Türkiye'nin en iyi haber sitesi
YÜKSEL AYTUĞ

Peki ya Huysuz Virjin olsaydı?

Herkes eteğindeki taşları döküp savurduğuna göre şu Bülent Ersoy'un Anıtkabir ziyaretini salim kafayla değerlendirmekte fayda var. Malum, tekerlekli sandalyedeki Ersoy'a yol boyunca şemsiye tutarak refakat eden subay ve Anıtkabir komutanı görevden alınıp, Şemdinli'ye gönderilmişti.



Her şeyden önce: özel günler dışında, içinden geldiği için Aziz Atatürk'ü ziyaret eden Bülent Ersoy'u örnek tutumundan dolayı kutluyorum. Doğu ve Güneydoğu'nun 2022 yılında hâlâ sürgün bölgesi olarak görülüp, gösterilmesini ise fena halde yadırgıyorum. Gelelim şemsiye meselesine:
Peki ya o subayımız, Huysuz Virjin olarak tanınan merhum Seyfi Dursunoğlu'na o şemsiyeyi tutsaydı, bu kadar tepki alır mıydı? Zira Huysuz Virjin yıllardır sahneye kadın kostümüyle çıkıp şov yapmıştı. Hayır, asla tepki almaz, hatta alkışlanırdı. Neden? Çünkü Huysuz Virjin tüm mal varlığını Mehmetçik Vakfı'na bağışlamıştı.
Sevgi ve saygı, çıkar gözetilmediği zaman gerçektir. Bilmem anlatabildim mi?..

Helal olsun Ali Poyrazoğlu'na!
Ali Poyrazoğlu Tiyatrosu 50 yaşında... Tiyatroya gitmenin lüks ya da entel takıntısı sayıldığı, devlet desteğinin asgari düzeyde tutulduğu, perdelerin ekonomik nedenlerle sürekli indiği bir ülkede özel bir tiyatroyu 50 yıldır açık tutmak için gerçekten de Ali Poyrazoğlu gibi bir sihirbaz olmak gerekiyor.
Ali ağabeyi çok uzun bir zamandır tanırım. Arkadaşım Şeytan filminin final sahnesinde (Şeytan'ın göğe uçması) Ali Ağabey, Taksim'deki bir apartmanın beşinci katının penceresinden uzatılan kalasın üzerine çıktığında (1988) ben muhabir olarak oradaydım. Onu hep takip ettim. Oyunlarını,



Yeşil Kabare'deki şovlarını, filmlerini, televizyon programlarını, kitaplarını... Tek kişilik oyunu Tak Tak Takıntı'yı en son Akatlar Kültür Merkezi'nde izleyip, ona bir kez daha hayran oldum.
Ali Poyrazoğlu 75 yaşında... Allah hepimize onun yaşına gelirsek eğer, aynı üretkenliği nasip etsin. O bir tiyatro oyuncusu değil, bir tiyatro hamalı. Alıyor oyunlarını, yüklüyor sırtına, Anadolu'yu karış karış geziyor. Yurt dışında turneler yapıyor. Sanatı insanların ayağına getirmekten büyük keyif alıyor. Onu sosyal medyadan takip ediyorum. Bir gün Londra'da bir tiyatroda, bir hafta sonra Paris'te bir sergide... Bir sanatçı olarak nasıl beslenmesi gerektiğini iyi biliyor. Besleniyor ve sonra gelip bizi besliyor.
Teşekkürler Ali ağabey... Şahane tiyatronla birlikte nice altın yıllara...

Çikolata ile sevişilir mi?
Çikolata ve çikolatalı dondurma reklamının artık neredeyse tek bir yolu var: Cinsellik... Pek çok firma, ürünlerini tanıtırken seks unsurunu fütursuzca kullanmaktan geri durmuyor. Meşhur "Kızgın kumlardan, serin sulara" reklamıyla başlayıp, yarı çıplak Yunan heykeli görünümündeki yakışıklı ustaların karıştırdığı çikolata kazanları ile devam eden, büyük boy çikolatalı dondurma ile adeta aşk yaşayan kadınlarla zirve yapan bu acayip reklamcılık yönteminin son kurbanı bizim hanım hanımcık kızımız Tuba Büyüküstün oldu. İşte onun, çikolatasıyla adeta sevişirken ağzından dökülen sözler:
"Ihh... Üstümü bile değiştirmeden... N'apiyim? Dayanamıyorum işte... Bir parça alsam?.. Bütün gün bu an için bekledim...Tam istediğim gibi... Hımmmm!.. Hı hı hı... Şu an sadece o ve ben varım..."
Belli ki bu çikolata denilen nane, sadece mutluluk hormonlarını harekete geçirmiyor...

Gaf kürsüsü
Atv'deki Kim Milyoner Olmak İster?'de üniversiteli Buse kızımız "Dünyanın hangisini yapma süresi 'gün' olarak adlandırılır?" sorusunun "gün" gibi ortada cevabı "Kendi etrafında bir tur dönme"yi seyircilere sormasın mı?

Zap'tiye
Aşı olmak insanlık görevidir. Lütfen başkalarının hayatını aşı'rmayın!

Ne demiş?
Muhabir, kiracılarına baltayla saldıran ev sahibi Naim Akgün'e sordu: "İnsanlara baltayla saldırmak doğru mu?" Ev sahibi: " E neyle saldıracaktım peki?"

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA