ABD'nin başını çektiği Atlantik dünyası derin bir kriz sürecinden geçiyor. Askeri ve ekonomik olarak Küresel Güney karşısında yaşanan zorluklar Batılı hegemon ideolojinin daha da barbarlaşmasına yol açıyor. Rusya ve Çin'e karşı vekil güçler üzerinden askeri ve ekonomik açıdan verilen hibrit savaşta, Batı istediği sonuca ulaşamamanın öfkesini Gazze ve diğer Müslüman coğrafyalarda yürüttüğü vahşi soykırım ve katliamlarla çıkarmaya çalışıyor.
Üretim ekonomisinde Batı dışı dünyanın gerisine düşen ve dolar basımına endeksli ekonominin yol açtığı üretmeden tüketime dayalı iktisadi kriz Batılı kolonyal uygarlığın can çekişmesine yol açıyor. Çin'in imalat sektörü döviz kuru açısından ABD'nin neredeyse iki katı büyüklüğünde. Satın alma paritesi açısından ise üç katı kadar.
En iyi akademik makale, patent ve inovasyon gibi kriterlerde de Çin'in bilimsel ve teknolojik çıktısı ABD'yi neredeyse katlıyor. Çin'in insan kaynağı potansiyeli ve eğitim gücü ise ABD'dekinden 8 kat daha fazla. Özellikle STEM denilen fen, teknoloji, mühendislik ve matematik alanlarında Çin, Batı'ya nazaran çok daha fazla mezun yetiştiren mümbit bir devasa güç konumunda.
***
Çin sadece ekonomi ve teknoloji alanında değil Rusya ile birlikte askeri alanda da ABD liderliğindeki Batı'yı sollayan bir pozisyonda bulunuyor. Buna Türkiye'nin Batı karşısında sahip olduğu stratejik, jeokültürel ve son dönmelerdeki askeri teknolojisindeki mukayeseli üstünlükler de eklendiğinde ABD liderliğindeki Atlantik'in hal-i pür melali daha da netleşiyor.***
Fakat bu barbar planın karşısında duran Türkiye'nin asabiyesini aşamıyorlar. İslam dünyasının çelik çekirdeği konumundaki Türkiye'nin iradesini kıramıyorlar. Bırakın ülkemizi rehin almayı, son yıllarda yaptığımız sistematik hamleler emperyal Batı'nın kimyasını daha da bozuyor