Türkiye'nin en iyi haber sitesi
BERCAN TUTAR

İran’ın 11 Eylül’ü

ABD'nin önceki gün Irak'ın başkenti Bağdat'ta İran'ın Devrim Muhafızları Ordusu'na bağlı Kudüs Güçleri Komutanı General Kasım Süleymani'ye (63) yönelik düzenlediği suikast sadece Nijerya'dan Hindistan'a, Afganistan ve Yemen'den Körfez'e kadar uzanan coğrafyadaki Şii jeopolitiğinde değil küresel siyasette de depreme yol açtı.
ABD'nin Şiilerin 'ulusal kahraman' olarak gördüğü General Süleymani'ye yönelik infazı İslami rejim için her açıdan bir 11 Eylül saldırısı olarak nitelenebilir.
Birçok analistin de işaret ettiği gibi bu suikasttan sonra Ortadoğu başta olmak üzere Afrika, Güney Asya ve Orta Asya'daki Şii coğrafyası ile Çin, Rusya, Avrupa ve Türkiye ekseninde ABD açısından yeni bir süreç başlayacak.
İran ve ABD arasındaki çatışmaların ana cephesi olan Irak, Suriye ve Lübnan dışındaki alanlarda da kıyasıya bir vekalet savaşına tanıklık edeceğiz.
Haziran ayındaki Hürmüz Boğazı krizi ile eylül ayındaki Aramco saldırısı ve Yemen'deki iç savaşta da gördüğümüz üzere Avrupalı ülkelerle Japonya ABD'nin İran'a yönelik oluşturmaya çalıştığı koalisyonda yer almayacaklarını açıkça dile getirmişti. Haliyle İran'a yönelik savaşta sadece İsrail ve Suudi Arabistan ABD'ye destek veriyor.

***

Eskatolojik açıdan birbiriyle benzeşen Arz-ı Mev'ud, Mesih ve Mehdi anlayışlarına sahip İsrail, ABD ve İran gibi jeo-teolojik güçlerin savaşı, oldukça yıkıcı olacaktır.
'Haydut süpergüç' bir devlete dönüşen ABD'nin uluslararası hukuku hiçe sayıp İran'ın en etkili bir generalini uluorta öldürmesi, küresel siyaset açısından da derin bir sorunsala işaret ediyor.
Her bakımdan oldukça kaotik bir döneme giriyoruz. Unutmayalım ki ABD'nin İran politikası öyle aniden şekillenmiş değil. Şu anki durum uzun soluklu bir stratejinin sonucudur.
Zira ABD Başkanı Donald Trump iktidara gelir gelmez İran'ı hedef koydu. 8 Mayıs 2018'de selefi Barack Obama'nın İran ile 2015'te imzaladığı nükleer anlaşmadan tek taraflı olarak çekildiğini açıkladı. Kasım 2018'de de İran'a yönelik tarihin en kapsamlı ekonomik ve siyasi ambargosunu başlattı.
3 Şubat 2019'da da Irak'ta "İran'ın gözetilmesi için" kalacaklarını ilan ederek bulduğu her bahaneyle Irak'taki askeri tahkimatını artırmaya başladı.

***

Ne var ki Trump'ın İran stratejisine Rusya, Çin, Türkiye, Katar, Pakistan ve Malezya gibi ülkeler başından beri karşı çıktı ve bu tavırları yeni dönemde de değişmeyecektir.
Hatta bırakın Avrupalı müttefikleri ABD'deki muhalifler bile İran ile savaşa karşı. Son olarak ABD Kongresi, 'olası İran savaşının finansmanını engelleyen' bir tasarıyı gündemine aldı.
Netice itibariyle İran ile savaşmak isteyen Amerikan yönetimi hem içeriden hem dışarıdan ulusal ve küresel düzeyde bir dışlanmayla karşı karşıya.
Bu tecritten İran yönetiminin iyi yararlanması lazım gelir. Ancak öyle görünüyor ki bu durum Kasım Süleymani'nin Nijerya, Afganistan, Hindistan, Yemen, Lübnan, Suriye ve Irak'ta oluşturduğu milis imparatorluğunun ABD hedeflerine intikam amaçlı sistematik saldırılarını frenlemek yerine daha da tetikleyecektir.
Çünkü Tahran'dan yapılan en üst düzeydeki açıklamalar bunu gösteriyor.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA