvurmadan mücadele eden tehlikedeki insanlarla dayanışma yapmaya mecburuz. Suriye'de demokrasi olmazsa, Lübnan'da da istikrarlı bir demokrasi olamaz" diyor. Kuşkusuz, Suriye isyanı ile diğer Arap isyanları hakkındaki en can alıcı soru şu: Bu rejimlerin demir yumruğu ortadan kalktıktan sonra, insanlar gerçekten bir araya gelerek (hasım mezhepler olarak değil) birlikte yaşamak üzere bir toplum sözleşmesi oluşturabilirler mi? Sorunun yanıtı belli değil, ancak çok sayıda insanın Suriye'dekine benzeyen rejimlere meydan okuduğunu görmek, insana çok derinlerdeki bir şeyin yüzeye çıkmayı istediğini gösteriyor. Devrimleri izleyen NOWlebanon.com sitesinin editörü Hanin Ghaddar'a göre, Arapların haklara ve yükümlülüklere sahip hakiki vatandaşlar olmamalarına rağmen bunu "arzuladıklarını" ve isyanların sebebinin esasen bu olduğunu gösteriyor. Ghaddar yakın zamanda gittiği New York'ta, atlı gezinti arabalarının iyi olduğunu savunanlarla, aynı anda bunların atları tehlikeye attığını savunan hayvan hakları savunucularının düzenlediği rakip gösterilere denk geldiğini de ekliyor ve "'Aman Tanrım! İnsan hakları yerine hayvan hakları konusunda kaygılanma lüksüne sahip olacağım bir ülkede yaşamak istiyorum' diye düşündüm. Bu lüks bize hâlâ o kadar uzak ki" diyor.
THOMAS L.FRIEDMAN