Türkiye'nin en iyi haber sitesi

İLKER GEZİCİ

Pandora dünyası alevleniyor

Dünyaca ünlü yönetmen James Cameron, Avatar serisinin son filmiyle yeniden karşımızda. Malum, Avatar destanı yalnızca bir film serisi değil; sinema teknolojisinin sınırlarını zorlayan, izleme alışkanlıklarımızı dönüştüren ve modern bir mitoloji yaratma iddiası taşıyan devasa bir olaylar silsilesi. Bundan tam 16 yıl önce, 2009'da ilk kez Pandora'nın mavi ormanlarına adım attığımızda, kimse bu dünyanın bu kadar uzun ömürlü ve bu denli etkileyici bir sinema fenomenine dönüşeceğini öngöremiyordu. Bugün geriye dönüp baktığımızda, Avatar filmlerinin yalnızca gişe rekorları kırmadığını; aynı zamanda görsel efekt teknolojilerinin ve epik anlatının evriminde birer kilometre taşı olduğunu görüyoruz. Cameron'ın 2009'da vizyona giren ilk Avatar filmi, sinema tarihinde adeta bir şok dalgası yaratmıştı. Pandora gezegeninin nefes kesici tasarımı, Na'vi halkının ruhani dokusu ve filmin güçlü çevreci alt metni, izleyiciye yalnızca koltuktan fırlatan bir 3D deneyim değil, aynı zamanda derin bir duygusal yolculuk sundu. Film, dünya çapında 2,92 milyar dolar hasılat elde ederek tüm zamanların en çok kazanan filmi oldu. Teknoloji, hikâye ve görsel estetiğin bu ölçekte buluşmasına daha önce pek tanık olmamıştık.

2022'de gösterime giren serinin ikinci halkası Avatar: Suyun Yolu, ilk filmin bıraktığı mirası hem genişletti hem de derinleştirdi. Jake ve Neytiri'nin ailesini merkeze alan film, bu kez Pandora'nın okyanuslarına açıldı. Su altı performans yakalama teknolojisi başlı başına bir devrimdi; izleyici sanki Na'vi çocuklarıyla birlikte o sularda nefes alıyor, akıntıya kapılıp sürükleniyordu. Film, 2,32 milyar dolarlık gişe geliriyle tüm zamanların en çok kazanan üçüncü filmi olmayı başardı.
Ve sıra üçüncü filme geldi. Avatar: Kül ve Ateş, vizyona girer girmez yine sinemaseverlerin yoğun ilgisiyle karşılandı. İlk filmde Pandora dünyası ve karakterlerle tanışmış, ikinci filmde aile teması etrafında kenetlenmiştik. Sam Worthington'ın Jake Sully'sini bir baba, Zoe Saldana'nın Neytiri'sini ise anne kimliğiyle izlemiştik. Üçüncü film, izleyiciyi yeniden Pandora'ya götürüyor. Na'vi lideri Jake Sully, savaşçı Neytiri ve aileleri, Suyun Yolu'nun ardından Metkayina Klanı'yla birlikte yaşamaya devam ediyor. Ancak hikâye, yeni ve saldırgan bir Na'vi kabilesiyle karşılaşmalarıyla bambaşka bir yöne evriliyor. Sully'nin yeni düşmanı Varang (Oona Chaplin), yıllardır peşlerinde olan Quaritch'le güçlerini birleştiriyor. Ateş Halkı'nın sahneye çıkışı, Pandora mitolojisini genişletirken, seriye daha karanlık ve çatışmalı bir atmosfer de kazandırıyor. Sully ailesinin, oğulları Neteyam'ın ölümü sonrası yaşadıkları yas, filmin dramatik ağırlık merkezini oluşturuyor. Bir kez daha Pandora'nın doğayla kurduğu kutsal bağ üzerinden, insani açgözlülüğün yıkıcılığıyla yüzleşiyoruz.

İnsan olmayan bir karakterin kalbini, ruhunu ve insanlığını seyirciye hissettirebilmek oyunculuk adına son derece zor bir meydan okuma. Ancak Cameron ve ekibi, ilk filmden bu yana performans yakalama teknolojisini adeta yeni bir sinema diline dönüştürdü. Teknolojinin geldiği son nokta bu filmde de sonuna kadar kullanılıyor; fakat karakterlerin duygusal derinliği hâlâ oyuncuların güçlü performanslarıyla hayat buluyor. Cameron, her filminde teknolojiyi ileri taşırken, duygusal ekseni asla ihmal etmiyor
Avatar serisi, gişe rakamlarının çok ötesinde, sinema salonunun hâlâ bir "deneyim mekânı" olduğunu hatırlatıyor. Kül ve Ateş'i izlerken yine nefesinizi tutacak, üç saatin nasıl geçtiğini fark etmeyeceksiniz.


BOĞAZLARI DÜĞÜMLEYEN YARDIM ÇIĞLIĞI
İsrail'in Gazze'ye saldırıları ne yazık ki sonlanmıyor. Binlerce masum insanın katledildiği insanlık dramı bu kez da sinema yoluyla dünyaya sesini duyurma çabasında. Filistin meselesine ilişkin son dönemde ortaya çıkan en güçlü film Hind Rajab'ın Sesi' vizyona girdi. Dünya prömiyerini bu yılki Venedik Film Festivali'nde yapan ve gösterim sonrası dakikalarca ayakta alkışlanan film 'Gümüş Aslan' ödülüne layık görülmüştü. Kaouther Ben Hania'nın yönettiği film, 29 Ocak 2024'te Gazze'de İsrail ordusunca 6 aile üyesiyle birlikte öldürülen 6 yaşındaki Hind Rajab'ın son saatlerine odaklanıyor.

Gazze'de ateş altında kalan bir araçta mahsur altı yaşındaki Hind, saatlerce Filistin Kızılayı'nı arayarak yardım istiyor. Yönetmen Ben Hania, küçük kızın yürekleri dağlayan yardım isteğinin gerçek ses kaydını kullanırken, çağrı merkezi ofisindeki acil durum ekiplerinin yaşadıklarını ve çaresizliğini kurgusal olarak yeniden yaratıyor. Amer Hlehel, Motaz Malhees, Clara Khoury ve Saja Kilani'nin rol aldığı film aslında küçük kız üzerinden tüm dünyayı uyanmaya çağıran bir yardım çığlığı niteliği taşıyor. Ben Hania, dramatik etkiyi artırmak adına müziğe ya da görsel manipülasyona yaslanmak yerine, bekleyişin yarattığı gerilimi tercih ediyor. Hattın diğer ucundan gelen çocuk sesi, zaman ilerledikçe yalnızca bir yardım çağrısı olmaktan çıkıp, savaşın istatistiklere sıkışmış kurbanlarının sembolüne dönüşüyor.

Film, kurtarma ekiplerinin çaresizliğiyle Hind'in masumiyeti arasında gidip gelen bu diyalog üzerinden, modern savaşların yarattığı ahlaki çıkmazları soğukkanlı ama sarsıcı bir dille ortaya koyuyor. Şiddeti görmesek de, duyduğumuz sesler aracılığıyla acının ne kadar ağır olduğu hissettiriliyor. Hind Rajab'ın Sesi, izleyiciyi ağlatmayı hedefleyen bir ajitasyon olmaktan bilinçli olarak uzak duruyor. Film bittiğinde geriye net cevaplar değil, "Yardım ne zaman geç kalır? Tanıklık, sorumluluğu da beraberinde getirir mi?" gibi rahatsız edici sorular kalıyor. Ben Hania, bu soruları yüksek sesle sormadan, bir çocuğun titreyen sesiyle zihnimize kazıyor. Bu yönüyle film, yalnızca politik bir anlatı değil; sinemanın etik bir alan olarak hâlâ ne kadar güçlü olabileceğini gösteren çarpıcı bir vicdan filmi. Geçtiğimiz günlerde Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde siyasilere gösterilen ve yürekleri dağlayan film ayrıca, Tunus tarafından "En İyi Uluslararası Film" kategorisinde Oscar aday adayı olarak gösterildi.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.