Türkiye'nin en iyi haber sitesi

SAVAŞ AY

Protokol terörü de var!..

Eski günlerde 5-6 kez Camel Trophy'lere katılmıştım. 1 aya yakın süreyle kimileyin Afrika cangıllarında, kimi zaman Güney Amerika bataklıklarında, bazen de Sibirya buzullarında araç sürer yaşam savaşı verirdik doğaya karşı. İnanılmaz meşakkatli, tehlikeli ve yorucu bir sınavdı Camel Trophy. Bu 1 aylık serüven sonunda hâlâ ayakta ve hayatta kalabilenler belirtilen varış noktasına ulaşabilirse kocaman bir takın altından geçer, bitirirlerdi sınavı. O koca takın üzerine ise kıyım harflerle şöyle yazardı. "You Made it!.." Yani "Başardın-ız!" Yalakalık üzerine tezler "Başbakan Erdoğan hastanelere gelecek, yaralı yurttaşlar ve yakınlarına geçmiş olsun dileyecek" dediler ben de gittim. Aslında "gittim" değil de, sürünerek yaklaştım demeliyim. Çünkü evimin olduğu sokaktan 400 metre ötedeki hastaneye ancak 40 dakikada varabildim. Nedeni basit. Bizde bu bombalı silahlı terörün dışında bir de protokol ve yalakalık terörü yaşanıyor. Son derece insani ve duyarlı bir yaklaşım başbakanınki. Bunun bir gövde gösterisine dönüşmesi, medyatik bir etkinliğe kayması ya da topyekbir harekât havasında geçmesi ise gayretkeşlerin, abartıcıların ve elbette mebzul yalakanın işi. Bilumum güruh Tam 39 araç saydım konvoyda. Başbakan, başbakanı koruyanlar, başbakanın danışmanları. Bakanlar, bakanları koruyanlar, bakanların danışmanları. Belediyeci başkanlar, partili başkanlar, onları koruyanlar. Vali, vali yardımcıları, genel müdürler, müdürler, şefler, parti il-ilçe başkanları, onların yardımcıları, onlara yakın duranlar, başbakana hayran olanlar, başbakana yakın durmaya çaba yapanlar, goygoycular, şakşakçılar, dalkavuklar, dallamalar, özel güvenlikçiler, önlem alan çevik kuvvet, bölge polisleri, araştırmacı, istihbaratçı, yakın korumacı, bombacı emniyet teşkilatçıları ve daha bilumum güruh.
  
  Zigetvar Seferi gibi
  
  Bir o kadar değilse de yarıya yakın sayıda bizler yani basın mensupları var doğal olarak. Eee ne oluyor peki ? Başbakan hastaneye yaralı ziyaretine geliyor. Ama zannedersin ki Muhteşem Süleyman Zigetvar Seferi'ne çıkıyor. Bu arada bölgenin en yoğun hastanesi olan Taksim İlkyardım'a yaralı, ağrılı, kolu bacağı sargılı, karnı midesi sancılı, doğum suyu gelmiş, ayağını otobüs ezmiş, kavgada dayak yemiş epey bir yurttaş geliyor ama, ya içeri ulaşamıyor ya barikatları aşarken daha da örseleniyor ya da bin bir ayak bir yerde hastaneden hizmet alamadan geri gidiyor.
  
  Müdürsüz İstanbul
  
  Kimse fotoğraf çekmesin, kimse iki satır demeç almasın diye binbir koruma kollama yapıyor görevliler ama, 15 yılın tinercisi olarak herkeslerin malumu Psikopat Süleyman tam başbakanın çıkacağı kapının önünde hazır ve nazır duruyor. Bu arada gözlerim İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah'ı arıyor. Soruyorum: "Başbakan, içişleri bakanı ve herkes burada Cerrah Müdür nerede böyle bir günde?" diyorum. "Letonya maçına gitti. Şimdi dönmek istiyor ama uçak bulamıyor..." diyorlar bıyık altı gülerek. Her neyse o konu bizi aşar, buna birileri bilahare elbet bakar. Ben buraya kadar gelmişim, iki kare fotoğraf çekebilmiş, bakan ağızlardan üç-beş kelime laf alabilmişim, şimdi doğru gazeteye gider, göğüs kısmına bir de yazı iliştiririm: "I Made it!.." Yanim "Başardım!.."
  

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.