Türkiye'nin en iyi haber sitesi
İLKER GEZİCİ

811 numaralı uçakta gerilim dolu dakikalar

Bu hafta gösterime giren biri yerli iki filmden bahsedeceğim. Yerli olan film Burcu Kara, Emre Karayel ve Yosi Mizrahi gibi isimleri bir araya getiren 'Uçuş 811'. Yönetmen koltuğunda Hakan Kerim Karademir'in oturduğu senaryosu Onur Özcan'a ait olan film, çoğu uçakta çekilen ilk yerli film olmasının yanı sıra tek mekânda geçiyor olması bakımından da önem taşıyor.



'Testere', 'Küp', 'Panik Odası' gibi yurtdışında başarılı örnekleri de mevcut olan, olay örgüsü tek mekânda geçen filmlerde tansiyonu yüksek tutmak oldukça zordur. Bu filmde de uçağın içinde bir gerilim atmosferi yaratılmaya çalışılmış. Bu açıdan cesur bir iş olduğunu söylemek mümkün. Filmde, 2 milyon dolar değerindeki bir zümrüdü yurt dışına götürmek için yola çıkan Azra (Burcu Kara) ve Cengiz (Yosi Mizrahi) çiftinin de içinde olduğu 811 numaralı uçakta gelişen, hayal ile gerçeğin birbirine karıştığı olaylar silsilesi yaşanıyor. Daha önce trafik kazasında kızını kaybeden Azra, uçakta da kocasının vefatıyla sarsılıyor. Kocasının mücevher yüzünden öldürüldüğünü ve olayın cinayet olduğunu iddia eden Azra, kendisinden kanıt isteyen pilot, uçak personeli ve yolcularla karşı karşıya kalıyor.



Cinayet şüphesiyle, hırsızlık şüphesinin birbirine karıştığı noktada, sabıkalı bir yolcunun uçak geri dönmesin diye ufak bir kızı rehin almasıyla işler çığrından çıkıyor. Artık delirme noktasına gelen Azra'nın bakış açısıyla anlatılan hikâyede, başta da değindiğim o gerilim yaratma düşüncesi seyirciye tam olarak geçmese de Burcu Kara, bu çok katmanlı zor rolün altından başarıyla kalkıyor.



Dinozor severler memnun olacakmemnun
Hollywood nedense önce bir düşman yaratıp sonra da o düşmanı alt etmeye çalışan kahramanların hikayesini anlatmayı çok seviyor. Bu düşman bazen bir uzaylı oluyor bazen de köpek balığı, ayı, veya dinozor gibi vahşi canavarlar. Temcit pilavı gibi dönüp dolaşıp aynı olayları anlatmaktan, buna dünyanın parasını aktarmaktan bıkmadılar. Biri de çıkıp "Arkadaşlar bu daha evvel yapıldı, biz neyin peşindeyiz" demiyor. Belki diyor ama onu da başka biri, "Ama bu kez Adam Driver başrolde olsun, uzay yolculuğu yaptıkları sırada uçak düşsün ve 65 milyon önceye dönüp dinozorlardan kurtulmaya çalışsınlar. Araya bir de göktaşı istilası baba kız dramı koyarız, seyirci bunu yer" diyerek ikna ediyor. Gerçekten böyle bir diyalog yaşanmış bile olabilir. Ancak seyirci artık yemiyor. Çünkü adını 65 milyon yıl önce geçen konusundan alan '65' adlı film, yeni hiç bir şey söylemiyor. Uzayda kalabalık bir yolcu grubunu taşırken kaza geçiren pilot Mills'in (Adam Driver) kazadan sağ kurtulan tek yolcu olan Koa (Ariana Greenblatt) adlı küçük kızla tehlikeli yaratıklarla dolu bilinmeyen bir arazide verdikleri hayatta kalma mücadelesi, seyirciye bir şey vaat etmediği için ne yazık ki beklentilerin altında kalıyor. Ama daha vahşi dinazor görmek isteyen, dinozor severlerin memnun kalabileceğini söyleyebilirim.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA