Türkiye'nin en iyi haber sitesi
GÜLSE BİRSEL

Soyunma odası psikolojisi!

Hayır, zaten spora meraklı değilim. Form tutma desen, ilgilenmiyorum! Sen kalk, pazar günü yüzmeye git. Sene başında havalı kapalı havuzlardan birine üye olmuş, altı ay içinde üç defa gitmiştim! Artık üyelik parama mı acıdım, ev mi bastı, bilmiyorum. Nedense genetik olarak "hamamda çıplak gezme alışkanlığımızdan" nasibini almamış bir bünyeyim. Birisi beni çıplak görecekse, hayatımda ilk defa rastladığım, tek ortak özellikleri spor yapmak olan kadınlardansa, doktor veya aramda aşk ilişkisi bulunan insan olmasını tercih ediyorum! Bu yüzden mağazalarda satış elemanlarıyla papaz olmuşluğum bile var. Sizin de başınıza gelmiştir. "Nasıl oldu"cu satış elemanları vardır hani. Kabine girersin, soyunursun, tamamen çıplak kaldığında, "hışk" diye perde açılır ve sırıtkan eleman tepeden tırnağa sizi süzer: "Nasıl oldu?"!
O anda aklıma hemen geliveren cevaplar:
-Daha birşey olmadı, önce biraz birbirimizi tanıyalım!
-Valla iyi oldu, daha ferah, havadar. Kıyafetlerim sizde kalsın, böyle dolaşacağım!
- 22 yaşına kadar uzadım. Spor yapmam, ama genetiğim çok iyi. Eh yaşım da genç. Bu şekilde oldu yani, özel bir şey yapmadım!
Tabii bunların yerine, genellikle tatsız suratla "Gördüğünüz gibi, giymedim!" demeyi tercih ediyorum. Bu, satış elemanının bozulup, aynı girdiği gibi "hışk" diye perdeyi kapatıp, afra tafrayla gitmesine sebep olmuyor değil ama, olsun. Bazen bu "içeri giriverme" alışkanlığının bir pazarlama tekniği olduğunu düşünüyorum. Çıplakken, karşınızda siyah pantolon ceketiyle duran birine ne kadar itiraz edebilirsiniz ki? Bütün ağırlık, bütün otorite ona geçmiştir bir kere! "Çok yakıştı, al" derse, sıkıysa alma o hiyerarşiden sonra artık. Spor salonlarındaysa, daha büyük bir kalabalıkla karşıyasınız. Özellikle tecrübe ettiğim gibi, pazar günleri! Hafta ortası, ki zaten üç beş kere bulunduğum, tek başıma rahat rahat giyinip soyunduğum bir ortam. Belki birimiz kibar kibar görmezlikten gelerek ayna karşısındayken, ötekinin soyunduğu, karşılıklı rahatsızlık vermediğimiz havuz meraklıları olmuştu bir iki kere, o kadar.

UTANMAKTAN UTANMAK
Ancak pazar günü, soyunma odasına girdiğimde, her şeyin bittiğini anladım!
İçeride ona yakın kadın vardı! Dolaba yüzünü dönüp, asık suratla soyunan genç kadın, çıplaklar kampı zihniyetinde rahatça dolaşan öteki genç kadın, iki adet çok güzel vücutlu İtalyan kadın, o İtalyan kadınları eleştirel ve meraklı gözlerle inceleyen iki orta yaşlı dolgun kadın, kıyafetlerinin altından soyunup giyinmeye çalışan, kızarmış, sürekli hafif sırıtan kızıl saçlı kadın! Ve ben! Bu durumlarda en kötüsü "utanmaktan utanmak"tır! Köşede durup herkesin gitmesini sakin sakin beklemektense, "Yok canım, benim zaten soyunmadan önce çok önemli işlerim vardı" numaraları yaparsın! Saç taramak, çıkardığın hırkayı torununa bırakmak için sandığa kaldırıyormuşçasına özenli katlamak, aynaya bakmak, saate bakmak, spor çantanın muhteviyatını incelemek, bir yandan da, kimler gidiyor, oda ne zaman boşalacak diye çaktırmadan etrafı kollamak! Ustalıkla gerçekleştirdiğim bu devrede, kadınlardan biri tuvalette, öteki fönün başında, bir diğeri, arkası dönük, kendi dolabının karşısında iken, mayomu giymek için tüm aşamaları geçtim! Elimi uzatıp, havuz çantasının dibinden mayoyu çıkarıyordum ki, arkamdan bir ses:
-Gülse Hanım!
Bir spor salonu çalışanı gülümseyerek bana bakıyordu!
-Ay sizin geldiğinizi söylediler, o kadar beğeniyorum ki, bir gelip görmek istedim.
(Ne kadar güzel, ve hatta umduğundan çok daha fazlasını gördün sevgili kardeşim!)
-Ya, çok mersi, ehihi.
-Dizinin yazarı da sizsiniz değil mi? Ay gül gül.....
Konuşuyor, konuşuyor, fakat ben çıplağım! Bu esnada, bütün ince planlarım alt üst olmuş. Tuvaletten çıkan çıkmış, saçını kurutan işini bitirmiş, arkası dönük olan, etek ceketini giymiş! Hepsi bana bakıyor! Bir kadını süzüp yorum yapmak eğlencelidir, ama o kadın ünlüyse tadından yenmez! Yetmiyormuş gibi, içeri, son derece giyimli, iş kıyafetleriyle bir tanıdık giriyor! Hoşbeş, alıyor başını gidiyor! Bütün kadınlar giyinik, bense, ne zaman dolapta bir havluya falan uzansam, o cenahta dolabın önünü kapatarak pürfüm sıkan, küpe müpe takan bir kadın bulunmakta!
Aynı pijamayla sokakta dolaştığınız kabuslar gibi!
Zannediyorum, bu olaydan sonra mahçubiyetimi büyük ölçüde yendim. Sevgili satış elemanları, girin sorun "nasıl oldu" diye! Hatta perdeyi kapatmayalım bile, ne olacak?! Yalnız uyarırım, artık utandı diye tavsiyenize uyup mecburen kıyafeti alan o saf, masum kız yok karşınızda! Haha!

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA