Türkiye'ye ilişkin uyduruk efsaneler arasında en basmakalıp olanı AKP'nin bütün toplumu dini eğitime yönelttiği. Gerekli önyargılara sahipseniz bu 'bilgiyi' yadırgamanız çok zor. Dindar bir nesil istediğini söyleyen ve İmam Hatip okullarını yeniden güçlendiren Erdoğan değil miydi? Dolayısıyla 'Temel Eğitimden Orta Eğitime Geçiş' adını taşıyan sistemin bu yıl örneğin Hahambaşı İzak Haleva'nın torununu bir İmam Hatip okuluna yerleştirdiğini duyduğunuzda, Türkiye'nin ne hale geldiğini de anlayabilirsiniz.
Ne var ki bu dindarlaşma ve toplumu zorla dini eğitime zorlama projesi tümüyle laik kesim medyası tarafından üretilen bir safsata. Gerçekte durum epeyce farklı. Önce sistemi anlamaya çalışalım: Türkiye'de lise eğitimi zorunlu. Yani sistemin bilgisayar programı her öğrenciyi mutlaka bir okula yerleştiriyor. Öğrencilerin 15 okul seçme şansı var. Eğer sınavda aldıkları puan bu okullardan birine girmeye yetiyorsa zaten orada okuyorlar. Ama hiçbirine giremezler ise sistem onları muhakkak bir okula yerleştiriyor ve böylece 'okulsuz' olmalarını önlüyor. Öğrenciler bu atandıkları okulda okumak mecburiyetinde değiller. Birçok okulda açık kontenjan kalacağı için, sistemin kendilerini yerleştirdiği okuldan bir başkasına geçiş yapabiliyorlar. İyi de nasıl oluyor da okullarda kontenjan açığı bulunuyor? Meselenin püf noktası da bu. Orta Eğitime Geçişi ayarlayan sistem özel okulları ve Hristiyanlarla Yahudilere ait azınlık okullarını kapsamıyor. Bu okullara öğrenciler ayrıca gidip kaydoluyorlar. Ama sınava girmek zorundalar, çünkü sistem onların muhakkak bir okula yerleştiklerini garanti etmek için dizayn edilmiş.
Şimdi gelelim olayın muhasebesine: bu yıl sınava 1 milyon 300 bin öğrenci girdi. Bunların içinde ilk üç tercihinden en az birinde bir İmam Hatip okulunu işaretlemiş olanlar kabaca 90 bin. Yani her şeyden önce İmam Hatip okulu talebi epeyce az. Bu okulların birkaç din dersini fazladan veren, ama diğer liselerdeki bütün dersleri sunan okullar olduğunun da altını çizelim. Özel okullara gideceği garanti olan öğrenciler sınava girmişler ama 15 okul seçme haklarını kullanmamışlar. Sistem de bu kişileri birçok okul arasında dağıtmış. Bazıları İmam Hatip, bazılarıysa değil. Şu iyi bir soru olurdu: acaba kaç öğrenci sistem tarafından İmam Hatip liselerine yerleştirildi? Cevap: 209 öğrenci… Toplam 1 milyon 300 bin öğrenci arasından sadece 209'u İmam Hatip okuluna verilmiş. Ancak bunun nedeni söz konusu öğrencilerin sınavda okul seçmemiş olmaları. Zaten bu öğrencilerin hepsi de özel okula gidecek ve İmam Hatip'te kalmayacak. Aralarında iki Ermeni ve Hahambaşının torunu da var.
Kısacası ortada 'sorun' olacak, ya da hükümetin toplumu dindarlaştırdığı sonucunu çıkarsamamızı sağlayacak bir durum yok. Ne var ki laik kesim hükümetin tam da böyle yapmasını psikolojik olarak istiyor. Ne kadar İslamcı olursa hükümeti o kadar daha rahat aşağılayacağını ve mahkum edeceğini düşünüyor. Ayrıca hükümetin böyle bir tutum içinde olmasının Batı ülkelerindeki çoğunluk tarafından da düşünmeden kabullenileceğini biliyor. Çünkü bugün Batı dünyasında açıkça görülen bir AKP alerjisi var ve Batılılar hükümetin aleyhine olan 'bilgileri' fazla irdelemeden kabullenmeye hazırlar. Böylece hiçbir gerçekliği olmayan bir İmam Hatip tehlikesi üretiliyor ve bu 'bilgi' cahilliği seçmiş olan laik kesim içinde kulaktan kulağa dolaşarak 'gerçek' haline geliyor. Türkiye'yi anlamakta zorlanan Batılılar da böyle otoriter bir hükümet nasıl oluyor da yüzde elli oy alıyor diye şaşırıyor ve muhtemelen halkın cahil olduğu 'gerçeğine' ulaşıyorlar.