Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HOP KÜLTÜR

SAMİ TOSUN

Anneleri tarafından mahvedilen erkekler...

Eski eşiyle girdiği polemikler, midesine taktırdığı kelepçe, şimdi de 60 kilo vermesi haberleri... Hiçbir şey Ozan Orhon'un bir pop yıldızı olmasını sağlayamadı. Çünkü insanın annesiyle kurduğu ilişkiden başlar her şey

Efendim, kendimden biliyorum, bir kısım erkek vardır ki, 80 yaşına da gelseler, hâlâ anneleri tarafından idare ediliyorlardır, misal, evlerinin elektrik faturasını kendi başlarına yatıramamaları gibi basit bir sebepten dolayı, annelerinin onların hayatı üzerinde müthiş bir söz hakkı vardır. Bu kötü bir durum mudur? Tartışılır. Son tahlilim, bir insanın annesinin olmaması, onun annesi tarafından idare ediliyor olmasından kötüdür. Dolayısıyla, her zaman kötünün iyisini tercih eden biri olarak, annesi tarafından idare edilen bir erkek olmayı kabulleniyorum.

İSTEDİĞİ KADINLA EVLENEMEZ
Geliniz ve görünüz ki, bunu itiraf eden az sayıdaki erkekten biriyim. Diğerlerinden çok azı bunu itiraf edebilir. Lafım meclisten dışarı, Ozan Orhon diye geçen yüzyıldan kalan bir şarkıcımız var mesela. Ben bu arkadaşı, annesiyle beraber televizyon programlarına çıkmış halde, kendisine giydirilmiş parlak kara önlük kumaşından, kilo göstermediği savıyla hazırlanmış ve tabii yine modacı olduğu savlanan annesi tarafından 'imaj' olsun diye dikilmiş bir kıyafetle hatırlıyorum. Ömer Üründül ne kadar futbol yorumcusuysa o kadar modacı olan annenin oğluna olan şefkati, bizim gözümüzle derdi olan bir kıvamdaydı tabii. Ama meselemiz o değil. Ozan Orhon, olmadı. İlk çıktığı zamanlarda da olmamıştı, sonradan arkadan ittirme hamlelerinde de olmadı. Eski hanımıyla girdiği polemikler, midesine taktırdığı kelepçe, şimdi 'katı yiyemiyor, sıvı alıyor' haberleri... Hiçbir şey Ozan Orhon'un bir pop yıldızı olmasını sağlayamadı. Benim durumum da böyledir. İnsanın annesiyle kurduğu ilişkiden başlar her şey. Annenin çocuğun hayatına aşırı müdahil olduğu her noktada, çocuk tüm isyankâr görüntüsüne, "Ya anne ya!" sızlanmalarına rağmen, son tahlilde annesi ne derse yaptığı için, kendisini gerçekleştirebileceği alanlar sınırlıdır. İstediği kadınla evlenemez, evlenirse de mutlaka boşanır. Çılgın gibi gözükür ama çılgınlıkta gidebileceği son nokta, annesinin onu kurtarabileceği noktadır. 'Rest'leri, annesine güvenerek yapılabilecek kadar resttir. Yani rest değildir aslında. Annesi olmasa, o bir hiçtir... Ve bu tür erkekler, aslında son derece iyi, saftirik, ensesine vursan lokmasından fazlasını alabileceğiniz erkeklerdir. (Dikkat edin, annesinin idare ettiği kadınlardan hiç söz etmiyorum, o bir felakettir.) Yahu arkadaş, insan 60 kilo verip gözüne mavi lens takar mı?! Kıymetli arkadaşım, biraz rahat olun. Bakın, kült takım Kuzey Kore milli takımının teknik direktörü midesine kelepçe taktırsa ve mavi lens taksa ne kadar kendini kurtarabilir ki? Dikkat edin, kendimden hiç misal vermiyorum bile. Ozan Orhon, bir kere parlak önlük kumaşından entariyi giymiş ve o şekil durumu kurtarma pozları vermişse, artık geri dönüş yoktur. Ben arkadaşın tek bir şarkısını bile bilmeyen biri olarak, göğüs ve göbek bölgesinin o parlak siyah kumaş üzerinde yaptığı çıkıntıları hafızasına kazımış bir insanım mesela. Bitti! Hiçbir pop ya da hop kültür ikonu yoktur ki, bir zamanlar şişmanken zayıflayıp genç kızların sevgilisi olsun. Ben de ancak Cem Yılmaz gibi şaka yaparak ya da Şahan Gökbakar gibi yellenerek hanımları etkileyebilirim. Tabii o şakaların ve yellenmelerin aynı zamanda para etmesi lazım...

MANİTALARLA KOKOREÇÇİ ÇIKIŞI YAKALANAYIM
Evet efendim, Şahan Gökbakar benim son dönemde hiç anlayamadığım 'çapkın'lardan biri. Askerlikten yırtabilecek bir kilo sahibi, göbekten ayakucunu görmesi zor olan bir arkadaş ama 'çekici'. Ben de bu tür bir çekicilik peşindeyim işte. En güzel manitalarla kokoreççi çıkışı yakalanayım, dürümcü girişi ayaküstü röportaj vereyim, işkembecide tuzlama içerken, "Lütfen çekmeyin arkadaşlar!" diyeyim, hatta, "Çekmeyin lan!" diye su yapayım... Hangi kilolu istemez ki böyle bir hayatı? Ama evde yalnız kalınca yine o hüzün bastırıyor işte... Ve midenize kelepçe de taktırsanız, sıvı yemek zorunda da olsanız, manevi tosunluktan kurtulamıyorsunuz... Güzel gün arkadaşlarınız, peşinizdeki basın mensupları, 'ben onu bu haliyle seviyorum' kızları falan virajı alamadığınız anda kâbusunuz oluyor. Yanınızda anneniz, "Üzülme evladım, sendeki cevheri maden şirketlerine ihaleye çıkaracağım, Türkiye'nin bor madenleri gibi pazarlayacağım," dese de, siz bir akşamüstü, iğrenç sosa bulanmış Taksim Meydanı hamburgerlerini düşleyerek, hiç dokunulmamış o eski hallerinize geri dönmek istiyorsunuz... Anne, tamam, kaşın gözün oynamasın okurken!

YAZARIN BUGÜNKÜ DİĞER YAZILARI
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.