Fransız konuklarımızdan bir kısmı "daha önce Türkiye'ye gelmiş."
İçlerinde "birkaç kez gelenler" de var.
Ama ilk kez gelen de, daha önce gelen de Türkiye konusunda "oldukça önyargılı."
***
AB konusu açılıyor.
Sordukları soru "AB'ye neden girmek istiyorsunuz?"
Önyargılı oldukları diğer konu "Güneydoğu, PKK."
Sohbet derinleştikçe görüyoruz ki, önyargının kaynağı "bilgisizlik."
"Olanı, biteni" anlatıyorsunuz. "Yaa, öyle mi, bilmiyorduk" diyorlar.
***
Ermeni meselesi konusunda da "durum aynı."
Önyargının da ötesinde bir "şartlanmışlık" var.
"Bilim konuşsun. Her ülke elindeki belgeleri masaya döksün. Tarihçiler tartışsın" önerisine ise itiraz etmiyorlar.
***
Ah konu gerçekten "arşivlere, tarihçilere" bir bırakılsa neler çıkacak neler?
Bugün "Kürt kartını" kimler oynuyorsa, geçmişte "Ermeni kartını" yine onlar oynamışlar.
O yüzdendir ki "gerçeğin ortaya çıkmasını" isteyen yok.