Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HOP KÜLTÜR SAMİ TOSUN

Bir delinin not defteri

Sanat, medya ve fikir âlemimize yön veren şahsiyetleri Twitter üzerinden takip eden Sami Tosun, işin içinden bir türlü çıkamıyor. Ünlü isimlerin hazırlayacağı Yemekteyiz benzeri program için de alternatif bir öneride bulunuyor

Şimdi kıymetli okur, memleketin gittiği istikamet beni derin endişelere gark ediyor. Misal, kimi düğünlerde çeyrek altın yerine yarım kilo kıyma, 250 gram dana kuşbaşı falan takılmaya başlamış. Bu hem altın fiyatlarının anlaşılmaz seviyelere fırlamasından, hem de etin bir çeşit ziynet eşyası olarak algılanmaya başlamasından kaynaklanıyor olabilir. Aslında mantıklı... Yerleştirin etleri derin dondurucuya, ileride çocuklarınız olduğunda arada parça parça çıkarıp yedirirsiniz, hem çocukların gelişimine protein takviyesi yaparsınız, hem de etten bihaber nesiller yetişmesini engellersiniz... Neticede çocuklar geleceğimiz...

EYVAH, UYANMIŞ!
Tabii geleceğimiz konusunda, dediğim gibi, iyimser bir hissiyat içinde değilim. Sanat, medya, kültür ve fikir âlemimize yön veren kıymetli şahsiyetleri şu Twitter denen şeytan icadı üzerinden takip ediyorum da, işin içinden bir türlü çıkamıyorum. Demet Akalın'ı ele alalım... Kendisi sanat camiamızın 'twitsel' bakımdan hayli hareketli ve bereketli simalarından. Sürekli bir şeylere şaşırıyor. "Bu Avrasya yarışını kim yapmış ya? İzliomusunz dün bir faciadan dönülmüş!" diye yazmış. (Yazım yanlışlarının bir kısmını düzelttim, bir kısmını siz değerli bulmacaseverler için orijinal şekliyle bıraktım.) Burada esas meselemiz, Demet Hanım'ın her sene düzenlenen Avrasya Maratonu'na dair naifliği değil tabii. Benim meselem köprüyle! Kanaatimce üçüncü, dördüncü köprüyü falan tartışmanın bir manası yok. Brezilya'da Sao Paulo kentinin ortasından geçen nehri komple kapatmışlar; üzerinde cadde, apartman falan inşa edilmiş şimdi. Bana kalırsa bizim memlekette de Boğaz'ın üzeri imara açılsın, köprüydü, tüp geçitti falan uğraşmayalım, dayayalım caddeyi, apartmanı, maraton parkurunu, top sahasını... Siz sağ, ben selamet... Anasını, Avrasyasını... Sonra efendim, hadi ben rahatsızım, gecenin bir yarısı bilgisayarın başında acayip acayip işlerle uğraşıyorum. Gelin görün ki, memleketimizin en donanımlı sinema ve kültür insanlarından Ömür Gedik de, gecenin aynı yarısında Twitter'dan, "Eyvah uyandım!" diye kamuya açık bir mesaj yolluyor. Kesişme noktasına bakın! Şimdi bendeniz kıymetli meslektaşlarımın uyanır uyanmaz, "Eyvah uyandım!" mesajı vererek kendilerini internet üzerinden kamuya açıyor olmalarını takdirle karşılıyorum tabii ama aslında burada verilmek istenen mesaj, "Artık her durumun farkındayım, gözüm açıldı," gibi bir şey de olabilir. Uyan artık uykudan uyan, uyan esirler dünyası... Her durumda mesajı alabilme kapasitemi seviyorum... Ya da, bilim insanları uyanır uyanmaz Twitter'a mesaj yollayan bir canlı türü buldukları için sevinebilir ve arkadaşı incelemeye alabilir... Artık her şey mümkün! Yooo! Durun! Bitmedi daha... Twitter denen yaratıktan öğrendiğimize göre, yemek kültürümüz taciz ateşine tabi tutulacakmış. Ece Vahapoğlu, Nur Yerlitaş, Cenk Eren, Neşe Erberk ve, evet, Barbaros Şansal, topluca bir Yemekteyiz programı yapacaklarmış. Hiçbir şey demiyorum. Müthiş bir proje! Ama çok daha parlak bir fikrim var: Bu arkadaşları komple herhangi bir 'izdivaç' programına transfer eden yapımcı, paranın ensesine basar, uyandırmış olayım! Lütfen, eğer böyle bir şey yapılırsa, fikir eserleri ahlakına uygun olarak şahsıma ödeme yapılsın...

ELEKTRİK ALAMADIM ESRA HANIM
Düşünsenize! Barbaros Şansal ya da Nur Yerlitaş, "Elektrik alamadım Esra Hanım," diyecekler! Nur Yerlitaş Hanım'a, faraza, Kırıkkale'den, saçlarını ve bıyıklarını boyatmış, evi ve emekli maaşı olan bir abimiz talip olacak... "Hanımefendinin emekli maaşı varsa olur bu iş," diyecek... Müthiş! Sadece burada erimiş kalmışken, Barbaros Şansal'ı taliplileri gelmiş halde düşünemiyorum bile! Efendim, daldan dala geçirdiğimiz bir haftayı daha kapatmadan evvel, Rasim Ozan Kütahyalı namındaki televizyon yıldızı / köşe yazarı arkadaşa -bir kez dahadikkatinizi çekmek isterim. Bu arkadaşımız, anladığım kadarıyla müthiş bir özgüvene sahip. Hiç itirazım yok... Lakin geçenlerde bir programını izlerken, "Faşizm, kapitalizmin son aşaması... Lenin'in teorisi..." derken gördüm, içim acıdı. Kendimi medya düzeltmelerine adadığım zamanlardaki gibi hissetmek ve kendisine üç şey söylemek isterim... Bir: Lenin 1924'te vefat etti, ondan önce bir süre hastalıklarla cebelleşti, kendisi 'faşizm' nedir bilmezdi... İki: Lenin'in, kapitalizmin son aşaması olarak 'emperyalizm'den bahsettiğini biliriz. Üç: Lenin, vasiyetinde yazmış; kendi ölümünden yaklaşık 60 sene sonra doğacak olan gençlere, sallama çay içmektense, çay demlemelerini önermiş...

YAZARIN BUGÜNKÜ DİĞER YAZILARI
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA