Ahmet Özal "yarım Ankaralı" olmaya başladı. Geliyor gidiyor. "Arkadaş bürolarında" çalışıyor. Kendisine bir "çalışma ofisi" arıyor. "ANAP tabanı ile görüşüyorum, örgüt beni istiyor" diyor. Bakalım zaman ne gösterecek?
***
Gazetede oturduk "dereden tepeden, dünden bugünden, medyadan siyasetten, eski anılardan" konuştuk. Dedik ki:
- Madem hevesliydiniz, 1987'de girseydiniz?
1987 seçimlerinde Turgut bey "oğlum Ahmet, seni aday listesine yazıyorum" demişti.
Ama Ahmet Özal "reddetmişti."
***
Ahmet Özal "haklısınız" diye konuştu:
- O zaman babamın önerisini reddetmekle hata yapmışım. Pişmanım.
Sonra da "neden reddettiğini" anlattı:
- Babama da söyledim, aileden Hüsnü Doğan ANAP'taydı.
- Yusuf amcam (Bozkurt Özal) ANAP'taydı.
- Ailemize "hanedan" diyorlardı.
- "Baba, sana zararım dokunur" dedim.
- Babam da dedi ki: "Boş ver, hanedan derlerse desinler, hiç önemli değil."
- Babamı dinlemeliymişim.
Ahmet Özal bir gün Turgut Özal'a sormuş:
- Baba, en büyük icraatınız nedir?.. Ölünce hangi icraatınızla anılacaksınız?.. Turizm mi, ihracat mı, otoyol mu, F-16 mı, Türk parasının kıymetini koruma yasasında yaptığınız değişiklik mi, telefon mu?
Özal "hiçbiri" diye gülmüş:
- Ben Türk insanının zihniyetini değiştirdim... Zihniyet değişikliği ile anılmak isterim.
Turgut Özal bir gün "özel kalemine" sormuş:
- Bu akşam için verilmiş bir randevum var mı?
"Yok... Bu akşam boşsunuz" yanıtını alınca, oğluna dönmüş:
- Akşam tiyatroya gidelim.
- Hangisine?
- Metin Akpınar ile Zeki Alasya' ya... "Yasaklar" oyununa... Metin'le Zeki yasakları "ti" ye alıyorlarmış... Eğleniriz.
***
Vedalaşırken Ahmet Özal "size bir hediyem var" dedi.
- Babamın 15 yıl önce yaptığı bir konuşması... DVD'de... Kendi görüntüsüyle, sesiyle.
- Ne diyor?
- Çok ilginç... Diyor ki: Korkarım Türkiye bir gün laik-antilaik çatışmasına götürülecek.