Türkiye'nin en iyi haber sitesi
EMRE AKÖZ

Dünyanın en ahlaklı en demokrat ordusu

Değişim dönemlerinde bazı insanlar tuhaflaşıyor. Akıl tutulmasına, hafıza kaybına, mantık erozyonuna uğruyorlar.
Biz Türkiye'de bunu en çok hukukçularda ve akademisyenlerde gördük.
Bazı hukukçular "367" garabetini, Anayasa Mahkemesi'nin, Meclis'in yetkilerini gasp etmesini savunabildi.
Halbuki ne böyle öğrenmişlerdi, ne de yakın zamanlara dek böyle öğretiyorlardı... Sadece siyasi bir amaçla; iktidar partisine vurmak için bunu yaptılar.
Benzeri savrulmalar sosyal bilimciler arasında da görüldü. Örneğin CHP yönetimine giren sosyoloji profesörü Sencer Ayata, yeni başkan Kemal Kılıçdaroğlu'nun kurultay konuşması hakkında şöyle diyordu:
"Varoşlara hitap etti ve yeni orta sınıfı temsil eden partiye dedi ki: 'Haydi varoşlara!' 'Vasıflı insan gücüyle, vizyonuyla, hep birlikte varoşları kazanmaya' dedi. Sanırım artık 'yeni orta sınıf halka döndü' diyebiliriz."
Halbuki aynı Sencer Ayata, sadece bir yıl önce şöyle diyordu:
"Son zamanlarda şöyle bir yaklaşım var: Varoşları kucaklamak. Bu tamamen boş bir retorik... Çünkü bu basit formül toplumu elitler ve varoşlar diye ikiye bölüyor. Oysa böyle bir nüfus yapısı yok..."

***
Dün okuduğum bir yazı, değişim dönemlerinde şirazesinden çıkanların sadece bizim enteller olmadığını gösteriyor.
1970'lerde Fransa'da "Yeni Filozoflar" diye bir grup vardı.
Bu genç felsefeciler Marksizmi, Sovyetler Birliği'ni, Sartre'ı, post yapısalcı düşünürleri kıyasıya eleştiriyordu.
İşte o takımdan Bernard- Henri Levi'nin, İsrail'in sol demokrat Haaretz gazetesi için kaleme aldığı Mavi Marmara'yla ilgili yazısı, dün Türkçede de yayınlandı. (Radikal, 3 Haziran)
Şu cümle onun:
"Bu satırları yazarken, dünyanın kalanı gibi ben de ne olup bittiğine dair pek az bilgiye sahibim..."
'Pek az bilgiyle' şunları söylüyor filozofumuz:
"Ve ayrıca bu provokasyonun başlatıcılarının (Müslüman Kardeşler'in Türkiye kolu ki aslında hükümetin bir parçasıdır)..."
Geldik yazının zirvesine:
"İsrail ordusunun sivil kayıplardan kaçınmak için elinden geleni yaptığından ve askerlerinin silah kullanmamak için çok dikkatli davrandığından da hiç kuşkum yok.
"Dahası, son derece gelişkin bir ordu olmakla kalmayıp demokratik olan, savaş zamanlarındaki tutumunu pek çok kereler övgüyle selamladığım İsrail ordusunun elinde başka operasyon biçimleri olduğundan ve şansı olsa bu kan banyosuna sebep olmak yerine onları kullanabileceğinden de eminim."

***
Kendine filozof diyen bir insanın, hayatı ve kavramları sorgulaması beklenir.
Hem olay hakkında pek az bilgisi olduğunu söylüyor Levy... Hem de dokuz savunmasız sivili öldüren İsrail ordusuna methiyeler düzüyor.
Yardım gemisi, Müslüman Kardeşler ve Türk Hükümeti arasında illüzyonist hızıyla bağlar kurması da şahane değil mi?
Bu adam hayatında hiç "Yahudi" ya da "Hıristiyan" bir "Müslüman Kardeş" görmüş mü acaba?
Biliyorsunuz Mavi Marmara'da Yahudi ve Hıristiyanlar da vardı ya; o bakımdan soruyorum.
Despotizmi eleştirerek yola çıkan Bernard Henri Levi, felsefe kariyerinin son cümlelerini geçen cumartesi Tel Aviv'de düzenlenen, "Demokrasi ve Hasımları" başlıklı konferansta kurdu:
"Hayatımda İsrail Ordusu kadar demokrat bir ordu görmedim. Hiçbir ordu, kendisine böyle ahlaki sorular yöneltmez."
Toprağı bol olsun.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA