Türk erkeğinin kıskançlığı aşikar.
Çin'de de olsanız, Amerika'ya da gelseniz, ne zaman bir Türk erkeğinden konu açılsa, kadınlar ve erkekler arasında sohbet dönüp dolaşıp erkeklerin kıskançlığına, sahipleniciliğine geliyor.
Geçtiğimiz hafta yurdum erkeğinin bu özelliğine Atlantik Okyanusu'nun kıyısında Miami'deki Soho Beach House'da şahit oldum.
Buyrun ispatı...
Yılbaşı gecesi bir son dakika kararıyla soluğu Miami'de aldım.
Hatırlarsanız, 1 haftalığına çıktığım Florida tatilini New York'taki hava koşulları ve uçuşların iptal olması nedeniyle uzatmak durumunda kalmıştım.
Palm Beach'in mütavazi ortamında, sakin bir geceyle yeni yıla merhaba demeyi planlarken yılbaşı günü gelen sürpriz bir davetle kendimi Miami yollarında buldum.
New York'tan Amerikalı bir kız arkadaşım Miami'de olduğunu söylüyor ve beni de düzenlenen yılbaşı partisine davet ediyordu.
Yeni yıl partisi, sadece üyelerinin davetli olduğu, aralarında ünlü isimlerinde bulunduğu Soho Beach House'taydı. Bu tarz partilerde gazeteciler için "hatıra fotoğrafı çekiyorum" yalanları bile sonuçsuz kalıyordu.
Yayınlanma riski nedeniyle içeride fotoğraf çekmek herkes için yasaktı. Bu gizlilik beni daha da heyecanlandırıyordu.
Bilmeyenler için kısaca özet geçecek olursam;
Butik otel konseptine sahip Soho House, sanatçıları, artistleri kısaca yaratıcı kişilikleri bir çatı altında buluşturmak amacıyla, 1995 yılında Londra'da kurulmuş özel bir kulüp. Londra'nın ardından Berlin, New York, Los Angelas ve Miami de açılmış. Yalnızca üyelerine hizmet veren bu elit kulübe kabul edilmek için sadece yaratıcı olmanız da yetmiyor. Ayrıca binlerce doları da gözden çıkarmanız gerekiyor.
Tabi New York'ta, finans sektöründe çalışan, 25-30 yaş arası gençlerin yılda 200 bin dolar gibi paralar kazandığını düşünürsek, çok paranızın olması da Soho House'a kabul edileceğiniz anlamına gelmiyor. Üyelerden referans mektupları ve aylarca başvuru için bekleme süresi de isteniyor.
Yılbaşı akşamı Soho Beach House'un ortamı İstanbul'un şık kulüplerini anımsattı bana. Dekorasyonu ve konuklarıyla Avrupai havası içeri girer girmez hissediliyordu.
Akşam yemeği için adı Soho House ile özdeşleşmiş Italyan Restoranı Cecconi'de rezervasyonumuz hazırdı. Kalabalıkla birlikte sohbette giderek arttı. Yemeğin ardından arkadaşım beni New York Soho House'un Fransız Genel Müdürü Pierre Dourneau ile tanıştırdı. Kendisine, "Soho House'u istanbul'a da taşımalısınız" demeye çalışırken sözlerimi bitirmeme fırsat vermeden gülerek karşılık verdi, "Taşıyacaktık ama Türk erkeklerinden çekindik". Anlamamış gözlerle kendisine bakakaldım. Şakayla karışık ne demek istediği sohbetimizin sonunda ortaya çıktı.
Dourneau'nun anlattığına göre geçtiğimiz yıl Soho House'un 10'ncu şubesi için İstanbul ve Mumbai'den biri düşünülmüş. Bunun için patronuyla birlikte İstanbul'a kısa süreliğine bir seyahat gerçekleştirmişler. İstanbul turlarında ünlü bir yönetmen ile sosyetik güzel bir bayan kendilerine eşlik etmiş. İstanbul'un ünlü otellerini, restoranlarını, Soho House'un açılabileceği bölgeleri konuklarına gezdirmişler. Son olarak lüks bir restoranda yenen yemek sırasında, yanlarındaki sosyetik bayan, aynı mekânda erkek arkadaşıyla karşılaşmış. Sevgilisini yabancı erkeklerle aynı masada gören erkek arkadaş kıskançlıktan deliye dönmüş ve kız arkadaşıyla konuklarına tatsız anlar yaşatmış. Dourneau, olayı gülerek anlatsa da gecenin nasıl sonuçlandığı hakkında konuşmak istemedi.
Anladığım kadarıyla Soho House'un Genel Müdürünün İstanbul seyahatine, şehrin havalı yaşantısından çok Türk erkeklerinin kıskançlığı damgasını vurmuş.
Öyle ya da böyle Soho House'u şimdilik Hindistan'ın en büyük şehri Mumbai'ye kaptırmışız, yakında açılıyor.
İstanbul şubesi ise, önümüzdeki yıllara...
ayca.caliskan@usasabah.com