Türkiye'nin en iyi haber sitesi
BAŞYAZI MEHMET BARLAS

Yalan, iftira, hayalcilik ve palavra üzerinde çeşitlemeler

Eğer halkın benimseyip size oy vermesini sağlayacak bir somut projeniz yoksa ve iktidarsızlığınız kuşaktan kuşağa geçen kalıtımsal politik bir hastalık haline geldiyse, siyasette yalan söylemek de, rakiplere çamur atmak da izlenecek alternatif yollardır.
Acı ama gerçektir... Yalan, gerçekten daha fazla ilgi çeker.
Mark Twain bu acı gerçeği şöyle özetler:
- Gerçek donunu giymeye çalışırken yalan dünyanın etrafında altı kere döner!
Yalancılar dünya edebiyatında vazgeçilmez figürlerdir.
Bu yalancıların en ünlülerinden biri "Baron von Münchhausen"dir. 1720-1797 arasında yaşayan Hannoverli bu mavi kanlı Alman, Osmanlı-Rus savaşlarında Rus ordusunda göre yapmış ve hayalleri bile zorlayan savaş öyküleri anlatmıştır.
Örneğin Rus topları Osmanlı'ya mermiler yağdırırken Münchhausen namludan fırlayan bir merminin üzerine atlar ve düşman safları hakkında bilgi edinmek için, merminin sırtında karşı cepheye yol alır. Ama mermi üzerindeki yolculuğu sürerken düşmana esir düşebileceği ihtimali aklına gelir... O anda karşı cepheden Ruslara doğru giden bir Osmanlı top mermisine sıçrayıp, kendi saflarına geri döner.

Ses donar mı?
Çok soğuk bir Rusya akşamında, Münchhausen dağ yolunda atlı araba ile yolculuk etmektedir. Arabanın sürücüsü bir dönemeçte karşıdan gelmesi ihtimali olan bir başka arabayı uyarmak için, korna sesi çıkartması gereken borunun ucundaki lastik balonu sıkar... Ama ses çıkmaz. Sonunda bir hana gelirler ve arabayı da ahıra götürürler... Gece yarısı arabanın kornası ötmeye başlar. Meğer hava o kadar soğukmuş ki, yolda arabacı kornanın balonunu sıktığı sırada çıkan ses borunun içinde donmuş. Ahırdaki sıcaklık ile bu ses erimiş ve gece yarısı kornadan dışarı çıkmış.
Tıpta bu tür yalancılıklar için kullanılan "Münchhausen Sendromu" diye bir kavram vardır.

Peer Gynt figürü
Bunun gibi Norveçli büyük yazar Henrik İbsen'in 1867'de yazdığı beş perdelik tiyatro oyununun kahramanı "Peer Gynt" de ( Günt diye okunur) tüm dünyada yalancılığın (ya da hayalciliğin) anlatımında örnek olmuştur.
Peer Gynt, düğün gecesi karıştığı bir kavga nedeniyle gelinini geride bırakarak kaçmak zorunda kalır. Afrika kıyılarını da içine alan inanılmaz serüvenlere ve inanılmaz aşklara karışır... Uyanıkken rüyalar dünyasında yaşayan Peer Gynt inanılmaz olayları yaşadıktan sonra, düğün gecesi bıraktığı yerde hâlâ kendisini bekleyen gelinine (İngrid) geri döner.
Dünya siyasetinde Sovyetlerle Saldırmazlık Antlaşması imzalayıp sonra bu ülkeye saldıran Hitler veya "Kitle imha silahı var" gerekçesiyle Irak'ın ABD tarafından işgalini başlatan Bush, son çağda yalanı kullananlara örnek gösterilebilir.
Yalan ile palavrayı sentez eden mesleğin de "Avcılık" olduğu söylenir ya...

Teşhis edebiliriz
Avcının biri avcılar kulübünde kendisini dinleyen avcılara Afrika'da yaptıklarını anlatırken "Masai Mara'da 99 aslan vurdum" demiş. Onu dinleyen avcılardan biri dayanamamış "Bari 100 aslan vurdum deseydin olmaz mıydı" diye müdahale etmiş. Afrika macerasını anlatan avcıyı bu sözler öfkelendirmiş.
- Bir aslan fazla söylemek için yalancı mı olacaktım, diye bağırmış.
Sonuçta bizler yerel seçim kampanyası dönemindeki konuşmaları dinlerken, kimin yalancı, kimin iftiracı, kimin de palavracı olduğunu teşhis edecek deneyimlere sahip kuşaklardanız.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA