Türkiye'nin en iyi haber sitesi
MERYEM GAYBERİ

Operasyon aşkı depreşenler!

17 Aralık'tan bu yana gelişmeler, herkesin gözü önünde ve şeffaf bir şekilde yaşanıyor. Kimsenin gizlisi saklısı yok artık. Eskisi gibi karından konuşma yerine herkes eteğindekini döküyor.

Başbakan Erdoğan ve AK Parti Hükümeti'ni hedef alanlar, saldırılarını açıktan açığa, net bir şekilde en ince detayına kadar hesap edip, kozlarını müthiş bir zamanlamayla oynuyor.

"Yolsuzluk" kılıflı operasyonlarda son taktik ise Türkmenlere yardım götüren TIR'ı durdurup aramaya kalkmak ve Türkiye'yi dünyaya "teröre destek veren ülke" konumuna düşürmekti!

***

Ortada görünen bir gerçek var. O gerçek de seçilmiş bir Hükümete yapılan bir darbe operasyonu. Müzmin Erdoğan düşmanları hariç kimse ortada bir "Temiz eller" durumu olduğuna inanmıyor.

Başbakan bu operasyonları "paralel yapı" ile açıkladı. Gerek Hükümet yetkililerinden gerek Başbakan'ın açıklamalarından şunu anlıyoruz ki "Paralel yapı", devletin tüm organlarına sızmış ve kendi yapısını oluşturmuş. Emir-komuta zincirinin bile devletteki hiyerarşiye göre değil grup motivasyonuna göre işlediğini gördük.

Öyle bir yapılanma ki 17 Aralık'tan bu yana savcılar, emniyet müdürleri, gazeteciler, aydınlar, bürokratlar, televizyonlar, gazeteler, internet siteleri, sosyal medya uzmanları ve algı çalışması reklamcıları harıl harıl çalışıyor. Hepsi adeta tek tek planlanmış ve düğmesine basılmış bir senaryoya göre hareket ediyor.
***

Peki "Paralel yapı" denilen şey ile Cemaat mi kastediliyor?

Gordan Marshal'ın editörlüğünde bir grup sosyolog tarafından hazırlanan Sosyoloji Sözlüğü kitabı, toplumsal grubu; "üyelik ölçütleriyle tanımlanan, istikrarlı ve karşılıklı ilişkiler modeliyle birlik olma duygusunu paylaşan ve kendilerini birbirine bağlı hisseden çok sayıda kişinin oluşturduğu küme" olarak tanımlıyor. Cemaat üyelerinin hepsi "biz" bilincine sahiptir. "Biz" tanımlaması beraberinde "onlar" tanımlamasını da getirir.

Açıkçası Cemaat'in toptan bir şekilde paralel yapı olduğuna inanmıyorum. En azından tabanın böyle bir yapılanma içerisinde olduğuna ya da böyle bir yapılanmadan haberi olduğunu düşünmüyorum.
***

Lakin karşımızda bir de 7/24 bu operasyona destek veren, olayları en ince detayına kadar haberleştirip yayınlar yapan Cemaat basını var. Bununla da yetinmeyip sosyal medya üzerinden kendi tabanını yönlendirmeye çalışan Cemaat'in bazı üst düzey insanlarının yaptıkları yayınlar ve televizyonlardaki açıklamaları.

17 Aralık'tan bu yana yaşanan bu son süreç, cemaat kültüründe olan "biz" söylemi, tabandaki insanları bile zorlamaya başladı. Bir tarafta Cemaatin önde gelenleri ve Cemaat basınının söylemleri diğer tarafta da 11 yıldır destekledikleri ve sevdikleri siyasi lider arasında sıkışıp kaldı Cemaat üyeleri.

Bunun üzerine hemen "Cadı avı" söylemi devreye sokuldu. Cadı avı kelimesini devreye sokanlar, "Cemaat üyelerinin devlette çalışması imkansız hale gelecek" diye yayınlar yapmaya başladı.
***

Başbakan "devlet içindeki paralel yapılanmayı ve kendisine komplo kuranları" camianın saf ve masum tabanından ayırt ettiklerini, kimsenin haksız yere mağdur edilmeyeceğini söyledi kaç kez.

Cemaat basını, Emniyette ve yargıda yaşanan değişimlere öyle büyük itirazlar getiriyor ki, insanların kafasında "Demek ki paralel yapı Cemaatmiş" algısı kuvvetleniyor.

Cemaat basınından birçok gazeteci, 7 Şubat 2012'deki MİT krizinden bu son operasyonlara kadar hep "Cemaatle ilgisi yok. O savcıları hiç tanımıyoruz. Hukuk için harekete geçmişler" diyordu.

Ancak bu son operasyonları, savcıları, HSYK'yı, yeri değiştirilen emniyetçileri öylesine ölümüne sahipleniyorlar ki, söyledikleriyle çelişkiye düşüyorlar.

"Ama hukuk için, yolsuzluk olmasın diye biz onları savunuyoruz" dediklerinde ise komik kaçıyor.
***

İşte önceki gün İzmir'de de başsavcıdan gizlenen ama medyadan gizlenmeyen, görüntüleri servis edilen "yolsuzluk" operasyonu oldu.

Bu kez operasyon TCDD ve Liman İşletmeleri üzerinden Ulaştırma Bakanlığı'na uzandı.

Operasyon, tam da eski Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, İzmir'de seçim kampanyası için çalışırken patlatıldı.

Bu da seçime ve hükümete yönelik değil tamamen "temiz eller" ruhuyla yapıldı değil mi?

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA