Türkiye'nin en iyi haber sitesi
BAŞYAZI MEHMET BARLAS

Gülen Türkiye'de yaşasaydı herhalde ülkesine kıyamazdı

Yeni Türkiye ile eskisi arasındaki önemli farklardan birinin, son dost modern darbenin içeriğine yansıdığını görebiliriz. Eski Türkiye'de yaşadığımız türlü çeşitli darbelerde ekonomisi çökmüş, döviz krizleri sarmalında yaşayan ve toplumsal barışı ya sağ-sol, ya laik-şeriatçı ya da Türk-Kürt çatışmalarının tehdidi altındaki ülkenin yönetimine el koyulup, ekonomide IMF'nin, siyasette de Washington'un rehberliklerinde bir restorasyon dönemine girilmesi amaçlanırdı.
Bu son dost modern darbede ise, güçlenip büyüyen, "Barış Açılımı" ile kronik bir kriz konusuna çözüm üretilen, alt ve üst yapısı yenilenen, demokratikleşmek için sürekli arayışlar yapılan bir ülkeyi çökertip, ekonomik ve siyasal bir krize sokmak amaçlanıyordu. "Ne olursa olsun ama Tayyip Erdoğan gitsin" güdümlü siyaset modeli, sonunda dost modern darbecilerin Türkiye'nin refahını, gelişmesini ve istikrarı ile demokrasisini hedef almalarına kadar dayandı.

Türkiye'ye kıyamazdı

Bu çarpık tabloda ne yazık ki kendisini alternatif bir siyasi lider olarak görmek eğilimindeki Fethullah Gülen'in, uzun yıllardır Türkiye'den uzakta ve Türkiye ortamının çok dışında yaşamasının etkisi de var...
Geçen akşam Kanal A'nın "Yarının Manşeti"nde yorum yapan oğlum Cemil Barlas, bu durumu çok doğru yorumladı...
- Eğer Fethullah Gülen aramızda yaşamakta olsaydı, Türkiye'ye kıyamazdı...
Türkiye'ye dışarıdan ve kendisine taşınan ikinci elden bilgilerle uzaktan baktığı için, herhalde verdikleri zararın farkında değil,
dedi.
Bu noktada anlaşılmaz olan durum şu...
Türkiye ile büyüyen, zenginleşen, kârları ve ciroları dünya ölçeğindeki rakamlara ulaşan sanayicilerden ve işadamlarından bir bölümünün de, Türkiye'yi çökertmeyi amaçlayan dost modern darbenin maddi ve manevi katılımcıları arasında bulunmaları anlaşılır bir durum değildir.

Ürkmeleri doğaldı

Gerçi geçmişte bunların bazılarının Turgut Özal'ın "Serbest Pazar Ekonomisi" reformlarından da huzursuz olduklarını görmüştük. Daha sonra "Gümrük Birliği"ne girdiğimiz için bunlar Tansu Çiller'e de düşman olmuşlardı.
Koruma duvarları arkasında global rekabete karşı korunarak devlet eliyle büyütülen ve yerli tüketicinin çaresizliğini istismar eden bir sermaye yapısının, serbest pazar ekonomisinden ilk aşamada ürkmesi doğaldı. Ama geçen zaman içinde onlar da yeni şartlara uyarladılar kendilerini... Bu yeni ekonomi onların yaşamlarına görkemli yatlar ve özel jetlerle de yansımadı mı?

Onları ne kızdırdı?

Acaba AK Parti iktidarı döneminde oluşan yeni sermaye sınıfının, devlet pastasından daha büyük pay almasına ve kamu ihalelerini paylaşan kesimin genellikle kendileri dışından olmasına mı kızdılar?
Ya da yargının Cemaat'in egemenliğine girdiğini herkesten önce öğrendikleri için, gelecekte yargı ile bir sorunları olursa bununla başa çıkabilmek amacıyla mı, durmadan Pensilvannia'ya gidip Fethullah Gülen'i ziyaret ediyorlardı?
Kısacası bu son darbe girişiminin Türkiye'nin refahını, istikrarını ve gelişmesini hedef aldığı ve bu girişimin aktörleri arasında, tuzu kuruların da bulunduğu gerçeğini görebilmeliyiz.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA