Türkiye'nin en iyi haber sitesi

YÜKSEL AYTUĞ

Louvre Müzesi nasıl soyuldu?

Merakla beklediğim Louvre Soygunu belgeseli nihayet Discovery Channel'da yayınlandı.
Bilindiği gibi, kısa süre önce Paris'teki ünlü müze 4 kişi tarafından 5 dakika içinde soyulmuş ve kraliyet ailesine ait 102 milyon dolarlık mücevher çalınmıştı. Şu anda gözaltında 10'a yakın kişi var. Ancak mücevherler ve soygunun beyni ortada yok.
Hırsızlar, müzedeki restorasyon ve yeni inşaat çalışmalarından yararlanıp sakin bir pazar sabahı saat 09.32'de yani güpegündüz içeride ziyaretçiler varken asansörü olan evden eve nakliyat kamyonunu ikinci kattaki Apollon galerisinin köşesine getirmişler. Üzerlerinde sarı işçi yelekleri olduğu için kimse onlardan şüphelenmemiş. Ayrıca o balkon, güvenlik kameralarının kör noktasında bulunuyormuş. İçerideki onlarca güvenlik görevlisi ise silahsız olduğundan olaya müdahale edememiş.

Hırsızlar, ellerindeki taşlama makinalarıyla önce balkon penceresini sonra da mücevherlerin içinde bulunduğu vitrinleri kesmişler. Üstelik alarmın çalmasına bile aldırmamışlar. 800 metre uzaktaki polis biriminin ulaşmasından önce, 5 dakikada işlerini bitirip aşağıda kendilerini bekleyen iki motosiklet sürücüsünün arkasına atlayıp, trafiğe karışmışlar. Bu arada üzerinde 2 bine yakın elmas ve yakut bulunan, Napolyon'un eşi için özel yaptırdığı 100 milyon dolarlık tacı da yolda düşürmüş, diğer mücevherlerle yetinmek zorunda kalmışlar.
Bu arada mücevherlerin içinde bulunduğu vitrinlerin kurşun geçirmez camlarının acil durumlarda açılabilmesi, sadece taşlama diski ile mümkün olabiliyor. Bunun için bir el kitabı bile basılıp güvenlik görevlilerine dağıtılmış.
Hırsızların planları ve istihbaratı mükemmel ama uygulamaları o kadar kusursuz değil. Zira 100 milyon dolar değerindeki 8 parça mücevheri çalarken geride yaklaşık 150 ayrı DNA örneği bırakmışlar. (Saç teli, deri döküntüsü, ter, tükürük vs.) Belgeselde uzmanlığına (!) başvurulan eski bir hırsız şöyle diyordu: "Yangın söndürücü kullanmadan böyle bir soyguna girişmek delilik. Köpük sıkarak izleri yok etmeleri gerekirdi."
Asrın soygunuyla ilgili araştırma ve sorgulamalar devam ediyor. Ama gözaltındakilerin itiraf ettiği, ancak ismini vermediği "beyin" henüz yakalanamadı.
Bu tür büyük soygunlar içeriden yardım alınmadan gerçekleştirilemez. Soyguncuların, 14. Louis'nin tacına dokunmamalarının sebebi ise üzerindeki mücevherlerin sahte olmalarını bilmeleriydi. Belli ki içerideki tüm işleyişi bilen biri ya da birileri tarafından detaylı olarak bilgilendirilmişlerdi.
Onca güvenlik açığı arasında biri vardı ki, beni büyük bir şaşkınlığa sürükledi. Bir güvenlik uzmanı, podcast çekimi için soygundan birkaç ay önce gittiği Apollon salonunda güvenlik görevlilerine "Camlarınız tereyağı gibi. Burada hiçbir mücevheri koruyamazsınız" demişti. Güvenlik şefi ise "Ne yani? Buraya balkon camından mı girecekler? Kimse bu kadar arsız olamaz" diyerek "yüzyılın gafletini" sergilemişti...


Bunun standardı yok mu?
Az sonra yazacağım takım isimlerinin hiçbir önemi yok. Yani "Şu takım biçiliyor, bu takım korunuyor" gibi bir iddiam yok. Benim dikkat çekmek istediğim, futbolda kantarın topuzunun iyice elden kaçmış olması.

İki ayrı maç, iki "tıpatıp" pozisyon. Başakşehir - Fenerbahçe maçında arkadan rakibin tendon bölgesine yapılan hareket cezasız kalıyor. Ancak Trabzonspor - Beşiktaş karşılaşmasında aynı müdahale, VAR'ın devreye girmesiyle kırmızı karta dönüşüyor.
Futbolsevere de "Türkiye'de futbolun adaleti var mı?" diye sormak kalıyor.


Gaf'let kürsüsü
Spiker (!) Hande Sarıoğlu yayında giydiği file külotlu çorabını bir takipçisine hediye etti.


Zap'tiye
Bursa'da bir vatandaş kendisi için başlatılan arama kurtarma çalışmasını başkası için zannedip, saatlerce kendini aradı. (Bulmuştur inşallah)


Ne demiş?
"Bir aptalla asla tartışma. Seni önce kendi seviyesine çeker, sonra da tecrübesiyle yener." (Mark Twain)

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.