Birisinin tutarsız ve anlamsız davranışlarına bakıp bakıp "hasta bu" demenin âlemi yok!
Gerçekten hastaysa, tedavisi için yardımcı olmak gerekir.
Yok, bir nevi hasta gibiyse...
Belki en iyisi kendi haline bırakıp çevresinden uzaklaşmaktır.
Ama konu siyasal ve sosyal bir kesimin tutarsız ve anlamsız davranışlarıysa...
Sürekli "hasta bunlar!" deyip öfkelenmek yerine, "nasıl ve neden hastalandılar?" diye sormak daha faydalıdır.
Çünkü gelecekte neler olabileceği de bu soruya verilecek cevabın içinde gizlidir.
***
Bütün yönetim kadrolarıyla CHP'nin ve CHP'ye meftun kitlesinin hastalığına da böyle yaklaşmak gerekiyor.
Halktan, halkın dininden, dilinden, geleneğinden bu kadar uzak olup da "halkçı" olduğunu sanmak eski arızalarıydı, onu biliyorduk, alışmıştık.
Ordunun darbe yapanını, göçmenin Batılısını sevdiklerini de biliyorduk.
Fakat
şehitler için her millet mensubu gibi
hem dertlenip hem de gururlanmak başka şey, onlar için
kıytırık bir İsveçli pasifist örgüt mensubu gibi yas kampanyalarına kalkışmak bambaşka bir şey...
***
Sosyal medyaya bakıyorsunuz...
CHP'ye kendini kaptırmış ahbaplarınıza bakıyorsunuz...
Neredeyse Rusya'ya danışman, Esad'a milis yazılacaklar.
Bu
ultra ecnebilik haline "hastalık" deyip geçebilir miyiz?
Çok sıradan insanların böylesi bir cüret kazanmaları, iktidarı yıkmak arzusuyla memleketi yıkmaya kalkışmaları ilerde üzerine tezler yazılacak bir toplumsal hipnoz türüdür.
***
Peki neden ve nasıl?
Nasılını...
Yani o uzun hikayeyi burada çok anlattım...
Ancak yakın dönem siyasetinin etkisi çok önemli.
Bu bakımdan
Kılıçdaroğlu'nun rolü kritik.
Ondan sonra belli bir kesimdeki "
yerlilik" kırıntılarının bile tasfiye edildiğini kabul etmeliyiz.
Üstelik bu kimlik tasfiyesi FETÖ'yle paralel bir zaman ve yol üzerinde ilerledi
***
Nedenine gelince...
Tam şimdi anlamayacaksak, ne zaman anlayacağız?
"
İdlib'de ne işimiz var?" sorusu yapaydır, aldatmacadır.
O sorunun aslı "
İdlib'de ne işiniz var?"dır.
Rusya'nın, ABD'nin, Fransa'nın, BAE'nin, Suriye'nin, İran'ın, İsrail'in,
PYD/
PKK'nın lafı ve duruşudur.
İçimizde bize neredeyse "
düşman" bir kitle oluşturulduğu gerçeğiyle yüzleşmeyelim mi?
Siz bilirsiniz...