Türkiye'nin en iyi haber sitesi
BAŞYAZI MEHMET BARLAS

"Çöldeki döngü" Özal gibi Bush'ları da vurdu...

Saddam'ın Kuveyt'i işgali ertesinde ABD'nin başlattığı 43 gün sürecek olan "Çöl Fırtınası " harekatının 31'inci günündeyiz. 1991 Şubat'ının tam ortası. O akşam Cumhurbaşkanı Özal bizim evde akşam yemeğine davetli. Benim de doğum günüm.
Özal gelmeden önce teknisyenler geldi ve her an Beyaz Saray'la görüşme yapıldığı için, benim çalışma odamdaki telefonlara, şifreli iletişim aygıtları taktılar. Bu aygıtlarla konuşulduğu zaman telefonlar dinlenemiyormuş. Ses dijital simgelere dönüşüyor ve karşı taraftaki aygıt bunların yeniden ses olmasını sağlıyormuş.
Akşam Semra ve Turgut Özal geldiler. Diğer konuklarla sofraya oturuldu. Serhanende Nurettin Çelik, Özal'ın "Benim kader bestem" dediği Zekai Dede'nin "Bin cefa görsem ey sanem" inden girdi Acemaşiran faslına. Özal da fasla katıldı. Bu sırada yukarıda benim çalışma odamda telefon başında bekleyen bir görevli aşağıya geldi ve Özal'a "Beyaz Saray arıyor" dedi.
Özal yarım saat kadar yukarıda o zamanki ABD Başkanı Bush (Baba) telefon görüşmesi yaptı. Aşağıya indiğinde yüzü asıktı. Bir ara yanına oturup, "Ne oldu" diye sordum. Kulağıma eğilip, şöyle dedi:

KAFALARI
ÇALIŞMIYOR
-Bunların kafası çalışmıyor. Körfez savaşı bitmek üzere. Saddam'ın işi de bitiyor. Ama bunlar Saddam'ı iş başında bırakıp geri çekilecekler. Başkan Bush, Hafız Esad'la görüşmüş. Esad ona "Saddam'ı devirirseniz, Arap dünyasında kahraman olur" demiş. Bush da buna inanmış. Kuveyt'i kurtarıp, Saddam'a dokunmayacaklarını söyledi. Ancak ileride başlarına belalar açılınca, hatalarını anlayacaklar bunlar.
"Bunları şimdi neden hatırlıyorsun" diye soracak olursanız, Star gazetesinde özet çevirisi yayınlanan "Çöldeki Döngü" (Circle in the Sand) kitabının bunları bana hatırlattığını söyleyebilirim. ABD'li akademisyen Christian Alfonsi tarafından doktora tezi olarak yazılan bu kitaba göre dönemin ABD Dışişleri Bakanı James Baker, Kuveyt'in işgalinden hemen sonra 1990 ağustosunda geldiği Ankara'da, Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın şu sorusuyla karşılaşmış: "Saddam'ı halledecek miyiz" Baker, " Yasalarımız yabancı ülke yetkililerine suikast düzenlenmesini engelliyor. Şu anki önceliğimiz Saddam'ı siyasi ve ekonomik yaptırımlarla sıkıştırmak" deyince Özal, "Saddam'ı bitirmemiz lazım. Saddam Hüseyin var olmayı sürdürürse her ülke tehlike altında olacaktır. Biz de sürekli tehlike altında olacağız. Lütfen Başkan Bush'a söyleyin: Saddam gitmeli" cevabını vermiş...

BABADAN
OĞULA
Özal'ın Ekim 1990'da Washington'u ziyareti sırasında Saddam konusundaki görüşlerini Oval Ofis'te bizzat Başkan Bush'a da anlatmış. Alfonsi'nin kitabına göre Özal, Bush'un Kuveyt'ten sonra Bağdat'a yürümemesinden de rahatsızmış ve bu konudaki endişelerini ABD'nin Ankara Büyükelçisi Morton Abramowitz'e iletiyormuş.. Abramowitz "Sanırım Özal'ın görüşleri Başkan Bush nezdinde etkili olmadı. Özal buna çok üzülmüştü. Bunun büyük bir hata olduğuna inanıyordu" diyormuş.
10 Ekimde Random House tarafında yayınlanan bu kitaptan, Baba Bush'tan kalan "Irak Sorunu" nun Oğul Bush'un başarısızlığına nasıl neden olduğunu anlamak mümkün oluyor. Örneğin o zamanki Genelkurmay Başkanı Powell'in harekatı erken sona erdirmesi ve Saddam'ın iş başında bırakılması gibi "Hesaplı Karar "ların, nasıl "Hesap edilemeyen sonuçlar "a dayandığı görülüyor.
Bu hesap edilemeyen sonuçlardan biri olarak, son Irak Harekatı'nda Türkiye'nin 1 Mart Tezkeresi'ni reddetmesinin kökeninde Körfez harekatı'ndan kalan duygular görülebilir mi?

HAYAL
KIRIKLIĞI
"Star" daki özetten aktarayım bunları da:
-Kitapta Birinci Körfez krizi boyunca ABD öncülüğündeki koalisyonun hiçbir üyesinin Cumhurbaşkanı Turgut Özal ve Türk Hükümeti kadar Bush Yönetimi'ne destek vermediği belirtiliyor.
-Alfonsi "Başka hiçbir ülke Türkiye kadar mali fedakarlıkta bulunmadı. Kriz boyunca Türkler, büyük stratejik önem taşıyan müttefik oldular" diyor. Oysa Türk işadamları, Irak'a yapılan ihracatla ve bu ülkedeki inşaat ihalelerinden gelen büyük karlarla ilgiliydi. Türk halkının büyük çoğunluğu da Irak ile savaşa karşıydı.
-Turgut Özal'ın Saddam'ı yok etme ısrarı çok şaşırtıcıydı, çünkü bu tutum ne Türk ordusunun ne de Türk iş dünyasının görüşünü yansıtıyordu. Irak'taki Baas yönetimi, Irak'ın Kürt nüfusunu sıkı biçimde kontrol ediyordu. Bu da Türkiye'nin Irak'taki esas güvenlik kaygısıydı
-Alfonsi, savaştan sonra da Türk kamuoyunun Bush yönetiminden daha da soğuduğunu belirtiyor. "Boru hattından petrol akışının durmasının yanı sıra Irak'ta yapan Türk şirketleri de büyük zarara uğramıştı. Sonuç Özal için de kötü oldu. Varılan sonuç Özal'ın isteklerinin tam tersiydi."

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA