Balkan kardeşler cinayetinde suçlanan Fikret Aydın'ın anlattıklarını "Söz Savunmanın" logosuyla verdik dün. Gazeteyi okuyan Nuriye Balkan telefonla arayıp teşekkür etti. Ve dedi ki; "İyi ki bu sözleri yayınladınız Savaş Bey. Çünkü Fikret Aydın yıllardır mazlum rolü oynuyordu. Susarak esrarengiz bir adam portresi yaratıyordu. Sorulanlara; 'Konuşursam neler neler söylerim. Beni konuşturmasınlar' filan diyerek kafalarda soru işaretleri bırakıyordu.
Kızımla aram açık değildi
Burada en çok dikkatimi çeken de Aydın'ın sanki pek matah bir şey söylüyormuş gibi; 'Ebru annesini hiç aramazdı. Hep anne kızını aradı. İsterseniz telefon kayıtlarına bakın' demesi. Böylelikle kızımla aram açıkmış ya da çok önemli sorunlarımız varmış gibi bir hava yaratıyor. Bundan daha doğal ne olabilir oysa ki. Çocuklar büyüklerini aramak konusunda tembeldir her zaman. Bu sadece bizim ailemizde değil hemen her ailede böyledir. Büyükler çocukları arar daha fazla. Biz de öyleydik. Her gün sabah akşam arardım kızımı. Bazen; 'Ay anneee. Ne vesveselisin. Hemen telaşlanıyorsun' gibi sitemler de etse ben yılmaz arardım. Bunu anne baba olanlar rahatlıkla anlayabilir.
Gerçek haklı hangisi!..
Bazı dostlarımız da; siz Balkan cinayetinde birkaç gün daha farklı durdunuz, şimdi de Fikret Aydın'ı konuşturuyorsunuz diyorlar. Aslında burada yadırganacak çok şey yok. Bir insana söz hakkı vermekle sözlerine hak vermek arasında dağlar kadar fark var. Dahası basın mensupları savcı, avukat ve hakim, gazeteler de mahkeme salonu değildir. Sadece öğrenir, süzer, doğruluğunu teyit eder, kamusal önemi varsa kendi hak ettiği boyutta taşırız uygun sayfa sütunlara. Bu olayda da böyle yaptık bundan böyle de elbette böyle tarafsız, adil ve bilgilendirici tavrımızı sürdüreceğiz.