Türkiye'nin en iyi haber sitesi
BAŞYAZI MEHMET BARLAS

ABD'nin beynine anakronizm virüsü mü girdi?

Amerika Birleşik Devletleri gibi çağın ötesine dönük projelerin mimarı olan, dünyanın en gelişmiş beyinlerine ve bilimsel kurumlarına sahip bir devletin, 2013 yılında hâlâ Soğuk Savaş'ın dünya düzenini dış politikasının ana çizgisi olarak sürdürmeye çalışması şaşırtıcıdır.
Soğuk Savaş'ın dünya düzeninde, süper devletler birbirlerinin egemenlik alanlarındaki ayıpları görmezden gelirdi.
Sovyetler Birliği Macaristan'da, Çekoslovakya'da, Polonya'da üstelik Kızıl Ordu'yu doğrudan kullanarak darbeler yapar, buna ABD ve müttefikleri seyirci kalırdı.
Aynı şekilde Ortadoğu da paylaşılmıştı. Mısır ve Suriye ve de Irak Sovyetler Birliği'nin etki alanında oldukları için, bu ülkelerin sorunları da sadece Sovyetler'i ilgilendirirdi. Şimdiki Esad'ın babası kendi vatandaşlarını katlettiği zaman bunu ABD'nin müttefiki Türkiye de sessizce izlerdi.

NATO'ya bağlıyız

Aynı durum Amerikan hâkimiyeti alanındaki ülkeler için de geçerliydi.
Türkiye'de darbe yapıldığı zaman öncelikle "NATO'ya bağlıyız" açıklaması yapılıp, Washington için telaş edilecek bir durum olmadığı vurgulanırdı. Aynı şey Yunanistan darbesi için de, Güney Kore veya Tayland darbeleri için de geçerli değil miydi? Bu dönemde Ortadoğu'da İsrail demek ABD demekti.
Arada kalmış ülkelerdeki müdahalelere ihtiyatlı yaklaşılırdı.
Örneğin Sovyetler'in Afganistan'ı işgaline, ABD Moskova Olimpiyatını boykot ederek cevap vermişti. İran'daki Humeyni darbesini ise çaresizlikle izlemişti Amerika.

Soğuk savaş sonrası

Soğuk Savaş acaba Berlin Duvarı'nın yıkıldığı veya Yeltsin'in Moskova'da tankın üzerine çıktığı gün kesin olarak sona erdi mi?
Ama El Kaide'nin New York ve Washington'u vurması ertesinde ABD'nin tek süper güç olarak Afganistan'ı ve Irak'ı işgalinin Moskova tarafından sessizce izlenmesi, "Post-Soğuk Savaş" döneminin gerçek olduğunu kanıtlıyordu.
Bugün artık Amerikan etki alanında bulunan Mısır'daki askeri darbenin hâlâ Soğuk Savaş yıllarında yaşanılıyormuşçasına ABD tarafından desteklenmesi, bu süper devletin beynine anakronizm virüsünün girdiğinin işareti olabilir mi?
Ortadoğu'daki her gelişmeyi İsrail'in çıkarları açısından görmek ve 85 milyon Mısırlının geleceğinin despotik bir askeri rejim tarafından ipotek altına alınmasını desteklemek, hastalıklı bir davranış değil mi?

Küçük hesaplar

Filistin'deki trajediye bir çözüm bulunmaması El Kaide'yi yaratmadı mı? Mısır'ın Müslüman Kardeşleri'nin demokratik katılım sürecinden darbe ile dışlanmaları, "Siyasi İslam"ın bu kanadını da şiddete itmez mi?
"Reel-politik" denilen olgu sadece günlük hesaplar üzerinden oluşturulmaz ki!
Amerikan siyasetini oluşturan düşünce odaklarının Başbakan Erdoğan'ın Suriye ve Mısır'da olanlara karşı gösterdiği tepkinin derinindeki uzun vadeli hesapları görebilmelerini dilerdik.
Ve bir Türk siyasetçinin Jefferson'un ve Lincoln'ün ülkesine demokrasi dersi vermesini nasıl hazmedeceklerini de bilmek isterdik.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA