Yarı Urlalı olarak bir öneriyle başlayayım: Tatil yeri seçiminizde seçkin mekanlar, sabaha kadar dans edebileceğiniz kulüpler, en şık kıyafetlerinizi giyip bir aşağı bir yukarı yürüyerek boy göstereceğiniz caddeler arıyorsanız son yıllarda hakkında düzülen övgülere kanıp da Urla'da tatil planı yapmayın. Üzgünüz ama Urla size göre değil. Aksine kafa dinlemeyi, gerçek Ege havası almak isteyenleri ve huzuru tercih edenleri Urla'ya bekliyoruz. Son yılların 'in' tatil beldesi Çeşme ve Alaçatı'nın gölgesinde kalan, İzmirli orta halli ailelerin yazlık mekanı Urla, kendini göstermekten hoşlanmayan ama içinde binbir renk barındıran güzel bir kadın gibi. Tanıdıkça ne kadar güzel olduğunu fark edersiniz ya işte onlardan. Urla, İzmir'e sadece 35 kilometre uzaklıkta bir ilçe. Bu kadar yakın olması ve her köşesinden denize girilebilmesi Urla'yı yazlarını sahil kenarında geçirmek isteyen İzmirliler için cazip hale getiren en önemli unsurlarından.
İŞ ÇIKIŞI DENİZ KEYFİ
Eğer Urla'da bir eviniz varsa sabah erkenden kalkarak yüzdükten sonra işe gidebilir mesai bitiminde evinize döndüğünüzde gününüzü yine yüzerek tamamlayabilirsiniz. Burada böyle bir hayattan bahsediyoruz. Urla'nın 40 kilometre uzunluğa sahip sahil şeridi dilediğiniz her yerinden maviliklerle buluşmanızı sağlıyor. Üstelik İzmir'den bir belediye otobüsü uzaklığında... Peki her adımınızda her nefesinizde buram buram Ege havası alabileceğiniz Urla'ya gelirseniz nereleri gezmelisiniz? Öncelikle Urla şehir merkezinden bahsedelim. Merkeze geldiğinizde üç dört katlı apartman, mağaza ve marketleriyle gayet sıradan bir ilçe karşılıyor sizi. Ancak bu görüntü hevesinizi kırmasın. Zira ilçeye girdiğinizde birçok güzel ayrıntı mutlu edecek. Yeter ki etrafı daha bir dikkatli seyredin.
URLALI KADINLARIN EL EMEĞİ
Urla merkezinin en güzel yerlerinden biri hiç kuşkusuz tarihi Malgaca Çarşısı. Küçük küçük dükkanların bulunduğu (ilçe esnafı) Malgaca Pazarı özellikle yaz aylarında sıcakla birlikte dükkanın önüne tabure ve masasını atıp tavla oynayan esnafıyla öğleden sonraları geçirilecek keyifli bir mekan. Terzisi, ayakkabıcısı, kahvecisiyle büyük şehirlerde unuttuğumuz küçük ama huzurlu dünyasıyla içine alıverir sizi bu çarşı. Ardından eski tamirhane binasında kurulan kadın üretici pazarını ziyaret etmeden olmaz. Her hafta cumartesi günü kurulan pazarda Urlalı kadınlar elleriyle yaptıklarıyla takıları, pişirdikleri yemek ve ekmekleri, hamurunu kendi açtıkları börekleri, kavanozladıkları reçelleri çok uygun fiyata gelen ziyaretçilere sunuyor. Bölgede yetişen sebze ve meyvelerden yapılan bu yiyeceklerin ne kadar lezzetli olduğunu söylememize gerek dahi yok.
ANTİK ŞEHİR GEZİSİ
Pazarı, çeşit çeşit Ege yemeklerinin sunulduğu yöresel restoranları, börekçileri ve çarşının arka sokaklarına uzanmış eski Rum evleriyle Urla merkezini gezdikten sonra İskele Mahallesi'ndeyiz. Etrafı balık restoranlarıyla dolu küçük bir balıkçı barınağının bulunduğu İskele Mahallesi, Klazomenai antik şehri ve Limantepe Höyüğü'nün bulunduğu bölge. Bölgenin geçmişi M.Ö 4000'lere kadar dayanıyor. Buradaki kalıntılar Urla'nın dönemin en önemli limanlarından biri olduğunu gösteriyor. Yine İskele Mahallesi'ndeki, dünyanın ilk zeytinyağı fabrikasına ait kalıntılar ise ilçenin özellikle zeytinyağı üretimiyle ilgili önemli bir merkez olduğunu kanıtlıyor. 12 İyon şehrinden biri olan Klazomenai'nin bir kısmı Karantina Adası üzerinde. Ada dediğimize bakmayın. Aslında anakaraya bir yolla bağlı burası. Adayı karaya bağlayan yolun M.Ö 225 yılında Büyük İskender tarafından yapıldığı belirtiliyor. Buraya Karantina Adası denmesinin sebebi ise şöyle anlatılıyor: "Osmanlı İmparatorluğu döneminde Fransızlar tarafından adaya tahaffuzhane (saklama ve koruma yeri) inşa edilmiş. O dönemde bölgeye gelen gemiler açıkta bekletilir içindekiler de kayıklarla tahaffuzhaneye taşınarak ilaçlı sularla duş aldırılırmış. Giysileri yüksek sıcaklıktaki suyla yıkanan yolcular muayene edilir ve dezenfekte edilen kıyafetleriyle karaya ayak basmalarına izin verilirmiş. Amaç bölge halkını kolera, çiçek, veba gibi hastalıklardan korumakmış." Birkaç yıl öncesine kadar Urla Devlet Hastanesi'nin yer aldığı ve üzerinde antik bir amfi tiyatronun da bulunduğu Karantina Adası bugün ilçenin en yeşil bölgesi.
KITE SÖRFÇÜLERİN YENİ ADRESİ
Ülkemizde gittikçe daha çok ilgi gören su sporlarından kite sörfçülerin yeni gözdesi Urla'nın Gülbahçe köyü. Özellikle son birkaç yıldır yurtdışından gelen sörfçüleri de ağırlayan Gülbahçe'de artık surf house'lar ve kite surf okulları var. Gülbahçe'deki ilk sörf okulu ve otelini açan Pınar Başoğlu Freaud'a göre Gülbahçe parkurunun en güzel yanı sığ ve dümdüz olması. Açıkta bulunan dalgakıran sayesinde lagün oluşuyor ve çok sert rüzgarlarda dahi deniz dümdüz oluyor. Gülbahçe'de, suda yüzen rampalardan oluşan ve sörfçülerin akrobatik hareketler yapmasını sağlayan bir kitepark da bulunuyor.
CUMALI MÜZESİ
Urla'da keyifli vakit geçirebileceğiniz etkinlik hiç de az değil. Urlalı edebiyatçı Necati Cumalı'nın, bugün müze haline gelen evini gezip, Susuz Yaz filminin çekildiği Bademler Köyü'nü ziyaret edebilirsiniz. Köyde tiyatro ve oyuncak müzesi bulunuyor. Çeşmealtı'nda yaz boyunca her gece saat 02:00'ye kadar açık kalan Gece Pazarı'nın tadını çıkararak Urlalı kadınlardan alışveriş yapabilirsiniz. Çarşıdaki yerel lezzetleri tadın, pazardaki kahvelerden birine oturup yavaşlığın tadını çıkarın. Urla'nın tüm köyleri ve mahalleleri bir bisiklet yolu projesiyle birleştirildi. Eğer sıkı bir bisikletçiyseniz, size özel tabelaları takip ederek Urla'yı keşfedin. Türkiye'de bağcılık denildiğinde akla ilk gelen yerlerden biri de Urla. Urla Bağ Yolu Projesi'nin izinde bölgedeki üzüm bağlarını keşfedin. Yolun kenarında, kendi bahçesinde, kendi tohumuyla ürettiği domates, biber, salatalık, börülce, semizotu gibi sebzeleri satan köylülerden alışveriş yapın. Hayatınızın en lezzetli domateslerini buralarda yiyebilirsiniz. Bir gün kahvaltınızı katmere ayırın. Eğer bahar ayında Urla'ya gidecekseniz tatilinizi her yıl mayıs ayında yapılan Urla Enginar Festivali'ne denk getirmeye çalışın. Osmanlı İmparatorluğu döneminde Özbekistan'dan gelen bir aşiret tarafından kurulan Özbek Köyü'nü keşfederek meydanındaki köy kahvesinde çayın keyfi sürebilirsiniz. Bu arada kadınların sattığı reçel ve ekmeklerden almanızı öneririz.