Kıymetli okur, şöhretli kadınların tuhaf kendini beğenmişlik hallerini sizin de katlanılmaz bulduğunuzu artık biliyorum. Geçen hafta gelen mesajlardan bunu açıkça anladım. Şöhretli erkeklerin bulunduklarını zannettikleri irtifa da hiç bundan aşağı kalır değil. Ortaya koyduğu 'ürün'ler itibarıyla durumu 'belli' olan bir Şahan Gökbakar'ımız var ya, işte o artık kendini olduğundan farklı görme konusunda sürekli 'level' atlamaktadır. Misal, bir kadını tavlamak için önce fiziksel özellikleriyle, yaptığı şeylerle dalga geçermiş. Kadın da dermiş ki, "Bu nasıl bir şey? Nasıl bir çocuk?" Önce bir negatif vuracakmışız. Ondan sonra hemen romantik hamle yapacakmışız... Kadınla bir ilişkiye başlayacaksak önce kafa karıştıracakmışız. "Bu ne yapmaya çalışıyor? Bunun amacı ne?" diyecekmiş kadın, ambale olacakmış. O arada alıp ilişkiye başlayacakmışız, hemen diyecekmişiz ki, "Ben sana karşı boş değilim..." Şimdi buradaki ilişki kurma biçiminden anlıyoruz ki, arkadaşın 'hedef kitle'si genel olarak embesil hanımlardan oluşuyor. Sebep mi? Efendim, bunu anlamak için, Şahan Bey'in teorisini hayali bir erkek denek üzerinden hemen pratiğe uyguluyor ve çıkması muhtemel sonucu mercek altına alıyoruz...
SERDAR ORTAÇ VE ACI GERÇEK
Bir hanıma yanaşan deneğimiz, fiziksel özellikleriyle dalga geçmek için, "Bende de bir popo var, ayıptır söylemesi leğene sığmıyor! Evde denedim, arkam leğene sıkıştı. Üç gün yüzüstü aç-bilaç yattım, biraz kilo verdim de leğen öyle gevşedi," diye patlatır 'espri'yi. Yaptığı işle de dalga geçecek ya, hemen arkasından, "Aman, beni ciddiye alma. Yellenen adam hikâyeleri yazıp para kazanan bir yazarım ben neticede!" diye ekler! Kadın, haliyle, "Bu nasıl bir çocuk?" diye şaşırır. Sonra hayali deneğimiz, 'kutsal kase' hikâyelerini bir kenara bırakır ve ilişkiyi başlatır: "Sana karşı boş değilim!.." Kafası iyice karışmış kadın, kendini deneğimizin kollarına teslim eder... Eh, böyle bir süreç sonucunda 'ilişki' başlatan kadının zihni melekeleri elbette sorgulanmak zorundadır. Halbuki Sevgililer Günü'nü yeşil çay içip sahneye çıkarak geçiren Serdar Ortaç, acı gerçeği şu sözlerle ifade etmiştir: "Kızlarla gezip tozuyorum, ama gerçek bir sevgilim yok. Oysa ki aşkımla başbaşa şarap içmek isterdim. Şimdi yeşil çay içip şarkı söylüyorum. Para kazan, çalış, nereye kadar? Çok kazandım, parayı nereye koyacağımı şaşırıyorum..."
ELEKTRİK ALAMADIM
Şöhretiniz varsa, bu şöhretle orantılı da bir paranız varsa, ayıptır söylemesi, hatta niye ayıp olsun, Serdar Ortaç'ın da belirttiği üzere, 'kızlarla gezip tozma' fiilini gerçekleştirmeniz pek mümkündür. Bunun için pek bir 'strateji-taktik' falan lazım değildir. Neticede Marilyn Manson'ın sülün gibi hanımlarla 'ilişki' kurabiliyor olması, 'ilişki' ne kelime, sülünlerle bir kümes bile inşa edebilecek hale gelmesi, başka nasıl izah edilebilir ki? Türkiye'den bir örnek verip kimsenin kalbini kırmak istemem ama atalarımız, "Armudun iyisini ayılar yer," sözünü boşuna atasözleri arasına kaydetmediler. Bahis konusu atasözümüzdeki armutların ve ayıların gerçek hayattaki karşılıklarını varınız sizler düşününüz... Efendim, tabii, iki haftadır arada dokunduruyorum, bu evlendirme programlarının alametifarikası da bu değil mi? Paranın ucunu gösteren ve 'izdivaç' maksadıyla yüksek seçici makamına oturan emmilere talip olan hanımlar kuyruk oluşturmaktadır. N'olacak bu işler? Emmi çıktı bir kere televizyona, hanımlar da girdi kuyruğa, ufaktan bir 'şöhret sendromu' başlayıverdi. Emmi, normal atmosfer basıncında bulamayacağı ablaları, stüdyo atmosferinde, "Elektrik alamadım," lafıyla pas geçmekte ve beklenti çıtasını Marilyn Monroe'ya kadar yükseltmekte, ortalığı trafoya çevirmektedir. Evet, kıymetli okur, bizim memleketteki 'ilişki' hadisesinde durum biraz böyle ilerliyor. Hazır 'ilişki' demişken, geçenlerde Hürriyet internet sitesinde Fatih Çekirge Beyefendi'nin yayımladığı 'yüksek ahlak bildirgesi' gibi şeyde yer alan, "Yarı pornografik ve kadın teşhirine dayanan üstelik hiçbir haber değeri olmayan fotoğraflara ne yazık ki çocuklarımız da kolayca ulaşabilmektedir... Bunun için de kaldırıyoruz... Bu tür teşhire dayanan foto-galeri zihniyetinin habercilikle ilgisi olmadığını düşünüyoruz. Üstelik kadını yalnızca teşhir malzemesi olarak gören bu zihniyetin insana karşı bir saygısızlık olduğunu da söylüyoruz," ifadeleri hatırlatarak, söz konusu sitedeki video galeriden çeşitli yerleri açılan hanım manken görüntülerini ve foto galeriyi ilgiyle izlemeye devam ettiğimi belirtmek isterim. Teşekkürler Sayın Çekirge...