Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HAŞMET BABAOĞLU

Kelimeler, şeyler ve biz-1

Hayatın modern hızından çok söz ettik. Ama "acelecilik" biraz daha başka bir şey. Onu ayrıca konuşmayı ihmal ediyoruz sanki. Hele hele insanın o "hemen olsun" arzusunu... Baştan alayım; günümüz düşünürleri "hızlanan insan"a dair konuşmaya doyamıyorlar. En son bu konuda Byung-Chul Han'ın söylediklerini sevmiş, benimsemiştik. Şimdilerde de YouTube'da Franco Berardi işe "enerji" kavramını sokarak modern insanın koşuşturma sevdasını anlatıp eleştiriyor. Peki bütün bunları tarihsel bağlamından çıkartıp yapısal olarak ele alırsak, ne göreceğiz? İnsanın bu açıdan çağlar üstü bir sıkıntısı yok mu? Var. Tam bu noktada şu ayeti hatırlatmanın yeridir: "İnsan hayrı dilediği kadar şerri de diler, çünkü insan pek aceleci/aculdür." (İsra-11) Düşünün, "acelecilik" öyle bir şey ki, insan o rüzgara kapıldı mı, şerri dileyecek hale bile gelebiliyor.

***

ACELE ETMEK ile ACELECİLİK arasındaki farkın da altını çizeyim. Bazı şeyler acele davranmayı gerektirir. Acele etmezsen bozulacak şeyler vardır mesela. Ya da acele etmezsen geç kalacağın durumlar... Ama acelecilik (Acul olmak, yani zihne aşırı sürat yaptırmak) öyle midir? Kafanı toparlayamadan, kalbini hazırlamadan, "ne olacaksa çarçabuk olsun!" isteyerek gideceğin yer, yer midir?

***

Özlüyoruz. Uzak kaldıklarımızı, sevdiklerimizi özlüyoruz. Her saat, her dakika içimiz özlemle dolu. Her şey küçülüyor. Üretim, tüketim, yapıp etmeler, projeler, beklentiler... Hepsi daralıp küçülüyor. Bir tek ÖZLEM büyüyor. Aşk aslında bu. Aşk, özlemektir.

***

Bir filmde mi geçiyordu şu söz, yoksa bir romanda mı, hatırlayamadım. "Seninle hiç gitmediğimiz yerleri özlüyorum..." Tam şu yaşadığımız günlerin sözü, hissi, öyle değil mi?

***

Hazır şehrin sesleri ve medarı maişet motoru susmuşken... Şimdi tam zamanı... O çok az yaptığımız, neredeyse unuttuğumuz şeyin; bütün seslere kulaklarımızı açıp DİNLEMENİN tam zamanı... Neyi anlatmaya çalışıyorum? Şunu... Bir Zen üstadı öğrencilerini karşısına almış tam vaaz vermek üzere ağzını açmaktayken bir kuş ötmeye başlamış. Durmuşlar. Sonra üstad demiş ki, "Vaaz verilmiştir."

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA