Türkiye'nin en iyi haber sitesi
NUR ÇİNTAY

İki arıza anne

Anneliğe dair ezberleri dağıtan, hayata diklenen, ayıp bilmeyen sinema anneleri... Ai’nin ahlaki tercihleri...

Sıradan bir ana-kız dalaşması: Kızınız arabanızı almak istiyor.
Vermiyor ve yürümesini söylüyorsunuz.
"İnşallah yolda tecavüze uğrar ölürüm" diyor sizi kızdırmak ve cezalandırmak için. Her zaman kullandığı yol. "Yaa yaa tabii" diyorsunuz. Gerçekten de o gün o yolda tecavüze uğrayarak öldürülüyor! Bir anne bu durumla nasıl baş eder?
Bu 'keşke'yle nasıl yaşar?
Öbür tarafta sıfır ana-kız çatışması. En dar şartlarda bile küçük kızıyla eğlenen, sevgisinden şüphe ettirmeyen ama beraber dolandırıcılık da yapan işsiz bir anne. Para bulmak için toplumda daha da kabul görmeyen yollara başvurup tam da bu yüzden kızından ayrılmaya zorlanan...
Kötü anne mi bu şimdi?
Peş peşe iki çok güçlü ama çok da güçsüz sinema annesine rastladım. Çok arıza tipler. Çok da nevi şahsına münhasır...
İlki geçen hafta verilen BAFTA ödüllerinin çoğunu toplayan Three Billboards Outside Ebbing, Missouri / Üç Billboard Ebbing Çıkışı, Missouri'deki Mildred Hayes rolüyle Frances McDormand.
Ki kazandığı En İyi Kadın Oyuncu Ödülü yeter mi o performansı anlatmaya, emin değilim. Zaten sıkı oyuncu, biliyoruz da, bu filmde öyle böyle değil. Tahammül ve tahammülsüzlüğü, her mimiği ve jestiyle yaşıyor, yaşatıyor.
Çok ağır ve hafifçecik...
İkincisi de hafta içinde !f'te gösterilen The Florida Project / Florida Projesi'ndeki Halley rolüyle Bria Vinaite.
Küçük kızı Mooney'i canlandıran Brooklynn Prince ve çınarlardan Willem Dafoe'nun döktürdüğü filmde o da dikbaşlı çaresizliğiyle iz bıraktı.
Anneliğe atfedilen kutsallığı çok da iplemeyen, ezber bozan, müdanasız, uyumsuz, arıza anneler... Çocuğuna sevgisini kahvaltı masasındaki pembe kalpli peçetelerle göstermeyen, hayata diklenen, ayıp bilmeyen, asi, sert ama muzip anneler... İyi ki varlar.


***

Erdem Moralıoğlu ne kadar Türk?
Dünya modasına azıcık ilgisi olanın ilk görüşte tanıyacağı karakteristik bir tarzı var. Çok zarif, çok incelikli ama gayet de giyilebilir tasarımları. ERDEM: Alametifarikası sayılan çiçek desenleri, fırfırları, volanları, nervürleri, tülleri, dantelleri, ustalık isteyen işleme ve bilumum ince işleriyle, bir masal atmosferine sokuyor, giyemese de bakanı... Dünya sosyetesinin, Sienna Miller'dan Emma Stone'a sinema şöhretlerinin ve de aristokratların gözünde fevkalade makbul isim. İki elti de müşterisi: Kate Middleton'ın üstünde defalarca gördük imzasını, şimdi Meghan Markle'ın gelinliğini de onun dikeceği iddiası dolanıyor. Bizim yerli basında her defasında olduğu gibi "Türk modacı" vurgusuyla. Erdem Moralıoğlu ne kadar Türk peki? İsmine bakarsanız yüzde yüz; 'oğlu' var soyadında ve 'yumuşak g', daha ne olsun! Peki pratikte? İngiliz bir anneyle evet Türk bir babanın ürünü... Kanada doğumlu, Montreal ile Birmingham arasında büyüyor, Royal College of Art'ta okuyor ve esas olarak da Londra'da şekilleniyor. Sonrasında saygın ödüller ve prestij geliyor. Türklüğü üstünden pay çıkarmayı seviyoruz ama kusura bakmayalım: O biz TC vatandaşlarından 'biraz' daha zevkli! 'Biraz'ı artı sonsuzla çarpabilirsiniz.

***

Sergi sanat siyaset...
Ai Weiwei, çağımızın en siyasi sanatçısı. "Ahlaki tercihler" diyor kendi bu işe. Sakıp Sabancı Müzesi'ndeki sergisine gitmemiş olanlar için de, tekrar üstünden geçip hazmetmek isteyenler için de iyi bir gün bugün. Prof. Dr. Ali Akay'ın Sanattan Aktivizme: Ai Weiwei'nin Sanatı başlıklı konferansı saat 14:00'te başlayacak ve muhakkak ki zihin açacak.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA