Anneler birer birer cennetteki yerlerini alıyorlar. Tenzile Ana'dan sonra sevgili Savaş Ay'ın muhterem annesi Şükran Ay'ı da dün toprağa verdik. Allah, geride kalan annelere, evlatlarıyla birlikte uzun ömürler versin.
Ben 'anneci' bilinirim. Anne-çocuk ilişkileri konu olduğunda; programlara çağırırlar, gazete haberleri için görüşüme başvururlar filan, 'uzmanlığım' o mertebeye ulaşmış yani...
Zira ana gibi yar olmayacağını öğrenmek için yeterince tecrübem oldu. Allah eksikliklerini göstermesin, anneler gerçekten de başımızın üzerinde taşınması gereken varlıklar.
Tenzile Anne'nin cenazesi başında hıçkırarak ağlayan koca Başbakan'ı gördüğümde, "Çocuklar, annelerini kaybettiklerinde gerçekten büyürler" diye yazmıştım.
Eminim, Savaş Kaptan da ilk şoku üzerinden atar atmaz, 'büyüyüp kocaman bir adam olduğunu' hissedecektir.
Ama aynı zamanda, terlediğinde arkasına konulan havlunun ansızın çekip alınması gibi ürperecektir. Allah ona da sabırlar versin...
ALATURKA ÖLÜYOR
Biz, Şükran Ay ve arkadaşlarının nağmeleriyle büyüyen nesiliz. 'Kalbimi Kıra Kıra', 'Bir Fincan Kahve Olsam', 'Artık Bülbül Ötmüyor'...
Annemin bulaşık yıkarkenki repertuvarından şarkılardı onlar... Sadece benimkinin mi?
Pek çok annenin...
Yitirdiğimiz her alaturka okuyan sanatçıyla beraber, Türk Sanat Müziği de yavaş yavaş ölüyor bence.
Emel Sayın'dan, Muazzez Abacı'dan, Behiye Aksoy'dan, Bülent Ersoy'dan, Mustafa Sağyaşar'dan, Ahmet Özhan'dan, Adnan Şenses'ten sonra onlar kadar üne kavuşabilen beş genç isim sayabilir misiniz?
Ben zorlanırım şahsen... Türk Sanat Müziği dediğiniz o kocaman okyanusu, TRT'nin bir kanalında akvaryuma sığdırdılar neredeyse...
Gazinolar alışveriş merkezi olduğundan beri, 'eski tüfeklerin' dışında Türk Sanat Müziği dinleyen kalmadı. Neden? Çünkü yeni hayat çok hızlı! Hepimiz koşturuyoruz bir yerlere yetişmek için.
Kafamıza çivi çakar gibi tekno ritimler eşlik ediyor hayatımıza. Beyin ve yürek kıvrımlarımızda dolaştıracak zamanı bulamıyoruz alaturkanın tevekküllü adımlarını. Vaktimiz yok çünkü; koşuyoruz... Menzilde sadece 'ölüm' olduğunu unutarak...
Türk Sanat Müziği'nin zarafet, incelik, duyarlılık ve saygıdan mürekkep bir 'yaşam biçimi' olduğunu öğretenler, yavaş yavaş çekiliyorlar hayatımızdan.
Şükran Ay'ı Öğretmenler Günü'nde toprağa vermemizi tesadüf mü sandınız yoksa?