Türkiye'nin en iyi haber sitesi
BERCAN TUTAR

Berlin Zirvesi Osmanlı’nın 140 yıl sonraki rövanşıdır

Küresel arenada bütün gözler bugün Almanya'nın başkenti Berlin'de yapılacak olan Libya zirvesinde.
Türkiye'nin Rusya ile birlikte ağırlığını koymasıyla 12 Ocak'ta yürürlüğe giren ateşkes Avrupa ülkelerini de harekete geçirdi.
Trablus'taki meşru Ulusal Mutabakat Hükümeti'nin (UMH) Başbakanı Fayiz Serrac'a karşı ayaklanan darbeci General Halife Hafter, 14 Ocak'ta Moskova'daki zirvede ateşkes anlaşmasını imzalamadan kaçmıştı.
Taraflar bugün Berlin'de yeniden buluşuyor. 12 ülkenin devlet başkanları ile BM dahil dört uluslararası örgütün katıldığı Libya zirvesinden Hafter'in bu kez kaçması çok zor.
Zirvede gözler Halife Hafter yanında Türkiye ve Rusya'da da olacak. Eğer ABD'nin patronajındaki Fransa, Suudi Arabistan, Mısır ve BAE destekli Hafter, Berlin'de siyasi çözümün kapılarını aralayan ateşkes anlaşmasını imzalamazsa bundan sonra Libya'nın geleceğinde de bir yeri olamayacaktır.
Gayrimeşru bir darbeciyken siyasi meşruiyet kazanan Hafter, askeri çözümde diretmesi halinde bu kez sadece Türkiye'yi değil Rusya ve İtalya'yı da karşısında göreceğini iyi biliyor. Suriye pratiğinde deneyim kazanan Türkiye, Berlin'de en rahat ve eli en güçlü ülke konumunda.
Hafter'in şansını kullanamaması durumunda Türkiye askeri seçeneği devreye sokacaktır.

***

Her açıdan Türkiye'nin şahlanışını simgeleyen Berlin Zirvesi, tarihimizdeki en acı hatıralardan olan 1878'deki Berlin Konferansı'nı da çağrıştırmıyor değil. Osmanlı'nın Kuzey Afrika'dan çekilmesinin yolunu açan Berlin Konferansı, 13 Temmuz 1878'de Osmanlı İmparatorluğu, Rusya, Büyük Britanya, Almanya, Avusturya- Macaristan İmparatorluğu, İtalya ve Fransa arasında imzalanmıştı.
Konferansın hedefi 93 Harbi'nin ardından Osmanlı ile Rusya arasında 3 Mart 1878 tarihinde imzalanan Ayastefanos Antlaşması'nı revize etmekti.
Ne var ki Berlin Anlaşması, Balkan ve Kafkasya'daki toprak kayıplarına ek olarak Osmanlı'nın Kuzey Afrika'daki çözülüşünün de simgesi haline geldi.
Berlin Anlaşması'nı gerekçe gösteren emperyalist güçler üç yıl sonra harekete geçti.
Fransa 1881'de Tunus'u, 1830'da da Cezayir'i; İngiltere 1882'de Mısır ve Sudan'ı; İtalya ise 1885'te bugünkü Eritre ve Cibuti'nin tamamıyla Somali ve Etiyopya'yı kapsayan Osmanlı'nın Habeş Eyaleti'ni ve 1911'de de Libya'yı işgal etti.

***

Unutmayalım ki 1492'de Endülüs Emevi Devleti'nin düşüşünden sonra Batı'nın işgal tehdidi altına giren Akdeniz'deki Müslüman ülkeler Osmanlı Devleti'nin sağladığı güvenlik kalkanı ile ayakta kalabildi.
Kuzey Afrika ve Akdeniz'e hâkim olan Osmanlı İmparatorluğu sayesinde Fas, Cezayir, Tunus, Mısır, Libya, Sudan ve Somali sömürgeci Avrupalılardan 1878'deki Berlin Konferansı'na kadar tam dört asır boyunca korunabildi.
Osmanlı'nın mirasını devralan Yeni Türkiye, Libya'nın şahsında bir kez daha Kuzey Afrika ve Akdeniz'deki Müslüman ülkeleri savunuyor.
Tarihin cilvesine bakın ki 1878'deki o meşum konferansın yeri gibi yeni konferansın yeri de yine Berlin.
Geldiğimiz yeni aşamada Türkiye'nin müdahil olmasıyla birlikte sadece Ortadoğu'da değil Doğu Akdeniz sahasında da jeo-politik iklim yavaş yavaş değişmeye başladı.

***

Özellikle Suriye'ye yönelik harekâtlardan sonra Türkiye'nin Libya ile 27 Kasım 2019'da imzaladığı deniz sınırları ile askeri yardıma dair iki anlaşma Doğu Akdeniz'de dengeleri kökten değiştirdi.
Berlin Konferansı'ndan sonraki süreç Osmanlı ve İslam dünyası için yıkıma yol açmıştı. Oysa yeni Berlin süreci Hem Türkiye hem de bölgedeki Müslüman ülkeler için bir diriliş ve şahlanışa işaret ediyor. Türkiye'nin Avrupa, Afrika ve Asya kıtalarını birleştiren Akdeniz'deki hamleleri bu nedenle küresel dalgalanmalara yol açıyor, daha da açacak.
Dolayısıyla Libya artık basit bir dış politika konusu değildir. Libya, Kıbrıs ve Doğu Akdeniz'deki hayati çıkarlarımızın korunması yanında Lübnan, Filistin, Suriye, Cezayir, Tunus, Fas ve hatta karşı kampta yer alan Mısır'ın çıkarlarının da savunulmasıyla bağlantılı bölgesel ve küresel bir mesele haline gelmiştir.
Haliyle bugünkü Berlin Zirvesi, 140 yıl önceki Berlin Konferans'ından sonra Kuzey Afrika ve Akdeniz'de Batı'dan ağır darbeler alan Osmanlı'nın tarihi rövanşına dönüşecektir.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA