Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ATİLLA DORSAY

Taksim Parkı yok olursa...

İnsanın tahammül sınırını aşan, kesinlikle kabul edemeyeceği şeyler vardır. Çokluk kişisel, kimi zaman siyasal ya da toplumsal. Benim için bunlara bir de 'kentsel' olanlar eklenebilir. Yani mimar, İstanbul âşığı ya da sadece bilinçli bir vatandaş kimliğiyle, bu kentte yapılıp yapılamayacak şeyler üzerine oluşmuş ve iyice billurlaşmış görüşlerim, fikirlerim. Bunlardan geri adım atmam mümkün değildir. Yakın zamanda, bunlardan biri için hayli iri bir laf ettim: "Emek yoksa ben de yokum!" dedim. Yani o güzelim tarihi salon yıkılırsa hayatımda radikal değişimler yaparım demek istedim. Önce gazetemi, sonra olasılıkla gazeteciliği bırakır, çok daha militan bir tavra girer ve kalemimi daha çok kitap için kullanırım demek istedim. Bunu ne kendimi önemsediğimden ne de belli ölçüde tanınmış olmamı bir şantaj unsuru gibi kullanmak istediğimden yaptım. Sadece içimden yükselen öfkeli muhalefet ve zihnimin kabul edemeyeceği bir olaya belki engel olma umuduyla... Ama bunlar bilinçaltıydı. Ön planda ise eski deyimiyle fevri, kendiliğinden oluşmuş bir tavırdı bu... Ardından yine kabul etmemin zor olduğu kararlar geldi, geliyor: Çamlıca'ya camiden tarihi Radyoevi binasının boşaltılmasına... Birileri İstanbul'u İstanbul yapan tüm kurumlaşmış şeylerle sanki oynuyor. Ama hepsi biryana, Taksim projesi biryana... Hissediyorum ki öfkem yine yükseliyor ve beni fevri tavırlara itiyor. O güzelim parkın eski, unutulmuş ve heyula bir yapıyı yeniden inşa etmek için yok edilmesine göz yummak mümkün mü? Bakalım neler olacak. Biz yine de iyimser olalım ve bu korkunç yanlıştan son dakikada bile olsa dönüleceğini umalım.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA