Naveen Andrews ve Daniel Dae Kim ile buluşmuşken Lost hakkında konuşmamak olmaz. İkiliye ilk önce senaryoyu ellerine aldıklarında bu kadar büyük başarı yakalayabileceklerini tahmin edip etmediklerini soruyoruz. İkisi de bu derece büyük bir başarıyı öngörmemişler. Andrews'a Sayid karakterini soruyoruz. Anlatıyor: "Savaş zamanında, Iraklı bir karakteri canlandıracaktım. Bundan çekindiğimi söyleyemem çünkü senaristler de benle aynı duyguyu paylaşıyordu. Biz Irak halkının hatta tüm Arap dünyasının insani yönünü yansıtmak istedik. Dizideki her şey insan yapısının karmaşıklığını yansıtıyordu. Mesela son bölümde, Sayid bombayı uzaklaştırabilmek için kendini feda etti. Bunun biraz göndermeli bir tarafı da var. Orda Sayid, bir intihar bombacısına benziyordu ama tam zıt bir yönde." Lost'un olay yaratan final bölümü hakkında, Dae Kim ve Andrews aynı fikri paylaşıyor: "Final sadece gizemlere odaklansaydı bu kadar başarılı bir final olamazdı." Dae Kim kendisinin en çok dizinin karakterlerinden etkilendiğini söylüyor ve devam ediyor: "Ben karakterlerden çok etkilendim ama Lost'un mitolojik, mistik ve gizemli yapısı da bu büyük başarıyı hazırladı. Bence ikisinin karışımı her şeyden daha etkili oldu. Lost'u eşsiz yapan da bu." Andrews'un Lost finali hakkındaki görüşleri ise şöyle: "Finalle ilgili olarak ise şunu söyleyebilirim, senaristlerin, altı yılda dağılan bütün konuları finalde toplamaları mucize olurdu. ABD'de TV izleyicilerinin büyük kısmı Lost'u takip ediyor, bu izleyicilerin yüzde 100'ünü tatmin etmek imkânsız. Bence final başarılıydı."