Türkiye'nin en iyi haber sitesi
EMRE AKÖZ

'J'ye gerek var mıydı?

Hatalarla ilgili dünkü yazının içine küçük bir espri gizlemiştim. 'Nietzsche' kelimesindeki 'z' harfini kaldırmıştım. Zeki ve bilgili okurlarımız hemen fark etmiş: "Hatayı katmerleme esprisine çok güldük" dediler.
O yazının ve esprinin ardında birçok bağlantı vardı. Bunlardan biri Güney Afrika'dan dönerken Johannesburg havaalanındaki kitapçıdan satın aldığım bir kitaptı. Adı: 'Alfabe' (The Alphabet).
Yazar David Sacks bir soruyla başlayor: "Sizce insanlık tarihinin en etkili icadı nedir?" Tabii hemen akla tekerlek, elektrik filan geliyor. Pek az kişi buna 'alfabe' cevabını verir. Halbuki konuşmanın nispeten az sayıdaki işaretle ifade edilmesi gerçekten çok ama çok önemli bir buluş.
David Sacks kitabında harfleri tek tek ele alıp kökenlerine iniyor. Ayrıca harflere verilen çeşitli anlamları ve onların çevresinden oluşan kültürü de inceliyor. Mesela bilinmeyen bir şey için niye 'X' kullanılıyor?

C'yi kullanabilirdik

Sacks kitabında en az sayfayı 'Z' harfine ayırmış. Eh, haksız da değil. Çünkü İngilizce sözlüğe bakarsanız bu harfle başlayan pek az kelime olduğunu görürsünüz. (Hemen yanı başımda duran 40 bin kelimelik sözlüğe bakıyoruz: Evet, sadece 31 'giriş' var!)
Peki Türkçe'de en az kullanılan harf hangisi? Evet bildiniz: 'J'... Türk Dil Kurumu'un 1982 tarihli sözlüğünde 37 kelime bulunuyor ki bazıları Japon ve Jüpiter gibi özel adlar. Ayrıca, 'jaketatay'dan 'jartiyer'e, 'jeoloji'den 'jüri'ye tamamı diğer dillerden ithal. (Not1: İngilizce'deki 'Z'den farklı olarak bizde 'J' kelime içinde de pek az kullanılıyor. Not 2: Sözlüğün 1998 baskısında 'J' ile başlayan kelime sayısı 101'e çıkmış.)
Arap alfabesinden Latin alfabesine geçilirken 'J' harfini niye aldığımızı hep merak etmişimdir. Onun yerine mesela 'C' ile idare edebilir; BJK yerine BCK derdik!
'J' zaten tuhaf bir harf. Bizim 'Latin' dediğimiz alfabe eski Roma'ya dayanıyor. Ancak Roma alfabesinde 'V' ve 'W' ile birlikte 'J' harfi de yoktu. "Peki Jül Sezar'a ne diyorlardı" diye soracaksınız. Sacks'ın dediğine göre 'Iulius' yazıp 'Yulius' diye okuyorlardı.
'J' harfi çok daha sonraları Batı dillerinde beliriyor. Mesela İngiltere'ye ancak 17'nci yüzyılın ortalarında giren 'J' sesi, ancak 19'uncu yüzyılda ayrı bir harf olarak kendini kabul ettirebiliyor.

Ya Çinli olsaydık

Sacks'ın kitabını okurken Çin'de doğmadığıma şükrettim. Çünkü bildiğiniz gibi onlarda 'harf' yok. Her kelime için 'logogram' denilen bir şekil kullanıyorlar. Gündelik konuşma ve yazma için bir Çinli'nin 2 bin kadar şekli ezberlemesi gerekiyor. Çince'de 60 bin böyle şekil olduğu tahmin ediliyor. Sonuç: Bir Çinli öğrencinin okumayı ve yazmayı 'sökmesi' Batılı bir öğrenciden (ki buna bizimkiler de dahil) çok daha uzun bir süre alıyor.
Unutmadan: Alfabe konusunda asıl travmayı ise Orta Asya ülkeleri yaşadı. Mesela Azerbaycan'da eskiden Arap alfabesini kullanılıyordu. Sovyet devriminden sonra bir ara Latin alfabesine geçtiler. Sonra, Stalin'in baskısıyla Kiril alfabesi kabul edildi. Sovyetler yıkılınca yine Latin alfabesine dönüldü. Yani sadece 80 yılda üç büyük darbe. Biz ise sıramızı 1928'de savdık!
Nietzsche'den bir alıntıyla bitirelim: "Ya yererler ya da överler; ne yaptığımız ise hiçbir zaman anlaşılmaz."

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA