Uzun zamandır beklediğim New York kimliğime nihayet geçtiğimiz hafta kavuştum. Ne işe yarayacak derseniz, inanın bilmiyorum ama en azından not defteri büyüklüğünde pasaport taşıma çilem sona erecek.
Gerçi zannetmeyin ki her New York kimliği olan "New Yorker" (New Yorklu) olabiliyor. Onun da ayrı bir raconu var.
Merak edenler ve 2011'de yaşadığı kente yabancı kalmak istemeyenler için "New Yorker" olmanın kurallarını derledim bu hafta...
Siz de Frank Sinatra'nın dediği gibi ' New York, New York senin bir parçan olmak istiyorum". diyenlerdenseniz...
İşte bu kentte yaşadığınızı hissettiren "şeyler";
- Öncelikle "The City" kelimesini duyduğunuzda anlamalısınız ki kastedilen "Manhattan". Brooklyn ya da Queens değil.
- Balkonsuz, asansörsüz binalar görmeye alışmalısınız, orta boy bir mutfak büyüklüğünde ve penceresi bile olmayan evlere ödenen bin beş yüz dolar civarındaki kiralar da sizi şaşırtmamalı.
- Taksi yerine treni yani subway'i tercih etmelisiniz. Tabi tren istasyonlarındaki müzisyenlere uzaylı gibi bakmak yerine kulağınıza gelen müziğin keyfini çıkartmalısınız.
- Sinemada komedi filmlerinde hep birlikte gülüp, korku filmlerinde ise yine birlikte çığlık atmaya alışmalısınız. Tabi film esnasında yan koltuktan gelen viski ikramları da sizi şaşırtmamalı.
- Haftada en az 3 gün spor salonunu yolunu tutmanız gerek. New York'lu bayanlar arasındaki son yoga trendlerine Fransız kalmamalısınız. Örneğin bu günlerde yeni moda "Hot Yoga".
- Fast food'u unutmanız şart! İçinde organik kelimesi geçen her şey burada pırlanta kadar değer taşıyor. Organik olan gıda taş bile olsa tadına bakmalısınız!
- Yollarda karşınıza çıkan kebap arabaları yerine içerisinde profesyonel aşçıların bulunduğu lüks restoran yemeklerini aratmayan gurme arabalarını tercih etmelisiniz.
- New Balance ya da Gap gibi markalarla Türkiye'de hava atmamaya özen gösterin. Burada o markaları evsizlerin üzerinde görürseniz şok olmayın!
- Amacınız dans etmek değil piyasa yapmaksa gece kulüplerini tercih etmeyin! "Erkek adam oynamaz" deyimi burası için oldukça demode.
- Toplu taşıma araçlarında ilginç kostümlü insanlarla karşılaşırsanız ya da iç çamaşırıyla seyahat edenleri görürseniz tepki göstermeyin. New York'ta her türlü çılgınlığa hazırlıklı olmalısınız.
- Manhattan'ın en kuzeyinden en güneyine nasıl gidileceğini haritaya ihtiyaç duymadan anlatabiliyor olmanız da gerek.
- Hamptons'a gitmediğiniz hafta sonları gökdelenlerin terasında güneşlenmek ya da Central Park'ta binlerce insan ile birlikte aynı anda piknik yapmak en popüler aktiviteniz oluyor.
- Günde defalarca duyacağınız "Nerelisiniz" sorusuna bıkmadan cevap vermeği öğrenmelisiniz.
- Sokaklarda karsılaştığınız film setlerinde kameraya el sallamaya çalışmak yerine bakmadan geçmeyi öğrenmelisiniz.
- Birçok Amerikalının yatağa girmeye hazırlandığı saatlerde (9-10) sizin için akşam yeni başlamalı.
- Manhattan'da yaşayan pek çok insanın Özgürlük Anıtına gitmemiş ya da Empire State'in tepesine çıkmamış olması sizi şaşırtmasın.
- Yollarda siren sesi duymuyorsanız bir sorun var demektir.
- Komşunuz Latin, kapıcınız Arnavut, çamaşırcınız Çinli, "Diner"cınız Yunan, son bindiğiniz taksi şoförü Hintli, bakkalınız Bangladeşlidir! Arada Amerikalı görürseniz şaşırmayın!
- Taksi şoförlerinin sürekli telefonla konuşmaları sizi artık rahatsız etmiyor olmalı! Çünkü siz bir New Yorker'sınız!
ayca.caliskan@usasabah.com