"Fi" tarihiydi.
Başbakanlık koltuğunda "Karaoğlan" oturuyordu.
İstanbul-Şişli'de "şöhretli bir savcı" vardı:
Çok kişi soyadını bilmezdi. Herkes ona "Marlon Kemal" derdi.
Havalıydı, fiyakalıydı.
Çifte tabancalıydı.
Gecelerin adamıydı.
***
Bir gece, galiba bir kumarhanede Marlon Kemal'i vurdular.
Olay günlerce gazetelerin manşetiydi. Başbakan Ecevit emir verdi:
- Bu iş aydınlatılsın... Ucu kime ve nereye kadar gidiyorsa araştırılsın... Gerçek neyse ortaya çıkarılsın.
***
"İsimler" ortalıkta uçuştu.
"İddialar" birbirine karıştı.
Soruşturmayı yürütenler "Marlon Kemal'in telefon defterine, notlarına" ulaştı. Ve aylar ayları kovaladı.
***
Bir gün TBMM kulisinde, Başbakan Yardımcısı Orhan Eyüboğlu ile karşılaştık.
Rahmetli "eski polis müdürüydü."
"Ne oldu Marlon Kemal meselesi" diye sorduk: Kolumuza girdi:
- Bir şey çıkmayacak, kapanacak.
- Adamın telefon defterinde kimlerin adı yok ki?.. Siyasetten medyaya, iş dünyasından bürokrasiye kadar.
- Hangi birini ifadeye çağıracaksın, kimi gözaltına alıp sorgulayacaksın?
- Kurcaladıkça işin bilmem nesi çıkıyor.