Dağınık beyin sendromu, cahil cesareti sendromu (Dunning-Kruger), hayalet titreşim sendromu, Kaliforniya sendromu, kronik yorgunluk sendromu, parlayan nesneler sendromu, pazartesi sendromu, süper ebeyvenlik sendromu ve tükenmişlik sendromu... Kimisini tanıdık geliyor kulağa, kimisi tuhaf! 'Bu da mı varmış' diyor insan...
Bütün bunları bize anlatan ise bir kitap. Adı 'Modern Zaman Sendromları'... Yazarı psikoloji konuları hakkında araştırmalar yapan bir öğretmen olan Ayşe Aydoğdu... Bu kitaptan yola çıkıp, konuyu başka uzmanlara da açtık... Ortaya hepimize tanıdık gelecek ruh halleri çıktı!
Önce sendromla hastalık arasındaki farkı ya da bağlantıları anlamakta fayda var. Tam bu noktada sözü Uzman Klinik Psikolog Aysu Çelenoğlu'na bırakalım:
"Sendrom tıp dilinde; nedenleri tek tek açıklanamayan, birlikte rastlanılan bulguları tanımlamakta kullanılır. Bu bulgular, altında yatan bir hastalıkla açıklanabilirse, sendrom olmaktan çıkar. Psikolojik hastalıkların etiyolojisi, tanı kriterleri ve tedavileri belirlidir. Sendrom ise kökeni ve durumu tam olarak belli olmayan psikolojik bozukluk olarak adlandırılabilir. Bir sendromu teşhiş ve tedavi etmek, hastalığa göre daha zordur."
Bir tanımlaması daha var Çelenoğlu'nun: "Kısaca ve basit olarak; istem dışı, içine düşülen kısır döngü olarak tanımlanabilir." Peki modern insan neden bu kadar çok sendroma meyilli. Ve modern sendromlar neler? İşin uzmanlarına sorduk...
UZMAN KLİNİK PSİKOLOG AYHAN ALTAŞ
Büyümeyen yetişkinler: Peter Pan sendromu
"Son zamanlarda sık karşılaştığım sendromlardan birisi ise Peter Pan sendromu. Bu sendromda kişiler büyüme karşı direnç gösterir ve sürekli çocuk kalmak ister. Bu sendromun oluşmasında ebeveyn tutumları önemli rol oynar. Teknolojinin gelişmesi ile insanlar sosyal mecralarda kimliksiz dolaşmaya başladı. Bu da insanların bastırdığı duyguları daha rahat ifade edecekleri ortam bulmasına zemin hazırladı. Böyle olunca da Don juanizm sendromu denilen aşırı cinsel aktivite ve sık partner değiştirme sendromunun görülme sıklığını artırdı. Bu sendromu yaşayanların birçoğu aslında ne yaşadıklarının farkında değiller hatta bir çoğu yaşadıkları durumun sorun olduğunun bile farkında değillerdir. Genelde farklı sorunlarla alakalı psikolojik desteğe başvururlar ve ayrıntılı psikolojik değerlendirme sonucunda bu sendromlara ulaşılır."
PSİKOLOG TUĞÇE BETÜL ŞENEL
Modern şehir hayatı, insan ruhuna ters!
"Günümüzde insanlar artık duygu ve davranışlarına daha fazla dikkat ve önem vermektedirler. Bu bireyler ne istediklerini bildikleri kadar neleri istemediklerinin de farkındalar. Ayrıca bu bireyler kendilerinin farkında olduğu kadar çevrelerine de dikkat edip, yaşadıkları durumları belirli kalıplar içine yerleştirme eğilimi içindedirler. Kendilerini daha anlaşılır hissetmelerine, yaşadıkları durumun daha normal karşılanabileceğini düşünmelerini sağlamaktadır. Ayrıca modern şehir hayatı dediğimiz yaşam tarzının çok yoğun ve çoğu zaman insan ruhuna ters olduğu gözlemlenmiştir. Şehir hayatında yaşayan bireylerin genellikle çok yoğun, tempolu ve kalabalık bir şekilde yaşamlarını sürdürdükleri görülmekte ve bu durum içindeki bireylerin ruh hallerinde bu gibi sendromların olma ihtimalini artmaktadır."
UZMAN KLİNİK PSİKOLOG AYSU ÇELENOĞLU
İki ebeveynden biri, süper ebeyvenlik sendromu yaşıyor!
"Neredeyse iki ebeveynden birinde; çocuklarını yetiştirirken barınmadan beslenmeye, eğitimden sosyal aktiviteye kadar her şeyin kusursuz olması için olağanüstü bir çaba, normalin üzerinde bir endişe ve hayatını bu amaç etrafında şekillendirme tutumu görülüyor. Süper ebeveynlik sendromu dediğimiz bu durumla beraber, çocuklarından beklentilerini çok yüksek tutmaya başlayan ve onlardan üst düzey bir performans sergilemelerini isteyen ebeveynlere sıkça rastlıyoruz."
Dağınık beyin sendromu çalışanları vuruyor
"Yine neredeyse iki çalışandan birinde; iş yerinde mükemmel olma, verilen sorumlulukları fazlasıyla yerine getirme, başkalarının işine yardım etme, en ufak boşluğu yeni bir iş ile doldurma, birden fazla işi aynı anda yapmaya çalışma ve bunun yarattığı stres ile ortaya çıkan dağınık beyin sendromu görülüyor." (Aktaran: Uzman Klinik Psikolog Aysu Çelenoğlu)
Mükemmellik takıntısının sonu tükenmişlik sendromu
"Birçoğumuz yaşamın hızlı akışı içinde, çok sayıda şeye aynı anda yetişmeye çalışıyor ve zaman zaman hayatı kaçırıyor gibi hissediyoruz. Mükemmel olmak için çabalıyor, yer yer yetersizliklerimizle yüzleşiyoruz. Başarısızlık, yıpranmışlık, güç ve enerji düzeyinin azalması, tatmin edilmez isteklerin oluşması derken ortaya tükenmişlik sendromu çıkıyor." (Aktaran: Uzman Klinik Psikolog Aysu Çelenoğlu)
Kaliforniya sendromu
Bu sendromu tanımlayan öğeleri, sınırsız tüketim, eğlence ve zevk düşkünlüğü, benmerkezcilik, yalnızlık ve mutsuzluk olarak sıralanabilir. Bu sendromun üç ana belirtisi var. Bunlar: zevke düşkünlük, bencillik, yalnızlıktır. Bu belirtileri gösteren kişilerin ortak noktası ise mutsuzluktur. Bu sendromda insanı insan yapan değerlerin bir önemi yoktur. Kaliforniya sendromunda, kişi, kendinden başka kimseyi önemsemez ve kendini evrenin merkezi haline getirir. İnsanlar kendilerinden başka kimseyi önemsememeye başlıyor. Bu sebeple, toplumsal değerlerin de bir anlamı kalmıyor ve bir süre sonra birey değer kaybına uğruyor.
Cahil cesareti sendromu
Cornell University'de görevli psikologlar Justin Kruger ve David Dunning'in tarihe geçmelerine ve 2000'de Nobel almalarına neden olan tanı, "Cahil cesareti" olarak tanımlanıyor. Teorileri özetle, "cehalet, gerçek bilginin aksine, bireyin kendine olan güvenini artırır" diyor. Kısaca söylemek gerekirse; Cornell Üniversitesinin iki psikoloğu Justin Kruger ve David Dunning'in tanımladığı bir algılamada yanlılık eğilimidir. Bu iki başarılı akademisyen, bilim dünyasına kazandırdıkları Dunning Kruger Sendromu ile 2000 yılında Nobel ödülü kazandılar.
Hayalet titreşim sendromu
Bu hissin asıl sebebi, sosyal medya paylaşımlarının beynimizde dopamin hormonunu artırması. Elimizden düşürmediğimiz telefonumuza bir süre bildirim gelmemesi, beynimizin bağımlı olduğu bu dopamini alamaması anlamına geliyor. Beklediği sinyali alamayan beyin, psikoza benzer bir durum yaratıyor. Titreşim sesi duyuyormuşsunuz veya titreşimi hissediyormuşsunuz gibi düşünmenize yol açıyor.
Parlayan nesneler sendromu
Çocukların parlak olan nesnelere dikkat kesilmesinden alıyor adını. Bir nesne parlaklığını yitirdiğinde çocuk dikkatini parlayan başka bir nesneye veriyor. Böyle bir duruma da parlak nesne sendromu adı veriliyor. Fakat zamanla sendromun kapsamı bir çocuğun parlak bir nesneye odaklanmasının çok daha üzerine çıkıyor. Sadece çocuklar değil hemen her yaş grubundan insanın sürekli ve çok hızlı değişen modalara, yeni akımlara kapılması ve bu kapılmaların çok kısa sürmesini anlatıyor. Bu durum da kişinin bir ya da birkaç iş yerine onlarca işe dikkat yetirmek zorunda kalmasına ama dikkatin bunca parçaya bölünemeyişine bilakis dağılmasına işaret ediyor.